YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1511
KARAR NO : 2023/3225
KARAR TARİHİ : 06.06.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı … vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi, duruşma isteği değerden reddedildi, Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, davalı …’in eski eşi olduğunu, boşandıktan sonra tekrar barıştıklarını, kendisine … kurmayı teklif ettiğini, kendisinin de bunu kabul ettiğini,… kurmak amacıyla … 4. Noterliğinin 14/04/2016 tarihli 3658 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davalı …’i vekil tayin ettiğini, ancak davalı …’in çekişme konusu 120 ada 3 parsel sayılı taşınmazı ile dava dışı 320 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 30 no.lu bağımsız bölümü bilgisi ve rızası olmaksızın aynı gün diğer davalı …’e satış suretiyle devrettiğini, …’in de, …’ten aldığı vekaletname ile 120 ada 3 parsel sayılı taşınmazı 06.09.2016 tarihinde …’in kızkardeşi olan diğer davalı …’e temlik ettiğini, davalıların el ve … birliği içerisinde hareket ettiklerini, kendisine herhangi bir bedel de ödenmediğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı …, davacının kendi rızası ile vekaletname verdiğini,arkadaşı Mukadder ile birlikte emeklilik ikramiyelerini değerlendirebilmek için arsa alarak yatırım yapmaya başladıklarını, kardeşi …’in de bu durumu bildiğinden dava konusu taşınmazı kendilerine satmayı teklif ettiğini, …’e güvenerek dava konusu taşınmazı arkadaşı ile birlikte 93.553,00 TL bedelle satın aldıklarını, satış bedelinin 63.553,00 TL‘lik kısmının … ve eşi …’nin banka hesaplarına gönderildiğini, kalan 30.000,00 TL‘nin ise oğlu … Faik tarafından …’e nakit olarak ödendiğini, taşınmazı rayicine uygun aldıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2.Davalı … davaya cevap vermemiş, yargılama sırasında davacının kendisine kapsamlı bir vekaletname verdiğini, vekalet görevinin kötüye kullanılmasının söz konusu olmadığını, taşınmazı davalı ablası …’e olan borcuna karşılık verdiğini, muvazaalı bir işlem olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
3. Davalı … davaya cevap vermemiş, yargıma sırasında, davacının dairesini satın aldığını, taşınmazın borca teminat olarak kendisine devredildiğini, kendisinin de …’e vakaletname verdiğini, …’i tanımadığını, tüm ödemeleri davacı hesabına gönderdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
… Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.07.2021 tarihli, 2018/125 Esas, 2021/230 Karar sayılı kararıyla, davacı …’un, davalı …’e … kurmak amacıyla vekaletname verdiği, davalı …’in ise vekalet görevini kötüye kullanarak dava konusu taşınmazı önce davalı …’e, daha sonra ise davalı …’den vekaletname alarak kardeşi olan diğer davalı …’e devrettiği, davalı … ve dava dışı arkadaşı Mukadder tarafından farklı tarihlerde diğer davalı … ve eşi …’nin hesabına havaleler yapıldığı, ancak havale belgelerinde ödemelerin dava konusu taşınmaza ilişkin olduğuna dair herhangi bir açıklama bulunmadığı, vekil … ile …’in kardeş olup, …’in taşınmazın öncesinde davacı …’a ait olduğunu bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı ile arkadaşı Mukadder’in emeklilik ikramiyelerini değerlendirebilmek için arsa alarak yatırım yapmak istediklerini, davalı ve arkadaşının o dönemde başka arsalar da aldıklarını, …’in ise arsa alım -satımı ile ilgilendiğini, ablasının da arsa yatırımları yaptığını bildiğinden dava konusu taşışnmazı davalı ve arkadaşına satmayı teklif ettiğini, davalının da …’e duyduğu güven ile taşınmazı …’ten 93.553,00 TL bedelle satın aldıklarını, ancak Mukadder’in … ilinde ikamet etmesi nedeniyle taşınmazın 06.09.2016 tarihinde davalı adına tescil edildiğini,davalı ile …’in kardeş olmalarının, davalının bedelini ödeyerek satın aldığı taşınmazın temlikinin muvazaalı olduğu anlamına gelmeyeceğini, ara malik …’ın duruşmada taşınmaz bedelini davacının hesabına gönderdiğini beyan ettiğini, buna rağmen bu husustaki belgelerin toplanmadığını, davalı tarafından ödenen bedelin rayice uygun olduğunu, davalı ve arkadaşı Mukadder’in davalı …’e toplamda 63.553,00 TL ödemeyi banka aracılığı ile yaptıklarını, ayrıca davalının oğlu … Faik’in de kalan 30.000,00 TL bakiye bedeli davalı …’e elden ödediğini, davacının vekaleti rızası ile verdiğini, davalının iyi niyetli olup, davacının satıştan haberdar olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
… Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 27.12.2022 tarihli, 2022/267 Esas, 2022/2299 Karar sayılı kararıyla; davacı ile davalı …’in boşandıkları, daha sonra bir araya geldikleri, davalı …’in ise davalı …’in kardeşi olduğu, emlak işi ile uğraştığı, dava konusu taşınmazın 02/09/2016 tarihinden önce davalı …’a davalı … tarafından davacıya vekaleten devredildiği, kısa bir süre sonra 06/09/2016 tarihinde ise taşınmazın yine vekaleten davalı …’e devredildiği, devirlerin kısa süre içerisinde yapıldığı, davalı …’in bedeli ödediğine ilişkin herhangi bir belgenin sunulmadığı, doğrudan davacıya ödenen bir bedel olmadığı, dosyaya sunulan banka kayıtlarına göre ödemenin davalı … ve eşine yapıldığı, makbuzlarda ödemenin dava konusu taşınmaz bedeline ilişkin olduğuna dair açıklama olmadığı, makbuz tarihlerinin tapu tarihinden önce olduğu, davalı son tapu maliki …’in davalı …’in kardeşi olup, durumu bilebilecek konumda olduğu, iyiniyetli sayılamayacağı, tanık beyanlarına göre vekaletin … kurmak amacıyla verildiği, her iki devirde de vekaleten işlem yapan kişinin davalı … olduğu, Mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinaf dilekçesindeki taleplerinin tekrarı ile kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bilindiği üzere; 6098 sayılı … Borçlar Kanunu’nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu’nun 390.) maddesinde aynen; “Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği … ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda … ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK’nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK’da daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK’da benzer alanda … ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Vekil ile sözleşme yapan kişi, 4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekil eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, vekil ile sözleşme yapan kişi, vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK’nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
2. … Medeni Kanunu’nun 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.” hükmü düzenlenmiştir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 … maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı … vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 … maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 7.556,79 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı …’dan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.