YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1051
KARAR NO : 2023/1633
KARAR TARİHİ : 20.03.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince hüküm bozulmuştur.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davacılar vekili ile bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, dava konusu … Beldesi 102 ada 216, 217, 218, 233, 240, 392, 393, 394 ve 395 parsel sayılı taşınmazların tarafların ortak murisleri … ve … …’ten intikal ettiğini, 216, 393, 395 parsel sayılı taşınmazların bir kısmının davalılardan … oğlu … adına, 217 ve 218 parsel sayılı taşınmazların bir kısımının … oğlu … adına, 217 ve 218 parsel sayılı taşınmazların bir kısmı ile 392 ve 394 parsel sayılı taşınmazların tamamının … oğlu … adına, 216, 393 ve 395 parsel sayılı taşınmazların Durkadın … ve … adına, 233 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının … … adına tescil edildiğini, kadastro tespiti sırasında mirasçıların ve miras paylarının gözetilmediğini, davacının tespit ve dolayısı ile miras dışı bırakıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kaydının davacının payı oranında iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı … vekili, davacının bu taşınmazlarda … olmadığını, kadastro davasında da ikrar ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, davalıların murisi … ile davacının murisi …’nın kardeş oldukları ve babalarının … oğlu … olarak bilenen … olduğu, kök muris …’un ölümü ile mirasının taksim edildiği, davacıya miras payına karşılık … beldesi 412 parsel sayılı taşınmazın düştüğü, davacının dava konusu taşınmazlarda da miras payı olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
V. BOZMA VE BOZMA SONRASINDAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. BOZMA İLAMI
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 29.05.2014 tarihli ve 2014/3168 E., 7229 K. sayılı kararıyla, “…Mahkemece temyize konu çekişmeli taşınmazların tarafların ortak mirasbırakanı Evliyaoğlu … olarak bilinen …’e ait olduğu, onun ölümü ile mirasının taksim edildiği kabul edilmek sureti ile hüküm kurulmuşsa da yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarının beyanları soyut içerikli ve yetersizdir, ayrıca yöntemine uygun taksim araştırılması yaptırılmamıştır. Eksik araştırma ile hüküm kurulamaz. Doğru sonuca varılabilmesi için, öncelikle muris … oğlu …’ten geldiği belirlenecek tüm taşınmazların onaylı tutanak suretleri getirtilmeli, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen yerel bilirkişi ve tanıklar ile yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi, tarafların bildirdiği ve bildireceği delil listelerinde isimleri yazılı tüm tanıklar ayrı ayrı dinlenilip bu şahıslardan, müşterek murisin ölümünden sonra mirasçıları arasında yöntemince yapılmış bir taksimin olup olmadığı, taksim yapılmışsa ne zaman ve nerede yapıldığı, taksime tüm mirasçıların veya yetkili temsilcilerinin katılıp katılmadığı, her bir mirasçının payına karşılık ne aldığı, payına karşılık taşınmaz mal almayanların paylarına karşılık ne aldıkları, her bir mirasçının payına karşılık aldıkları taşınır ve taşınmaz mallarının akıbetlerinin ne olduğu, mirasçılar arasında üçüncü kişilere satış veya devirlere konu taşınmaz olup olmadığı, olmuşsa hangi taşınmazlar yönünden ve hangi pay oranları üzerinden olduğu, tespit gününe kadar taksimin bozulup bozulmadığı ve çekişmeli taşınmazların kime isabet ettiği, taşınmazların kim tarafından, ne zamandır, ne suretle kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, taksime dayanan tarafın taksim olgusunu ispatla yükümlü olduğu gözetilmesi” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
VI. BOZMAYA UYULARAK VERİLEN KARAR
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararıyla, dava konusu 102 ada 218 parsel yönünden tefrik edilerek yapılan yargılama sonucunda, 1996 yılında yapılan kadastro ile 1/2’sinin …’e, 1/2’sinin …’e ait olduğu, …’in hissesini 09.11.2005’te …’in satın aldığı, davalı …’ın diğer hissedar … ile kardeş olduğu, babalarının … …, dedelerinin ise … isimli şahıs olduğu; diğer davalı …’nin de …’ın eşi olduğu, dinlenen tanıklar ile kök murisin taşınmazlarını paylaştırmadığı, taksim yapılmadığı, davalı … adına yapılan tescilin muvazaalı olduğu, diğer davalının da eşi olması nedeniyle bu durumu bilebilecek durumda olduğu ve iyi niyetli olmadığı gerekçesiyle;
Davanın kabulü ile Antalya ili Kumluca ilçesi … köyü 102 ada 218 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının muris …’ın 2112/5376 hissesi oranında iptali ile davacılar adına Kumluca Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/357 Esas, 2016/442 Karar sayılı veraset ilamındaki miras hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline, geriye kalan hissenin davalılar üzerinde yarı yarıya bırakılmasına karar verilmiştir.
