Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2023/225 E. 2023/1837 K. 28.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/225
KARAR NO : 2023/1837
KARAR TARİHİ : 28.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Asıl ve birleştirilen 2000/99 E. sayılı davanın kabulüne, birleştirilen 2008/197 E. sayılı davanın reddine

Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil ile müdahalenin önlenmesi davasında verilen kararın Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulması üzerine Mahkemece yapılan yargılama sonunda Mahkemece asıl ve birleştirilen tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, birleştirilen müdahalenin önlenmesi davasının reddine karar verilmiştir.

Karar, davalı ve birleştirilen davada davacı … tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; … ili, Merkez ilçesi, … köyünde yapılan tapulama çalışmaları sonucu davacıların paydaş olduğu 188 parsel sayılı taşınmaz ile davalıların malik olduğu 189 parsel sayılı taşınmazın müşterek sınırının yanlış belirlendiğini, hata sonucu 188 no.lu parselin 10.600 m2’lik kısmının 189 no.lu parsele dahil edildiğini ileri sürerek bu kısmın tapu kaydının iptal edilerek 188 parsel sayılı taşınmaza eklenerek davacılar adına tapuya tescilini istemiştir.

Birleştirilen davada davacılar … ve … vekili dava dilekçesinde özetle; malik oldukları 189 parsel sayılı taşınmazın bir kısmına davalıların yaptıkları müdahalenin önlenmesini istemişlerdir.

II. CEVAP
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Birleştirilen davada davalı … cevap dilekçesinde özetle; fiili kullanılan sınırın bozulmadığını, taşınmaza zilyet olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.02.2007 tarihli ve 1999/263 Esas, 2007/37 Karar sayılı kararıyla, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

B. Bozma Kararı
Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 27.11.2007 tarihli ve 2007/3719 Esas, 2007/4414 Karar sayılı kararı ile “…tapu kayıt uygulamasının yeterli olmadığı bu sebeple mahalli bilirkişiler ve taraf tanıklarının katılımı ile yeniden keşif yapılarak tarafların tutundukları tapu kayıtlarının yöntemince uygulanıp kapsamının belirlenmesi, taşınmazın tapu kayıt kapsamında kalmadığının anlaşılması halinde zilyetlik yönüyle araştırma yapılması gerektiği…” belirtilerek hüküm bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.03.2014 tarihli ve 2008/79 Esas, 2014/119 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne, çekişmeli 189 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 9.464 m2 yüz ölçümündeki bölümün taşınmazdan ifrazı ile 188 parsel numarası altında 188 parsel malikleri adına hisseleri oranında tapuya tesciline karar verilmiştir.

D. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar … ve … temyiz talebinde bulunmuştur.

E. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 15.03.2017 tarihli ve 2016/2349 Esas 2017/1562 Karar sayılı kararı ile “Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığından sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığı ancak, 188 parsel sayılı taşınmazın diğer malikleri tarafından yöntemince açılmış bir dava ve müdahalede bulunmadığı halde davanın sadece davacı …mirasçılarının payı ile sınırlı olarak görülmesi gerekirken dava dışı 188 parsel sayılı taşınmazın diğer maliklerine de pay verilmek suretiyle karar verilmesinin isabetsiz olduğu…” belirtilerek hüküm bozulmuştur.

F. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.09.2020 tarihli ve 2019/16 Esas, 2020/187 Karar sayılı kararıyla; birleştirilen 2008/197 Esas sayılı davanın reddine, asıl ve birleştirilen 2000/99 Esas sayılı davanın kabulüne, çekişmeli 189 parsel sayılı taşınmazda 16.09.2013 tarihli fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 9.464 m2’lik kısmın tapusunun iptali ile bu kısmın 189 parselden tefrik edilip 188 parsel sayılı taşınmaza dahil edilerek 188 parsel numarası altında davacılar adına 188 parsel no.lu tapu kaydındaki hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

G. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar … temyiz talebinde bulunmuştur.

H. Temyiz Nedenleri
Davalı … temyiz dilekçesinde özetle; kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kadastronun 1982 yılında geçtiğini 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, iki parsel arasındaki sınırın hiç değişmediğini belirterek kabul kararının bozulmasını talep etmiştir.

I. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava ve birleştirilen davalar, kadastrodan önceki nedene dayalı olarak açılan tapu iptali-tescil ve müdahalenin önlenmesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesinde; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesinde;
“A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.

B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.

C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.

D) Hazinece, özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişlemeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık, taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir.

Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakında şartlar uygun bulunduğu takdirde, 14 üncü ve 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükümleri yer almaktadır.

3. Değerlendirme
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna ve bozma kararına uygun olup davalı tarafın temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Ancak, bilindiği ve 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesi gereğince Mahkemece istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Yasa maddesinin bu açık hükmünün sonucu olarak, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.

Somut olayda, bozma kararında belirtildiği gibi dava konusu edilen kısmın sadece dava açanlar lehine tescil kararı verilmesi, geri kalan payların tapu kayıt maliki davalılar üzerinde bırakılması gerekirken, Mahkemece dava konusu edilen kısmın 189 parselden ifraz edilip 188 parsel sayılı taşınmaza eklenerek davacıların tapudaki hisseleri oranında davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, kalan payların kimin adına tescil edileceği belirtilmemiştir. Bu durum dolu pafta ilkesine aykırıdır.

188 parsel sayılı taşınmazın davacılar ile dava dışı şahıslar adına paylı mülkiyet şeklinde tapuda kayıtlı olduğu, paydaşlardan sadece bir kısmının dava açması durumunda artık istenilen kısmın 188 parsel sayılı taşınmaza eklenerek tapuya tescil edilemeyeceği, zira tapu maliklerinin farklı olduğu, dava açılmayan payların korunmasının gerekmesi ve bu suretle infazı kabil olmayacak ve tescilde tereddüte mahal verecek şekilde karar tesisi isabetsiz ise de, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 438/7. maddesi gereğince hükmün değinilen bu yönden düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı …’in işin esasına yönelik temyiz itirazlarının reddine,

2.Davalının temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan hususlar yönünden kabulüyle,
Hükmün 1. bent 2. fıkrasında yer alan “189 no.lu parselden tefrik edilip” ibaresinden sonra gelen bölümün tamamı hükümden çıkartılarak yerine, “ayrı bir parsel numarası verilerek davacıların 188 parsel sayılı taşınmaza uygulanan tapu kaydındaki payları oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan payın 189 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarının payları oranında adlarına tesciline” cümlesinin yazılması suretiyle 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı …’e iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
28.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.