Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/8459 E. 2023/827 K. 14.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8459
KARAR NO : 2023/827
KARAR TARİHİ : 14.02.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasında görülen tespit harici bırakılan taşınmazın tescili davası sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı Hazine vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş, Yargıtay 1. Hukuk Dairesince verilen onama kararı üzerine süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından karar düzeltme talep edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

I. DAVA
Davacılar, hudutlarını dava dilekçesinde belirttikleri taşınmaz bölümünün imar ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adlarına tescilini istemişlerdir.

II. CEVAP
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

III. MAHKEME KARARI
Ergani Asliye Hukuk Mahkemesi 05.04.2016 tarihli ve 2013/815 E., 2016/211 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde, davalı Hazine vekili tarafından temyiz talebinde bulunulmuştur.

B.Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.05.2019 tarihli ve 2016/9807 Esas 2019/3519 Karar sayılı kararıyla “6360 sayılı Kanun gereğince ilgili kamu tüzel kişisi olarak davada yer alması gereken Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın davaya dahil edilmesi gerektiği” gerekçesiyle sair yönler incelenmeksizin hüküm bozulmuştur.

C. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Ergani Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.10.2020 tarihli ve 2019/371 Esas 2020/353 Karar sayılı kararıyla, yasanın aradığı zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

D. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

E. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacılar lehine zilyetlikle kazanım şartlarının oluşmadığını, zilyetlik/imar-ihya hususunda … fotoğrafları yetersiz kalmasına rağmen uydu fotoğraflarından yararlanılmadığını, dava konusu taşınmazın, kadastro çalışmaları sırasında dere yatağı olarak tapulama harici bırakıldığını, dere yataklarının zilyetlikle kazanımının mümkün olmadığını, bilirkişi raporlarına karşı ileri sürdükleri itirazlarının gerekçesiz dikkate alınmadığını, komşu parsel kayıtlarının getirtilerek uygulanmadığını, mahkemece eksik inceleme ve araştırma yapıldığını ileri sürerek, temyiz isteminde bulunmuştur.

F. Onama Kararı
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 14.09.2022 tarihli 2021/5461 E., 2022/5747 K. sayılı kararı ile mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

G. Karar Düzeltme Talebi
Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen onama kararına karşı davalı Hazine vekili süresi içerisinde karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

H. Karar Düzeltme Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesindeki taleplerini tekrar ile onama kararının kaldırılmasını, mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

I. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddelerine dayalı dayalı tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20/03/2013 tarihli ve 2012/8-869 E., 2013/375 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi, bir yerin imar-ihya ile kazanılabilmesi için öncelikle taşınmazın orman sayılmayan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan arazilerden olması gerekir. Kamu hizmetine tahsis, hukuken olabileceği gibi fiilen de olabilir. Kamu hizmetine tahsis edilmeyen, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşlık, orman sayılmayan çalılık, makilik ve fundalık gibi topraklar imar ve ihyaya müsait olan yerlerdir. 3402 sayılı Kanun’un 16/A maddesinde belirtilen hizmet malları, 16/B maddesinde belirtilen orta malları, yollar, meydanlar ile 16/C ve 16/D maddelerinde belirtilen taşınmazların imar ve ihya ile kazanılması mümkün değildir.
Nitekim, nehir ve çay gibi akarsuların eski (terk edilmiş, metruk) yatakları, kural olarak Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdendir. Ancak bu yerlerin koşulları oluştuğu takdirde imar ve ihya ile kazanılması mümkündür. Buna karşılık aktif nehir, çay yatakları etki alanında bulunan yerlerin imar ve ihya ile kazanılması mümkün değildir. (HGK’nun 02.10.1996 gün ve 1996/20-429 E., 1996/643 K.; HGK’nun 18.02.1998 gün ve 1998/4-122 E., 1998/138 K. sayılı ilamları)

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunun’un 14. maddesi “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.

İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.” hükümlerini içermektedir.

3. Değerlendirme
Dava konusu taşınmaz 1978 yılında yörede yapılan kadastro çalışmaları sırasında dere yatağı olması nedeni ile tespit harici bırakılmıştır.

Mahkemece, hükme esas alınan fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A) ve (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümleri üzerinde, davacılar lehine Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddesinde belirtilen zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır.

