Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2023/170 E. 2023/407 K. 23.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/170
KARAR NO : 2023/407
KARAR TARİHİ : 23.01.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 05.02.2018 tarihli ve 2018/540 Esas, 2018/564 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı Hazine temsilcisi ve dahili davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; hudutlarını belirttiği yaklaşık 40 dönüm büyüklüğündeki taşınmazı davacının 30 yıl önce imar ihya etmek suretiyle kullanmaya başladığını ancak taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakıldığını ileri sürerek taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine temsilcisi cevap dilekçesinde; davacı lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddi ile taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Viranşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.03.2014 tarihli ve 2013/296 Esas – 2014/306 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne harita mühendisi bilirkişinin 17.03.2014 havale tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 16.353,72 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz bölümünün davacı adına tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Bozma Kararı
Karar; Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 05.02.2018 tarihli ve 2018/540 E- 2018/564 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmaz bölümünün sınırında bulunan taşınmazlara ait kadastro tespit tutanaklarının varsa dayanaklarıyla birlikte getirtilmediği, niteliğinin belirlenmesi amacıyla 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmadığı, dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş … fotoğrafları üzerinde uzman jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi eliyle inceleme yaptırılması gerekirken, harita mühendisi bilirkişinin 1984 tarihli tek … fotoğrafı üzerinde yalnızca taşınmaz sınırlarının işaretlenmesinden ibaret olan yetersiz raporuna itibar edildiği, öte yandan, karar tarihinde yürürlükte bulunan 6360 sayılı Kanun gereğince dava konusu taşınmaz bölümünün bulunduğu Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi’nin sınırlarının il mülki sınırları olarak belirlenmiş olduğu da göz ardı edilerek taraf koşulu sağlanmadan karar verildiği vurgulanarak Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesini davaya dahil etmek üzere davacı tarafa süre verilmesi, husumet yaygınlaştırıldıktan sonra davaya devam edilerek; dava konusu taşınmaz bölümünün sınırında bulunan taşınmazlara ait kadastro tespit tutanakları varsa dayanaklarıyla birlikte getirtilmeli, dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik … fotoğrafları da getirtilip dosya ikmal edildikten sonra, mahallinde yeniden yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu, aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve teknik bilirkişinin katılımıyla keşif yapılması, yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, öncesinin kime ait olduğu, kimden intikal ettiği ve ne şekilde kullanıldığı, taşınmazın imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmiş ise imar-ihyanın hangi tarihte başlayıp hangi tarihte bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması; komşu taşınmazların dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmaz yönünü ne okuduğu bilirkişi ve tanık beyanları ile denetlenmesi; yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmesi, bilirkişi ve tanık sözleri, komşu taşınmazların tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmesi; teknik bilirkişiye yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği sınırlar haritasında işaret ettirilmesi; komşu taşınmazlarla mukayeseli mahkeme gözleminin tutanağa geçirilmesi; 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmazın eğimini, niteliğini, toprak yapısını, bitki örtüsünü, taşınmazın imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığını, taşınmaz üzerinde ekonomik amaçlı zilyetliğe ne zaman başlanıldığını ve taşınmazın kullanım durumunu kesin olarak belirleyen bilimsel verilere dayalı, önceki ziraat bilirkişi raporunu da irdeleyen ve sınırındaki taşınmazlarla mukayese edilecek şekilde ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet … fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmaz üzerinde imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şekli ve süresini belirtir şekilde rapor alınması; HMK’nın 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla raporlarda belirtilen hususların somutlaştırılması için, taşınmaz ve çevresini tüm yönleriyle gösterecek şekilde taşınmaz ve çevresinin yakın plan fotoğrafları çektirilip fotoğraflar üzerinde dava konusu taşınmaz kabaca işaretlettirilmesi ve mahkemece onaylanmasını müteakip dosya arasına konulması; böylece dava tarihine kadar 3402 sayılı Yasa’nın 14 ve 17. maddesinde öngörülen koşulların davacı yararına gerçekleşmiş olup olmadığına ilişkin olarak tüm deliller değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

C. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Viranşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.01.2020 tarihli ve 2018/801 Esas – 2020/9 Karar sayılı kararı ile bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davacı lehine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713 ve 3402 sayılı Yasa’nın 17. maddesinde belirtilen koşulların oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile Şanlıurfa ili Viranşehir ilçesi Yeşilalıç köyünde bulunan, fen bilirkişinin 16/10/2019 tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen, Viranşehir Tapu Müdürlüğünün 27.08.2014 tarihli ve 5808 yevmiye sayılı yazısı ile tapulama harici taşlık alandan idari yoldan tescil yapılarak ham toprak vasfı ile 377 nolu parsel numarası adı altında Hazine adına tescili yapılan kuzeyinin 368 nolu parsel, doğusunun 338 nolu parsel, güneyinin kısmen 159 parsel kısmen 313 nolu parsel ve kısmen 314 nolu parsel ve batısının ise 314 nolu parsel ile çevrili olan 16.353,72 m² yüz ölçümlü dava konusu alanın davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline, davalılar Yeşilalıç Mahalle Muhtarlığı ve Viranşehir Belediyesi aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.

D. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi ve dahili davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

E. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; davacı tarafından imar ihyanın tamamlandığının ispat edilemediğini, davalıdır ibaresinin kaldırılmasına karar verildiğini ancak davanın nereden kaynaklandığının belirtilmediğini, Hazine adına tescil konusunda araştırma yapılmadığını, eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

Dahili davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesine rağmen Belediye lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek temyiz isteminde bulunmuştur.

F. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yörede yapılan kadastro sırasında taşlık vasfıyla tespit harici bırakılan ve bilahare yargılama sırasında ihdasen 377 parsel numarasıyla kaydedilen taşınmazın tescili isteğinden ibarettir.

2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun;
14. maddesinin ilgili kısımları şöyledir;
“Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40,kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.
17. maddesinin ilgili kısımları şöyledir;
“Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun;
713. maddesinin ilgili kısımları şöyledir;
“Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun;
297. maddesinin ilgili kısımları şöyledir;
“ Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”

3. Değerlendirme
1. Çekişmeli taşınmazın yörede 1975 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşlık olarak tespit harici bırakıldığı, bilahare yargılama sırasında, 27/08/2014 tarihinde malik hanesine “davalıdır” ibaresi yazılarak 377 parsel numarasıyla tapuya kaydedildiği anlaşılmaktadır. Taşınmaz bölümünün mülkiyeti davalı olduğu anlaşıldığından eldeki davanın, TMK’ nın 713/1. maddesi uyarınca açılan ve bu kapsamda görülmesi gereken tescil davası olduğunun kabulü zorunludur.

2. Bu kapsamda temyizen incelenen karar, hükmüne uyulan bozma kararına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Hazine temsilcisinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. Sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

3. Ancak TAKBİS parsel sorgulama sayfası üzerinden yapılan sorgulamada dava konusu 377 parsel sayılı taşınmazın toplulaştırma işlemi nedeniyle çeşitli parsellere ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davanın kabulüne dair karar verilen kısmın hangi parsel içerisinde kaldığı belirlenip buna göre Hazine adına tapu kaydı oluşup oluşmadığı da dikkate alınarak fen bilirkişisinden rapor alınmak suretiyle gerekirse davacı paydaş kılınarak hüküm kurulması gerekirken, bu husus göz ardı edilmek suretiyle dava konusu taşınmazın hangi parseller içinde kaldığı belirlenmeden infazı mümkün olmayacak şekilde malik hanesi davalı bırakılan 377 parsel sayılı taşınmaz hakkında tapu iptal tescil hükmü kurulması isabetsiz olduğu gibi tescil davalarında yasal hasım konumunda olan davalılar hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesi de isabetsizdir.

V. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Dahili davalı … vekilinin temyiz itirazlarının bozma nedenine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın yatıran tarafa iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

23.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.