Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/7996 E. 2023/991 K. 22.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7996
KARAR NO : 2023/991
KARAR TARİHİ : 22.02.2023

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kilis 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 31.01.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı … vekili Avukat … …. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacılar … v.d. vekili ve diğerleri gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları …’ın maliki olduğu 24 (toplulaştırma sonrası 110/2) parsel sayılı taşınmazdaki bir kısım hissesini oğlu …’in çocuğu (torunu) davalı …’a ölünceye kadar bakma akdi ile muvazaalı olarak temlik ettiğini, temlikin kız çocukları olan davacılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak yapıldığını, davalının sözleşmenin gereklerini yerine getirmediğini, murisin bakıma muhtaç olmadığını, ayrıca dava dışı başka taşınmazlarını da oğlu … ile …’in diğer oğlu …’e devrettiğini, söz konusu diğer temlikler nedeni ile … … ve …’in dava dışı oğlu … … aleyhine de aynı gerekçelere dayanılarak açtıkları davaların derdest olduğunu ileri sürerek davaya konu taşınmazın tapu kaydının iptali ile tüm mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama aşamasında dava dosyasının aynı Mahkemenin 2015/73 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş, daha sonra ayırma kararı verilerek yeni esasa kaydedilmiş ve 2018/12 Esas numarasını almıştır.

II. CEVAP
Davalı, dedesi muris …’ın vefat edinceye kadar kendisi, kardeşi … … ve babaları … …’ la birlikte aynı evde yaşadıklarını, dedelerinin tüm ihtiyaçlarını karşıladıklarını, tedavi ve bakımı ile yakından ilgilendiklerini, bakım borçlarını yerine getirdiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 27.02.2018 tarihli ve 2018/12 E., 2018/156 Karar sayılı kararıyla; muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Kaldırma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 05.02.2019 tarihli ve 2018/952 E., 2019/97 K. sayılı kararıyla; “…Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ile tüm mirasçılar adına tescil istemine ilişkindir. Dosya kapsamından davacıların murisi …’ın 13/09/2014 tarihinde vefat ettiği, mirasçı olarak davacıların ve dava dışı … …’ın kaldığı anlaşılmaktadır… Somut olayda el birliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup dava dışı ortaklar bulunmaktadır. Hal böyle olunca davaya katılmayan ortak … …’ın olurunun alınması ya da miras şirketine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu göz ardı edilerek yazılı olduğu halde davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir. Her ne kadar dava reddedilmiş ise de taraf teşkili dava şartı olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gereken zorunlu usul kuralıdır. Mahkemece usuli eksiklik giderilmeden davanın esası hakkında karar verilemez.” gerekçesi ile davacıların istinaf taleplerinin kabulü ile Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 30.10.2019 tarihli ve 2019/48 E., 2019/483 K. sayılı kararıyla; muvazaanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Ç. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve tereke temsilcisi istinaf başvurusunda bulunmuştur.

D. Kaldırma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 01.04.2021 tarihli ve 2021/341 E., 2021/355 K. sayılı kararıyla; “…Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, tereke temsilcisi ve davacılar vekili tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiştir. Oysa; mirasçıların davada takip yetkilerinin kalmaması nedeniyle kararı istinaf etme hakları da bulunmamaktadır. O halde, davada taraf sıfatı olmayan davacılar vekili tarafından yapılan istinaf itirazının dinlenmesine olanak yoktur. Bu durumda adı geçenin istinaf yoluna başvuru talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Miras şirketi temsilcisinin istinaf talebi yönünden inceleme; …. kararın verildiği 30.10.2019 tarihinde tereke temsilcisinin elektronik posta adresi mevcut değil ise de, 19.11.2019 tarihinde tereke temsilcisi adına elektronik posta adresi oluşturulmuş ve Ulusal Elektronik Tebligat Sistemine (UETS) kaydedilmiştir. Bu durumda tebligat yapılan kişinin avukat olduğu ve 03.01.2020 tebligat tarihi itibarı ile elektronik posta adresinin mevcut bulunduğu nazara alındığında, gerekçeli kararın tebliği tarihi itibariyle uygulanması gereken Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, tebligatın elektronik yolla yapılmasını zorunlu kılıp posta yolu ile yapılan tebligat yok hükmündedir. Bu durumda tereke temsilcisinin istinaf başvurusunun yasal süre içerisinde yapıldığının kabulü gerekir. …. Somut olayda, Mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmişse de; gerekçe dosya kapsamına uygun düşmemektedir. ….Somut olayda yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda dosyanın tapucu bilirkişiye tevdii edilerek, 24, 26,28 ve 33 parsel sayılı taşınmazların hangi tarihlerde ve kimler adına ne şekilde tescil edildiği, murisin ölünceye kadar bakma sözleşmesinin düzenlendiği 12.03.2012 tarihinde bu taşınmazlarda ne miktarda hissesinin bulunduğu, 12.03.2012 tarihli ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile kimlere ne miktarda hisse temlik ettiği, temlik edilen hisseler haricinde taşınmazlarda hissesinin kalıp kalmadığı, sözleşme ile temlik edilen hisselerin hangi tarihte kimler adına ne şekilde tescil edildiği, taşınmazların toplulaştırma sonucu hangi parsel numaralarını aldığı, en son parsel numaralarının ve hisse miktarlarının ne olduğu, sözleşmenin düzenlendiği 12.03.2012 tarihinde sözleşmeye konu 24, 26, 28 ve 33 parsel sayılı taşınmazlar haricinde muris … adına kayıtlı başka taşınmazların bulunup bulunmadığı hususlarında ayrıntılı rapor alınması, ayrıca muris …’ın sözleşmeye konu 24, 26, 28 ve 33 parsel sayılı taşınmazlar haricinde taşınmazları mevcut ise bu taşınmazların temlik tarihindeki (12.03.2012 tarihindeki) değerlerinin tespit edilmesi, ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen çekişmeli taşınmazların temlik tarihindeki değerlerinin tüm mal varlığı içindeki oranı belirlenerek temlikin makul sınırlar içinde kalıp kalmadığının değerlendirilmesi, bu arada davacılara ve diğer mirasçılara kazandırma yapılıp yapılmadığının, yapılmışsa değerlerinin saptanması, mirasbırakanın gerçek amaç ve iradesinin tereddüde yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, anılan hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Miras şirketi temsilcisinin istinaf talebi belirtilen nedenlerle yerindedir.” gerekçesi ile Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

