Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/8575 E. 2023/3966 K. 05.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8575
KARAR NO : 2023/3966
KARAR TARİHİ : 05.07.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
KARAR : HMK 353/1-b-1 istinaf isteminin esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : … … 18. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istekli asıl ve birleştirilen davalarda İlk Derece Mahkemesince, asıl ve birleştirilen davaların reddine ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince asıl ve birleştirilen davalarda davacıların istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz temyiz edilmekle; duruşma günü olarak saptanan 24.04.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar … … … v.d. vekili Avukat … ile temyiz edilen davalı … vekili Avukat …, davalılar … v.d. vekili Avukat … geldiler. Duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, … karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekili, eski 6151 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan … …’in babası … … ve onun da babası olan … … dayandığını, 6151 parsel sayılı taşınmazın sehven bir kısmının orman dışına çıkarılan yere tabi tutulduğunu ve bu şekilde eski 6151 parselin 7266, 7265, 7264 ve 6586 parsellere gittiğini, 6586 parselin bir kısmının ise açıkladıkları üzere 7266 parsele gittiğini, davacıların mirasbırakanları … …’in paydaşı olduğu 6586 parseldeki payının tamamını tek erkek çocuğu olan bir kısım davalıların mirasbırakanı … …’e mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak devrettiğini, bir kısım davalıların dava konusu 7266 parsel sayılı taşınmazı muvazaalı olarak davalı …’ye temlik ettiklerini, davalı …’nın iyi niyetli olmadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının davacıların miras payı oranında iptali ile davacılar adına tesciline, olmaması halinde tenkisine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Asıl ve birleştirilen davada davalı … vekili, davalının tarafları tanımadığını, akrabalığının olmadığını, iyi niyetli olarak dava konusu taşınmazı … …’in mirasçılarından haricen ve daha sonra 6292 sayılı Yasa gereğince … Emlak’tan satın aldığını, kendisine karşı tenkis talebinin ileri sürülemeyeceğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
2.Diğer davalılar vekili, 7266 parselin 6586 parselin gittisi olmadığını, 7266 parselin tapusuz olan ve orman sayılan, daha sonra Hazine adına tescil edilen bir taşınmaz olduğunu, Üsküdar Kadastro Mahkemesinin kararı ile … …’in zilyetliğinin kesinleştiğini, muvazaa iddiasının yerinde olmadığını, taşınmazın Hazine adına tescil edildiğini, taşınmazın satıcısının … … değil, Hazine olduğunu, hak düşürücü sürenin geçtiğini, tenkis talebinde bulunulamayacağını belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararıyla; dava konusu 7266 parsel sayılı taşınmazın evveliyatının orman olduğu, 1943 yılında orman olarak tahdit edildiği, bilahare orman vasfını yitirmesi nedeniyle orman tahdit sınırı dışına çıkartıldığı, tapulama tutanağına itiraz sonunda Kadastro Mahkemesinde görülen dava neticesinde taşınmazın evveliyatının orman olduğu, geçerli bir tapu kaydının bulunmadığından bahisle mülkiyetin tespit gibi Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın 03.04.1998 tarihinde kesinleştiği, dava konusu 7266 parsel sayılı taşınmazın hiçbir zaman davacıların mirasbırakanı adına kayıtlı olmadığı, bu yöne ilişkin iddianın 3402 sayılı Yasa’nın 12/3 maddesi uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiği, dava konusu taşınmaz davacıların mirasbırakanı adına kayıtlı olmadığından muris muvazaası ve tenkis iddiasının dinlenemeyeceği gerekçesi ile asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekili ve asıl davada davacı asil … istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece davanın kadastro tutanağına itiraza ilişkin olduğu düşünülüyor ise görevsizlik kararı verilerek dosyayı Kadastro Mahkemesine göndermesi gerektiğini, zamanaşımı konusunda karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu 7266 parselin kadastro çalışmaları esnasında davalı … … mirasçılarının hileli, muvazaalı ve kötüniyetli olarak adlarına tescil ettirdiklerini, davalılardan …, … ve …’in yasal sürede davaya cevap vermediğini, Mahkemece gerekçe yazılmadan bilirkişi raporuna aykırı bir karar verildiğini, tanıkların dinlenmediğini, sahte sözleşme yapıldığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile eldeki davada muris muvazaası hukuki nedenine dayanıldığı, davacıların mirasbırakanı … …’in 07/08/2008 tarihinde