VII. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
1. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, davalı … yönünden 2010 yılında dava açılarak sonradan dosya ile birleştirildiğini, davalı … yönünden hak düşürücü sürenin geçtiğini, bozma kararı doğrultusunda yapılan araştırmanın eksik olduğunu, 412 parsel ile ilgili davada alım- satım ve taksim edildiğine ilişkin belgelerin sorulmadığını öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; diğer davalı … ve mirasçılarının kararda yer almadığını, HMK’nın 297. maddesi açısından aykırılık teşkil edeceğini, ayrıca muris Durdu’nun veraset ilamının hissesi oranında tesciline karar verilmesi gerektiğini öne sürerek davalıların murisi …’in karara eklenerek düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastrodan önceki nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesinde; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinin ilgili kısımları şöyledir; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
3. 3402 sayılı Kadastro Kanun’un 15. maddesinin ilgili kısımları şöyledir; “Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise ondördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur.”
4. 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinin ilgili kısmı şöyledir; “Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerinin… yazılması” hükümlerine yer verilmiştir.
5. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 640. ve 702. maddeleri gereğince, davanın tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekir. Buna göre ancak, bir mirasçı özellikle acele hallerde miras şirketinin menfaatini korumak için, bütün mirasçılar adına, yalnız başına dava açabilirse de, mirasçı kendi açtığı böyle bir davayı yalnız başına yürütemez. Bu halde, diğer mirasçıların da davaya muvafakatlerinin alınması veya terekeye temsilci tayin ettirilmesi suretiyle davanın yürütülmesi mümkündür. Öte yandan, bir ya da bir kısım mirasçının, terekeye ait bir mal, hak veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için terekeye göre üçüncü bir kişiye karşı dava açması halinde mirasçıların iştirak halindeki payları üzerinde tasarrufta bulunmak yetkisi bulunmadığından davanın reddi gerekir. Böyle bir dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılmasına (icazet vermesine) ve tereke temsilcisinin de, bir mirasçının yalnız kendi payı için açtığı davaya icazet verip davayı devam ettirmesine olanak yoktur.
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucu çekişmeli 102 ada 218 parsel sayılı 44.028,38 metrekare taşınmaz tarla vasfıyla … ile … adına 19.12.1996 tarihinde tespit ve tescil edildikten sonra … tarafından ölünceye kadar bakma akdi ile … adına tescil edilmiştir.
2. Mahkemece bozma kararına uyulmakla, bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma gereklerinin eksiksiz yerine getirilmesi zaruridir.
3. Mahkemece, çekişmeli taşınmazların tarafların kök murisi …’tan kaldığı ve taksim edilmediği kabul edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava, miras hakkına dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Davacılar …’ın çocukları, kök muris …’un kızı …’nın torunları olup, davalılardan … ise, kök murisin oğlu …’ın eşi olup, eşi hayatta olması nedeniyle kök muris …’un terekesine göre üçüncü kişi konumundadır. Davacılar iştirak (elbirliği) halinde mülkiyet hükümlerine tabi olan kök murisin terekesine dahil olduğunu iddia ettikleri taşınmazlara ilişkin miras payları oranında adlarına tescili istemiyle diğer mirasçılar aleyhine dava açabilirlerse de, terekeye karşı üçüncü kişi durumundaki kişiler aleyhine miras payına yönelik olarak dava açmaları hukuken mümkün bulunmamaktadır. Elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 640 ve 702. maddeleri uyarınca, tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup, tasarrufi işlem niteliğindeki davanın da tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekir. Bir mirasçının, özellikle acele hallerde miras şirketinin menfaatini korumak için, bütün mirasçılar adına, yalnız başına dava açması mümkün ise de, bu şekilde açılan bir dava tüm mirasçıların katılımının sağlanması zorunludur. Ancak elbirliği mülkiyetinin sözkonusu olduğu hallerde bir mirasçı payına yönelik olarak tek başına dava açamayacağı gibi sonradan diğer mirasçıların muvafakatlarının alınması da hüküm ifade etmeyecektir. Somut olayda dava, taşınmazların terekeye döndürülmesi, başka bir deyişle; kök murisin tüm mirasçıları adına tescili istemine ilişkin olmayıp miras payına yönelik olduğundan; Mahkemece, davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabul kararı verilmesi isabetsizdir.
4. Öte yandan, 6100 sayılı HMK’nın, “hükmün kapsamı” başlığını taşıyan 297. maddesinin (b) bendinde tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile TC kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad soyadları ile adreslerinin de kararda yer alması gerektiği düzenlenmiştir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazlar bakımından bu yasal düzenlemeye aykırı düşecek şekilde karar başlığı düzenlenmiş olup, taşınmazın tapu maliklerinden olan … mirasçıları gerekçeli karar başlığında gösterilmemiştir. Mahkemece, HMK’nın 297. maddesi uyarınca karar başlığında bulunması zorunlu bulunan bilgilerin eksik ve hatalı gösterilmesi isabetsizdir.
5. Kabule göre de, kök muris …’un veraset ilamındaki davacıların payları oranında iptaliyle davacılar adına tesciline karar verilmesi gerekirken infazda tereddüt oluşturacak şekilde yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, bundan sonra da toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
VIII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin yatırılan harcın istek halinde temyiz eden taraflara iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
20.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.