Her ne kadar fen bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmaz bölümlerinin bir kısmının imar uygulaması sonucu oluşan 1714 ada 2 nolu parsel, bir kısmının park ve yolda kaldığı belirtilmiş ise de; çekişmeli taşınmaz bölümlerinin imar planı kapsamına alınıp alınmadığı, alınmış ise imar planının hangi tarihte onaylanarak kesinleştiği, taşınmazın imar planı kapsamı sonucu imar parsellerinin oluşup oluşmadığı sorulup saptanılmamış, dosya içerisinde zilyetlik süresinin belirlenmesinde esaslı unsur olan … fotoğraflarından yöntemine uygun şekilde yararlanılmamış, … fotoğraflarının jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi tarafından stereoskopik aletle incelenmesi gerektiği halde, … fotoğrafı incelemesi bu konuda uzman olup olmadığı anlaşılamayan orman mühendisi bilirkişisi tarafından, zilyetlik süresini tespitten uzak olan 1984 ve 2002 yıllarına ait … fotoğrafları üzerinde yapılmış, çekişmeli taşınmaz dere yatağı vasfı ile tespit harici bırakılmasına rağmen jeoloji mühendisi bilirkişisinin bu hususu irdelemeyen taşınmazın batı sınırında kuru dere bulunduğunun belirtilmesi ile yetinilmiş ve taşınmaz bölümünün evveliyatı, kullanım süresi, niteliği ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmadığı hususlarına ilişkin açıklama içermeyen, yetersiz bilirkişi (orman ve ziraat) raporuna dayanılarak hüküm kurulması cihetine gidilmiştir. Keşifte beyanlarına başvurulan mahalli bilirkişi ve tanıklarının beyanları komşu taşınmazların dayanak kayıtları getirtilip denetlenmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması usul ve yasaya uygun düşmemektedir.

Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, çekişmeli taşınmaz bölümünün imar planı kapsamında kalıp kalmadığı ilgili belediyelerden sorularak belirlenmeli, imar planı kapsamında kaldığının anlaşılması halinde imar planının onaylı bir örneği dosyaya getirtilmeli, taşınmazın imar uygulamasına tabi olduğunun anlaşılması halinde, imar uygulamasına esas teşkil eden, encümen kararı, parselasyon planı ve dağıtım cetvelinin, imar parsellerine ilişkin tapu kayıtları getirtilmeli, imar parseli sonucu oluşan tapu kayıt maliklerinin dosyada taraf haline getirilmesi için davacı tarafa süre ve imkan tanınmalı ve dosyanın artık tapu iptal ve tescil davası olarak görülmesi gerektiği hususu gözönüne alınmalı, taşınmaz bölümü imar planı kapsamında ise imar planının onay tarihinden, değilse dava tarihinden 20-25 yıl öncesine ilişkin faklı evrelerde çekilmiş en az 3 adet stereoskopik … fotoğrafı Harita Genel Müdürlüğünden getirtilmeli, ayrıca bulunabilecek en eski tarihli yüksek çözünürlüklü uydu fotoğrafları da celbedilerek dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri uzmanı, jeolog bilirkişisi ve fen bilirkişisinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte çekişmeli taşınmaz bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, taşınmazın kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp tamamlandığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar ne şekilde kullanıldığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı, komşu parsellerin dayanak kayıtlarının çekişmeli taşınmaz yönünü ne şekilde okuduğu belirlenmeli, fen bilirkişisine, keşfi takibe ve denetlemeye elverişli, dava konusu taşınmazı komşularıyla birlikte gösterir krokili rapor düzenlettirilmeli, ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmaz bölümünün toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, üzerindeki bitki örtüsünü, imar-ihyaya konu edilmişse imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir ve komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmaz bölümünün değişik yönlerden çekilmiş renkli fotoğraflarını içerir, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, jeolog bilirkişiden, çekişmeli taşınmaz bölümünün, dere yatağı vasfında olup olmadığı dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı, derenin yatak değiştirip değiştirmediği, derede ıslah çalışmaları yapılıp yapılmadığı, taşınmaz bölümünün derenin aktif etki alanında kalıp kalmadığı hususlarına ilişkin ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlemesi istenilmeli, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet … fotoğrafının ve eski tarihli uydu fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, çekişmeli taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, imar-ihyası tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Ne var ki Dairece maddi hata yapılarak hüküm onandığından karar düzeltme isteği kabul edilmiştir.

V. KARAR
Yukarıda belirtilen bu hususlar karar düzeltme isteği üzerine bu defa yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, davalı Hazine vekilinin karar düzeltme isteğinin (6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla) HUMK’un 440. maddesi uyarınca kabulüne,

Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 14.09.2022 tarihli ve 2021/5461 Esas, 2022/5747 Karar sayılı kararının ortadan kaldırılmasına,

Hükmün açıklanan nedenlerle 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

14.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.