öldüğü, … …’in mirasbırakanı ….’in ise 09/12/1977 tarihinde öldüğü, … …’in ölüm tarihinden sonra davacılar mirasçı olacağından Kadastro Kanunu’nun 12/3 maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin söz konusu olamayacağını ancak dava konusu taşınmazın kadastro tespiti üzerine hükmen tescil edildiği, davacıların mirasbırakanın taşınmazda malik olmadığı, tedavül kayıtlarında bu durumun görüldüğü, muris muvazaasından bahsedilebilmesi için taşınmazın muristen intikal etmesi gerektiği, davacıların dayandığı 6586 parsel sayılı taşınmazdaki 4/6 payın mirasbırakan … … tarafından 26/09/1986 tarihinde … …’e devredildiği, dava konusu 7266 parsel sayılı taşınmazın ise 1943 yılında orman olarak sınırlandırıldığı, daha sonra 1744 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkartıldığı, her iki taşınmazın tedavül kayıtlarında bağlantı bulunmadığı gerekçesi ile asıl ve birleştirilen davada davacıların istinaf isteğinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ederek ve dosyaya gönderilen Aşağı … Mah. … mevkii 6586 parselin eldeki dava ile bir ilgisinin olmadığını, ilgili parselin Yukarı … Mah. 6586 parsel olduğunu, eski 6151 parselin 7266, 7265, 7264 ve 6586 parsellere gittiğini, 6586 parselin mirasbırakan tarafından … …’e 26.09.1986 tarihinde devredildiğini, 6586 parselin ifraz ile farklı parsellere ayrıldığını, 1006,40m2 lik kısmının ise “yeşil alan” olarak 7266 parsele gittiğini, dayanak kayıtların tamamı incelenmeden karar verildiğini, Kadastro Mahkemesi kararının taşınmazın tamamını kapsamadığını, davalıların taşınmazın 1100 m2 dışındaki kısmını da … Emlak Müdürlüğüne başvurarak adlarına tescil ettirdiğini, oysa ki taşınmazın 302,40 m2 lik kısmı hariç davacıların zilyetliğinde olduğunu, dava konusu taşınmazın evvellinin tapulu olmadığı varsayılsa bile tüm eski tapu kaydı ve belgeleri, gerek … …’in resmi kurumlara verdiği dilekçeleri, kadastro dosyasındaki tanık anlatımlarının taşınmazın ortak mirastan geldiğini ve … …’in muvazaalı ve hileli işlemler ile taşınmazı ele geçirdiğini gösterdiğini, süresinde bildirmelerine rağmen tanıkların dinlenmediğini, dellillerin toplanmadığını, vekalet ücretinin yüksek hesaplandığını, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesinin hak düşürücü süreye ilişkin kararı kaldırmasına rağmen yeniden hüküm kurulmadığını, tenkis taleplerinin değerlendirilmediğini, duruşma açılmaksızın karar verilmesinin doğru olmadığını, davalılardan …, …, … Ve Mükkerem …’nin süresinde cevap dilekçesi sunmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası ve kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3. maddesinde; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir.
2. Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de … Medeni Kanunu’nun 706., … Borçlar Kanunu’nun 237. ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
3. 01.04.1974 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, mirasbırakanın kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcı olup, bunun dışında gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanı sıra, karara, yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı, Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarihli 586/782; 21.9.1994 tarihli 248/538; 21.12.1994 tarihli 667/856; 11.10.1995 tarihli 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş, Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 … maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup; özellikle, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında açılan tapu iptal ve tescil davalarında davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan birleştirilen davada her bir davacının miras payına isabet eden değer üzerinden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, birleştirilen davada davacıların miras payına isabet eden toplam değer üzerinden tek bir vekalet ücreti takdir edilmesi doğru değil ise de bu hususun temyiz edenin sıfatına göre aleyhe bozma yasağı kapsamında kaldığı dikkate alındığında asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle, asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370 … maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 99,20’şer TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl ve birleştirilen davalarda davacılardan alınmasına,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen asıl ve birleştirilen davalarda davalılar vekilleri için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden asıl ve birleştirilen davalarda davacılardan alınmasına,
05.07.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.