Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2023/1622 E. 2023/2703 K. 18.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1622
KARAR NO : 2023/2703
KARAR TARİHİ : 18.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkemenin önceki tarihli kararının, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 13.02.2019 tarihli 2016/6107 Esas 2019/961 Karar sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Kadastro sonucu … ilçesi, … köyü çalışma alanında bulunan 190 ada 40 parsel sayılı 1.799,74 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle Hasan Top adına tespit ve tescil edilmiş, 15.11.2013 tarihinde satış suretiyle davalı … adına tapuda kayden intikal ettirilmiştir. Davacı … irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır.

II. CEVAP
Davalı taraf taksim ve hibe hukuki nedenine dayanarak davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/05/2015 tarihli 2013/789 Esas, 2015/389 Karar sayılı kararı ile çekişmeli taşınmazın müşterek kök muristen intikal ettiği ve murisin tüm mirasçılarına ait olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacının murisi olan …’ın tüm mirasçıları adına veraset ilamında yazılı payları oranında tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 13.02.2019 tarihli 2016/6107 Esas 2019/961 Karar sayılı kararıyla: “Çekişmeli taşınmazın davacının sağ olan kardeşi …’ın eşi … adına tapuda kayıtlı olduğu, dava tarihinde davalı …’ın muris …’nin terekesine göre üçüncü kişi konumunda olduğu, Mahkemece davacı tarafa, diğer mirasçıların davaya muvafakatlerinin alınması veya terekeye temsilci tayin ettirilmesi için süre verildiği, 10 mirasçının muvafakati sağlandığı ancak davalının eşi Hacı ile murisin eşi …’ın açılan davaya muvafakat etmedikleri hal böyle ilen, iki mirasçısının davaya muvafakat etmediği gözetilerek davacı tarafa, …’ın terekesine temsilci tayin edilmesi için süre verilmesi, terekeye temsilci tayin edilerek aktif dava ehliyetinin sağlanması halinde tereke temsilcisi aracılığı ile davaya devam edilerek işin esasına girilmesi, aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerektiği ” gerekçesiyle önceki karar bozulmuştur.

C. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.09.2020 tarihli 2019/591 Esas 2020/362 Karar sayılı kararı ile bozma kararı doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde; çekişmeli taşınmazın kök muristen intikal ettiği ve tereke malı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacının murisi olan …’ın tüm mirasçıları adına veraset ilamında yazılı payları oranında tesciline karar verilmiştir.

D. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

E. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde, kök muristen intikal eden tereke mallarının taksim edildiği, çekişmeli taşınmazın taksim sonucunda murisin eşi olan … hissesine isabet ettiği, adı geçenin ise hür iradesi ile kendisinin bakımıyla iştigal olan davalıya 03.08.2002 tarihli hibe senedi ile taşınmazın zilyetliğini teslim ettiğini, bu hususlar araştırılıp tereke mevcudu belirlenmeden eksik inceleme neticesinde kötü niyetli davacıların davasına itibar edildiğini beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

F. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”,

… Medeni Kanunu’nun “Miras ortaklığı” başlıklı 640. maddesinde “Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.

Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.

Tereke (miras ortaklığı) TMK’nın 701 ve devam eden maddeleri uyarınca elbirliği (iştirak) mülkiyetine tâbidir. Elbirliği mülkiyeti, yasa veya yasada gösterilen sözleşmeler uyarınca, aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olmaları durumudur. TMK’nın 701-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da bulunmamaktadır. Mülkiyet, bir bütün olarak ortakların hepsine aittir. Başka bir deyişle, ortaklık tasfiye ile sona erinceye kadar ortaklardan her birinin ayrı bir mal veya hakkı olmayıp, hak sahibi ortaklıktır.

Elbirliği (iştirak) hâlinde mülkiyet türünde malikler, mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu ilke TMK’nın 701. maddesinde “…Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.’’ şeklinde hüküm altına alınmıştır.

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi ” Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur. ‘’ hükmünü içermektedir. ( madde metninde taksimden bahsedilse dahi kıyasen taşınmazın zilyedi murisin mirasçıların yasal miras payına mahsuben sağlığında yaptığı paylaştırma da bu kapsamdadır.)

3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 … maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, somut olayda kök muristen geldiği anlaşılan taşınmazın terekeden herhangi bir nedenle ( hibe, taksim, paylaşım vs.) ayrıldığı yönünde savunmada bulunan davalı yanın ispat külfetini üzerine aldığı, ne var ki taksim ve hibe savunmasını ispat edememiş olduğu anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 1.340,88 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

18.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.