E . İlk Derece Mahkemesince İkinci Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 10.05.2022 tarihli ve 2021/180 E., 2022/195 K. sayılı kararıyla; murisin önemli ölçüdeki tüm malvarlığını tek erkek çocuğu olan dava dışı … ile davalının da aralarında bulunduğu …’in çocuklarına temlik ettiği, bakım alacaklısı ile bakım borçlusunun edimleri arasında aşırı orantısızlık oluştuğu, murisin ölünceye kadar bakım koşuluyla davalı torununa yaptığı temliki işlemlerin mirastan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

F. İstinaf Nedenleri
Davalı vekili, Mahkemenin gerekçesinde talep kısmında olmayan ve adeta mahkemelerdeki tüm dosyaların bir bütünmüş gibi değerlendirildiğini, ancak bu hususta dahi yanlış ve hatalı değerlendirme yapıldığını, gerekçede murisin mal varlığını oğlu … …’a devrettiğinden bahsedilmiş ise de … …’a karşı açılan tapu iptali ve tescil davasının Kilis 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/73 E. sayılı dosyası ile halen derdest olduğunu, bu dosyanın henüz karara çıkmadığını, kaldı ki bahsi geçen 2015/73 E. sayılı dosyada muristen … …’a geçen herhangi bir taşınmazın da söz konusu olmadığını, dosya kapsamında yapılan kolluk araştırmasında, davalı tanıklarının ve davacı tanığının beyanlarında dahi müvekkilinin muris …’a baktığı hususunun duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açık olduğunu, belirtilen ifadelerin tamamında murisin davacılar ile ilişkilerinin iyi olduğu, aralarında herhangi bir dargınlık ya da husumet olmadığının belirtildiğini, murisin kendisine bakan torunlarına karşı vefa borcunu ödemek amacıyla bu tür bir sözleşme yaptığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

G. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 13.10.2022 tarihli ve 2022/2121 E., 2022/1261 K. sayılı kararı ile delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, özellikle, murisin önemli ölçüdeki tüm malvarlığını tek erkek çocuğu olan dava dışı … ile davalının da aralarında bulunduğu …’in çocuklarına temlik ettiği, bakım alacaklısı ile bakım borçlusunun edimleri arasında aşırı orantısızlık oluştuğu, bu durumda gerçek iradesinin davalıya bağış yapmak olduğu, kızları olan davacılardan mal kaçırma kastıyla hareket ettiği gerekçesiyle davalı vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, 30.10.2019 tarihinde tereke temsilcisinin elektronik posta adresinin mevcut olmadığını, ayrıca tereke temsilcisinin avukat olduğu husunda dosya içerisinde hiçbir bilgi ve belge bulunmadığını ve gerekçeli kararın usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesine rağmen Bölge Adliye Mahkemesi tarafından; 19.11.2019 tarihinde tereke temsilcisinin elektronik posta adresinin bulunması ve temsilcinin avukat olması münasebetiyle Tebligat Kanunu’nun ilgili maddesi gereği elektronik tebligat yapılmadığı gerekçesi ile istinaf talebinin kabul edilmesinin hatalı olduğunu, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ölünceye kadar bakım akdinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına Yasa’nın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.

Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.

Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.

2. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun Elektronik Tebligat başlıklı 7/a maddesinin birinci fıkrasında; kanunda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılmasının zorunlu olduğu, aynı maddenin 1/9. fıkrasına göre; baro levhasına yazılı avukatların bu kapsamda olduğu, ikinci fıkrasında birinci fıkra kapsamı dışında kalan gerçek ve tüzel kişilere, talepleri hâlinde elektronik tebligat adresi verileceği, bu durumda bu kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olduğu, 3. fıkrasında ise; birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılabileceği düzenlemeleri yer almaktadır.

3. 01.01.2019 tarihinden itibaren 7201 sayılı Kanun’un 7/a maddesinde 7101 sayılı Kanunla yapılan değişikle elektronik tebligat yapılması zorunlu hale gelmiştir. Kanunen kendilerine elektronik tebligat yapılması zorunlu olanlar dışında kalan kişiler talep etmeleri halinde elektronik tebligat adresi edinebileceklerdir. Tebligatı çıkarmaya yetkili merci tarafından elektronik tebligat adresi edinen bu kişilere de elektronik ortamda tebligat yapılması zorunludur.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 134.992,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,

Temyiz edilen davacılar vekili duruşmaya katılmadığından duruşma vekalet ücreti takdir edilmesine yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.