Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2023/2007 E. 2023/2416 K. 26.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2007
KARAR NO : 2023/2416
KARAR TARİHİ : 26.04.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı … vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı … vekili ve katılma yolu ile davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kısmen kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vasisi, davacı …’in çok uzun süredir ciddi bir akıl zayıflığı ve hastalığı olduğunu, şizofreni hastası olup, ayırt etme gücünden tamamen yoksun olduğunu, bu sebeple … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/64 E., 2016/97 K. sayılı vesayet kararıyla kısıtlandığını ve kendisine vasi olarak atandığını, 134 ada 18 parsel sayılı taşınmazdaki dava konusu 1 ve 3 numaralı bağımsız bölümün davacı adına kayıtlı olduğunu, davalı …’ın 2015 yılı Kasım ayı gibi davacının evine elinde ağzı kapalı bir poşet ile geldiğini, bu poşetin içinde 300.000,00 TL civarı bir para olduğunu söylediğini, devamla kendisinin … iline gideceğinden, parayı davacıya emaneten bırakmak istediğini söyleyerek poşeti bıraktığını, yine aynı esnada davacıdan güvence olması için kendisine 300.000,00 TL’lik bir senet imzalayarak vermesini istediğini, davacının da kendisinden istenileni yaptığını ve davalının istediği gibi 300.000,00 TL’lik bir senedi imzalayarak davalıya verdiğini, senedin müstenidat yapılarak davacı aleyhine … İcra Müdürlüğü nezdinde 2015/251 E. sayılı dosya numarası ile icra takibi yapıldığını, davacının sahibi bulunduğu dava konusu taşınmazlar üzerine hacizler konduğunu ve taşınmazların icraen satıldığını, 1 numaralı bağımsız bölümü davalı …’in, 3 numaralı bağımsız bölümü de ihaleden diğer davalı …’nin aldığını, davalı …’nin adalı olmayıp ada ile hiçbir ilgisi bulunmadığını, Büyükada’da icra marifetiyle satışı yapılan bir taşınmazı takip ederek, ihaleye iştirak ederek almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ileri sürerek, 134 ada 18 parsel sayılı taşınmazdaki dava konusu 1 ve 3 numaralı bağımsız bölümlerin davalılar adlarına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
1. Davalı …, kendisini uzun yıllardır tanıyan davacının, yanına gelerek, şu anda vasisi olan kardeşinin paraya ihtiyacı olduğunu, muhtemelen kumar borcu bulunduğunu, borç para vermesini istediğini, davacıya güvendiğini ve zor durumda olduğundan 14.09.2015 tarihinde 185.660,00 TL, 10.10.2015 tarihinde 115.000,00 TL olmak üzere toplam 300.000,00 TL civarında borç para verdiğini, davacının almış olduğu bu paralara ilişkin kendi el yazısı ile makbuz düzenlediğini, 2015 yılı Kasım ayında davacıya giderek ihtiyaçları olduğunu ve borcunu ödemesini istediğini, davacının süre tanımasını ve borcu 12. ayda ödeyeceğini bildirmesi üzerine el yazısı ile bono tanzim ettiğini ve kendisine teslim ettiğini, ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, davacının iddialarının soyut ve mesnetsiz olduğunu, 300.000,00 TL alacağını tahsil etmek için 23.12.2015 tarihinde … İcra Müdürlüğü’nün 2015/251 E. sayılı dosyası ile davacıya karşı icra takibi başlattığını, icra dosyası incelendiğinde usulsüz ve hukuka aykırı hiçbir işlemin olmadığının görüleceğini, davacının kötü niyetli olduğunu ve dürüst davranmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı …, iyi niyetli üçüncü kişi olduğu, davacının vesayet altına alınmasının 14.07.2016 tarihinde yani satışın kesinleşmesi ve taşınmazın adına tescil edilmesinden sonra gerçekleştiğini, icra dosyasında ve satışta usulsüz bir işlem yapılmadığını, davacının akıl hastalığını bilme imkanı bulunmadığını, ayni hak yolsuz olarak tescil edilse dahi, iyi niyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları ayni hakların ve her türlü tazminat isteminin saklı olduğunu, 4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun (TMK) 1023. maddesi uyarınca tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımının korunacağını belirterek davanın Hazineye ihbar edilmesini ve reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Adli Tıp Kurumu ayrıntılı raporunda davacının fiil ehliyetini haiz olmadığının bildirildiği, davalı …’ın davacının borçlu olduğu kambiyo senedine dayanarak icra takibi başlattığı, senet tanzim edildiği, takibin başlatıldığı tarihte Adli Tıp Kurumu raporuyla da sabit olduğu üzere hukuksal ehliyetinin bulunmadığı, davalının davacının ehliyetsiz olduğunu bilebilecek durumda olduğu, davalı …’ın davacıyı dolandırdığı gerekçesiyle … 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/263 Esas, 2018/225 Karar sayılı ilamı ile cezalandırıldığı, kararın istinaf aşamasından geçerek kesinleştiği, davalının ilk el olduğu; davalı …’nin … İcra Müdürlüğünün 2015/251 Esas sayılı dosyasında yapılan ihaleye iştirak ettiği, ihale sonucunda taşınmazın kendisine ihale edildiği ve tapu kaydın da tescilin sağlandığı, davalının ilk el olduğu, davalıların kazanımına esas … İcra Müdürlüğü işlemlerinde davacının ehliyetsiz olduğu ve davalılar adına tescilin yolsuz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili ve davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri
1. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; yargılama sırasındaki beyanlarını yineleyip, verilen kararın eksik incelemeye dayandığını, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki ve yargılama sırasındaki beyanlarını yineleyip, icra müdürlüğünün açtığı ihaleye girerek taşınmazı satın alan iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, kararın hatalı ve kanuna aykırı olduğunu, davacı yan ve vasisinin iyiniyetle hareket emediğini, işlemi geçersin kılmak adına dava açıldığını, davacının zararını diğer davalıya yöneltmesi gerektiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacının borçlandırıldığı tarihte fiil ehliyetini haiz olmadığı, kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle dolandırıcılık fiili kapsamında kendisinden borç senedi alındığı ve bu senede dayalı icra takibi başlatıldığı, taşınmazların hukuken geçersiz olan usulsüz takip ve buna bağlı ihale işlemleri sonucunda davalılara ihale edildiği, her iki davalının taşınmazın mülkiyetini ihale ile edinen ilk el konumunda oldukları, ancak edindikleri mülkiyetin davacının ehliyetsiz oluşu nedeniyle baştan itibaren geçerli bir hukuki işleme dayalı olmadığından yolsuz nitelikte olduğu, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyiniyetli olması, davacının ehliyetsiz olduğunu bilmemesinin, o işlemi geçerli kılmayacağından iyiniyet iddiasının bu durumda dinlenemeyeceği, keza fiil ehliyetinin bulunmaması durumu ayırt etme gücü ile ilgili olup, kişi hukuken kısıtlanmamış olsa bile ayırt etme gücüne sahip değilse yaptığı işlemlerin hukuken geçerli kabul edilemeyeceği, TMK 1023. maddesinin somut olayda uygulama yeri bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca davalılar vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı katılma yolu ile davalı … vekili, süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, milkiyet hakkının ihlal edildiğini, husumetin icra müdürlüğüne/Hazine’ye yöneltilmesi gerektiğini, taraf teşkili sağlanmadığını, tapunun iptalinde yüklenecek hiçbir kusuru olmayan, ihaleden mal satın alan, iyiniyetli 3.şahıs olan davalı aleyhine davanın kabulü nedeniyle taşınmazın dava tarihindeki 600.000,00 TL değeri üzerinden yargılama gideri, harç ve karşı yan avukatlık ücretine hükmedilmesinin, adalete, kamu düzenine, usul ve kanuna açıkça aykırılık teşkil ettiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla, tapunun neticeten iptaline karar verilecekse taşınmazın kararın kesinleşmesi tarihindeki rayiç değeri esas alınarak davalının mahrum kaldığı kira bedeli, ödediği yargılama gideri de dahil tüm zararının Hazine’den tahsili yönünde hüküm verilmesini, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararı katılma yolu ile temyiz ettiğini bildirmiş, önceki beyanlarını tekrarla kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ehliyetsizlik hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 … maddesinin birinci fıkrası uyarınca bölge adliye mahkemesince verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Temyiz dilekçesinin süresinden sonra verilmesi hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun
366. maddesi şöyledir:
“Bu Kanunun istinaf yolu ile ilgili 343 ilâ 349 ve 352 nci maddeleri hükümleri, temyizde de kıyas yoluyla uygulanır.”,

348/1. maddesi şöyledir:
“İstinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir. İstinaf yoluna asıl başvuran taraf, buna karşı iki hafta içinde cevap verebilir.”

3. Davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim TMK’nın “fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesi, şahsın hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlanmış. 10. maddesi de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı yasanın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, anılan yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.

3. Değerlendirme

1. Somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen karar davalı … vekiline 15.02.2022 tarihinde tebliğ edilmiş; temyiz dilekçesi ise yasal süre geçirildikten sonra 18.03.2022 tarihinde verilmiştir. Öte yandan davalı …’in, diğer davalı …’nin temyizi üzerine katılma yolu ile temyiz yoluna başvuramayacağı da açık olduğundan temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmektedir.

2. Davalı … vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 … maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı …vekilince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR:
Açıklanan sebeplerle;

Davalı … vekilinin temyiz dilekçesinin süreden REDDİNE,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde …’a iadesine,

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 … maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 30.739,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı …’den alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.