Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/869 E. 2022/1719 K. 03.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/869
KARAR NO : 2022/1719
KARAR TARİHİ : 03.03.2022

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL – BEDEL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-bedel istekli dava sonunda İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/03/2019 tarihli, 2016/315 Esas, 2019/110 Karar sayılı kararı ile davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 10/03/2020 tarihli, 2019/964 Esas, 2020/373 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 26/10/2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı … vekili Avukat … ile temyiz edilen davalı … ve vekili Avukat … geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, İsviçre’de yaşayıp okuma yazma bilmediğini, ölen kocasından kalan taşınmaza ilişkin olarak daha önce dava dışı kişi aleyhine açıp kazandığı davanın icra takip işlemleri sırasında, kardeşinin kiracısı aracılığıyla tanıştığı davalı …’ın kendisini avukat Aysel olarak tanıtarak, eşi olan diğer davalı … ile birlikte güvenini kazandıklarını, davalı …’e genel yetkiler içerir vekaletname verdiğini, Bülent’in de bu vekaletnameye dayanarak dava dışı Av. ……’i genel dava vekaletnamesi ile vekil tayin ettiğini, adı geçen avukatın icra takip dosyasından para alıp kendisine vermediğini, rahatsızlandığı zaman doktor ve ilaç masrafları için para çeken davalıların kredi kartını iade etmeyerek kendisinden habersiz alışveriş yaptıklarını, öte yandan babasından kalan 9 parsel sayılı arsa üzerine yapılan binada 8 no’lu bağımsız bölümün tamamının, 4 no’lu bağımsız bölümün ise ½ payının adına tescil edildiğini, ancak müteahhit tarafından, inşaatı tam bitmeyen dairelerin birkaç ay içerisinde tamamlanıp teslim edileceğinin söylendiğini, durumdan haberdar olan davalıların, “söz konusu dairelerin yapımı sırasında bir vakıf arazisine müdahale olduğunu, vakfın tapular üzerine haciz koyacağını, kendisinin yurt dışında olması sebebiyle dairenin icra vasıtasıyla yok pahasına satılacağını” söyleyerek dairelerin kendilerine bedelsiz devri konusunda ikna etmeleri neticesinde taşınmazlarını “haciz riski kalktığında istediğin zaman sana geri devrederiz” diyen davalı …’a satış suretiyle devrettiğini, devirden sonra davalılar tarafından tehdit edildiğini, davalı …’ın 8 no’lu bağımsız bölümü kiraya verdiğini, 4 no’lu bağımsız bölümdeki payını ise dava dışı 3. kişiye temlik ettiğini, ancak bu hususların kendisinden saklandığını, tüm malvarlığının hile, desise ve korkutma ile davalılar tarafından ele geçirildiğini, davalılar hakkında dolandırıcılık suçundan suç duyurusunda bulunduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve tescile, mümkün olmazsa taşınmazların dava tarihindeki gerçek bedellerinin yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, belediyeden alınan rayiç bedele uygun şekilde devir işleminin tamamlanıp ve gayrimenkul bedellerinin ödendiğini, davanın kötüniyetle açıldığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/03/2019 tarihli, 2016/315 Esas, 2019/110 Karar sayılı kararı ile hile iddiasının ispatlanamadığı, temlikin iradi olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili, iddialarını tekrarla, gabin hukuki nedenine de dayandıklarını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 10/03/2020 tarihli, 2019/964 Esas, 2020/373 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya, maddi olaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusu 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddedilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili özetle; gerekçenin çelişkili olduğunu, eksik inceleme ile karar verildiğini, temlik sırasında davacının iradesinin, hile, aldatma, gabin ve ikrah ile sakatlandığını, davalıların taşınmazı 50.000,00 TL bedelle aldıklarını beyan ederken daha sonra bu bedeli yükseltmelerinin hilenin en büyük ispatı olduğunu, bir an için alım satım sırasında rayiç bedelden para ödendiği kabul edilse bile yine de devir işlemininin gabin nedeniyle iptal edilmesi gerektiğini, satış tarihinde değerleri 460.500,00 TL olan iki dairenin 50.000,00 TL bedelle satıldığını, davacının yurt dışında yaşıyor olması, kardeşleri ile arasının bozuk olması ve davalılarca bu daireler üzerinde bulunan şerh nedeniyle icradan haraç mezat satılacak korkutması ile onun cahilliği, düşüncesizliği ve deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle çok düşük bedelle devir ettirildiğini, tanıkların dinlenmediğini, davacının yurt dışında olması nedeniyle irtibat kuramadıkları için, dava açma sırasında tanığının olmadığını beyan etmesi ve kısıtlı zaman nedeniyle bildiremedikleri tanıkları daha sonra bildirmelerine rağmen dinlenmediğini, davacının davayı satıştan 11 ay sonra açmasının nedeninin o süre zarfında yurt dışında olmasından kaynaklandığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
3.2.2. Hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2.) numaralı paragraftaki yasal ve hukuksal gerekçeye göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) numaralı paragrafta yer verilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, duruşma tarihinde yürürlükte olan 24/11/2020 tarihli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca temyiz edilen davalı vekili için 3.050,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 03/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.