Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2023/1005 E. 2023/6606 K. 21.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1005
KARAR NO : 2023/6606
KARAR TARİHİ : 21.11.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2115 E., 2022/2160 K.
DAVA TARİHİ : 10.11.2015
HÜKÜM/KARAR : Kabul / Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/503 E., 2020/220 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; gerekçe değiştirilerek istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; süt inekçiliği, büyük baş besi, koyun yetiştiriciliği birimlerinin kurulması, işletilmesi kar ve zararların paylaşımını amaçlayan adi ortaklık sözleşmesinin davalılar ile imzaladıklarını, sözleşmenin (D-10) maddesinde, maliki olduğu 5968 parsel sayılı taşınmazın ortaklığa sermaye olarak konulması ile işletmenin ihtiyaçlarına harcanmak üzere kredi çekilmesi için taşınmazın davalı …’e devrinin kararlaştırıldığını, Haziran 2014 tarihine kadar ortaklığa bağlı işletmelerin kurulmaması veya faaliyete geçirilmemesi halinde ya da kredinin çekilememesi durumunda taşınmazların eski sahiplerine iadesinin de kararlaştırıldığını, kendisinin sözleşme uyarınca kayden maliki olduğu 5968 parsel sayılı taşınmazı davalı …’a satış suretiyle devrettiğini, ancak ortaklık adına kredi çekilmediği gibi ortaklığa bağlı herhangi bir işletmenin de kurulmadığını, davalının taşınmazı iade etmediğini ve taşınmazı sözleşmenin diğer tarafı olan davalı …’ya temlik ettiğini, taşınmazı halen kendisinin kullandığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
1.Davalı …, davacının sunduğu sözleşme altındaki imzanın kendisine ait olmadığını, taraflar arasında 31.12.2013 tarihli sözleşmenin imzalandığını, aynı başlıkta ancak farklı içerikteki davacı tarafından sunulan sözleşmenin tarafı olmadığını, işletmeye koyun ve inek alınması için para verdiğini, davacının bölgede hoş karşılanmayacağını belirtmesi üzerine davacının eşi adına alındığını, yeni ahır yapmak amacıyla 110.000 TL para ödeyerek alınan dava konusu 5967 ve dava dışı 5968 parsellerin de davacı adına tescil edildiğini, projenin gerçekleşmesi için komşusu olan davalı …’in projeye ortak olarak katıldığını ve kredi çekmesi için 5967 ve 5968 parsellerin davalı …’a devredildiğini, 31.12.2013 tarihinde adi ortaklık sözleşmesinin düzenlendiğini, sürekli kendisinden para istenmesi ve alınan şeylerin adına kaydedilmemesi nedeniyle ortaklık ilişkisinin çekilmez hale geldiğini, işletmenin kurulmadığını ve alınan büyükbaş hayvanların talebe rağmen kendisine teslim edilmediğini, bu nedenle sözleşmenin (D-4) maddesi uyarınca dava konusu taşınmazı davalı …’tan devraldığını, taşınmazların asıl sahibinin kendisi olduğunun belirterek davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı …, sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacının 29.01.2014 tarihli adi ortaklık sözleşmesine dayalı hak talebinde bulunamayacağını, taşınmazların davalı … tarafından bedeli ödenilerek davacı adına tescil edildiğini, dava dışı 5967 parselin davalı …’ya devredilmesine rağmen, dava konusu 5968 parsel sayılı taşınmazda haciz olduğu söylenerek taşınmazın iade edilmediğini, davacı aleyhine icra takipleri olup kredi limiti kalmadığından işletmenin kurulabilmesi için kendisinden kredi çekmesinin istenildiğini, teminat olarak gösterebileceği bir şey olmadığından 5967 ve 5968 parsellerin kendisine devredilerek kredi başvurusunda bulunduğunu, işlerin istenildiği gibi gitmediği ve davacı tarafından oyalandığı için sözleşme hükümlerinin askıya alındığını, dava konusu taşınmazı bu süreçte gerçek sahibi olan davalıya devrettiğini, 31.12.2013 tarihli protokolde taşınmazların asıl sahibinin davalı … olduğunun açıklandığını, 29.01.2014 tarihli sözleşmeyi okumadan imzaladığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DEERECE MAHKEMESİ KARARI
Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.12.2017 tarihli ve 2015/646 Esas, 2017/794 Karar sayılı davanın kabulüne ilişkin kararının davalılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 27.06.2019 tarih 2018/907 Esas, 2019/758 Karar sayılı kararı ile dava değerinin belirlenmesi ve harç ikmali yapılması gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın gönderilmesine karar verilmiş, Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.07.2020 tarih 2019/503 Esas, 2020/220 Karar sayılı kararı ile, temliklerin muvazaalı olduğu, Almıla’nın 29.01.2014 tarihli sözleşmedeki imzalı beyanında taşınmazın davacıya iadesini kabul ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B.İstinaf Nedenleri
1.Davalı … istinaf dilekçesinde; dinlenen tanık beyanlarına itibar edilmediğini, taraflar arasında 29.012014 tarihli sözleşmeden önce 31.12.2013 tarihinde imzalanan sözleşmenin (D-4) bendinde 100 dekar arazinin asıl sahibinin … olduğu yönündeki yazılı belgenin dikkate alınmadığını, her iki sözleşmenin çelişkili olduğunun gözetilmediğini, davacının kötü niyetinin korunduğunu, Mahkemenin talep aşılarak davacı tarafından kendisine yapılan devrin de muvazaalı olduğundan iptaline karar verilmesinin doğru olmadığını, savunmanın tanık beyanları ile sabit olduğunu, sözleşmenin aslında muvazaalı değil inançlı işlem şeklinde kararlaştırıldığının da gözetilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı … istinaf dilekçesinde; 31.12.2013 ve 29.01.2014 tarihli sözleşmelerinin yakın tarihlerde düzenlenmiş olup birlikte değerlendirilmesi gerektiğinin, eksik inceleme ile hatalı karar verildiğini, Mahkemenin delillerin değerlendirilmesinde hata yaptığını, her iki sözleşme bakımından Adli Tıp incelemesi yapılması gerektiğini, taşınmazın gerçek sahibinin kendisi olduğunun yazılı belge ile sabit bulunduğunu, sözleşmeleri doğrulayan tanık beyanlarının hükme esas alınmadığını, gerçek hak sahibine taşınmazın devredildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C.Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 10.11.2022 tarihli ve 2021/2115 Esas, 2022/2160 Karar sayılı kararıyla; davanın inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı olduğu, taraflar arasında kararlaştırıldığı şekilde besicilik işinin yapılamadığı ve sözleşme gereğinin yerine getirilemediği, davalı …’ın taşınmazı davacıya iadesi yerine daha önceden birbirlerini tanıyan ve adi ortaklık kurmak üzere sözleşen davalı …’ya temlik ettiği gerekçesiyle HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmiştir.

V.TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri ayrı ayrı temyiz talebinde bulunmuşlardır.

B.Temyiz Nedenleri
Davalılar vekilleri temyiz dilekçelerinde; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmişlerdir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşıda yazılı 3.982,91 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 21.11.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.