Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/7804 E. 2023/5512 K. 16.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7804
KARAR NO : 2023/5512
KARAR TARİHİ : 16.10.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/985 E., 2022/364 K.
HÜKÜM/KARAR :Davanın kabulü/ İstinaf Başvurusunun Esastan Reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ :… 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/54 E., 2020/734 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine temsilcisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı, … ili,… ilçesi, … Mahallesi, Arıklı mevkii 148 ada 12 parsel sayılı taşınmazın dedesinden babasına, babasından da kendisine kaldığını, taşınmaza 25 yıldır malik sıfatı ile zilyet olduğunu ancak kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın kendi adına tespit ve tescil edilmediğini ileri sürerek tescil isteğinde bulunmuştur.

II. CEVAP
1.Davalı … Belediyesi vekili, Belediyenin taşınmazla ilgisi bulunmadığından davanın öncelikle husumetten reddinin gerektiğini, imar planı dışında olan taşınmazın 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 79 uncu maddesinde sayılan taşınmazlardan olduğunun anlaşılması halinde Belediye adına tescil edilmesi gerektiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
2.Diğer davalılar, savunma getirmemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu edilen yerde davacı haricinde hak iddia eden bir başka kişinin bulunmadığı, bu yerin Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17 nci maddeleri gereği masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli arazi haline getirildiği, zilyetlikle iktisabı mümkün olan ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunmayan yerlerden olduğu, zilyetlikle taşınmazın mülkiyetini edinme koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 148 ada 12 no.lu parselin fen bilirkişisi Tuncay Eke tarafından tanzim edilen 17.10.2019 havale tarihli rapor ve ekli krokide taralı olarak gösterilen 3.054,71 m²’lik kısmının tapu kaydının iptali ile aynı ada son parsel numarası verilmek suretiyle “meyve bahçesi” vasfıyla davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı temsilcisi, dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağı gibi zilyetlikle de iktisabının mümkün olmadığını, karara delil teşkil edilen mahalli bilirkişi anlatımlarının çelişkili ve yanlı olup zilyetliği ispatlamadığını, aynı köyden olan mahalli bilirkişi ve tespit bilirkişilerin taraflarla aralarındaki komşuluk ve akrabalık bağları nedeniyle gerçeğe aykırı beyanda bulunduklarını, kaldı ki dinlenilen tespit bilirkişilerin kadastro tespit bilirşiliği sırasında tam aksi beyanda bulunduklarını, bilirkişi raporlarında bilimsel verilerden uzak soyut, yanlı ve uzmanlık alanları dışına çıkılarak görüş bildirdiğini, ayrıca dava konusu taşınmazın mahalli ve çevresi orman olmasına rağmen alınan raporlarda aksi görüş ve çelişkili beyanların değerlendirilmediğini, taşınmaza ait üç ayrı tarihli hava fotoğraflarının yerine gereği gibi uygulanmadığını, eksik ve yetersiz araştırma ile karar verildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın reddini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazın davacıya babasından intikal ettiği, mirasçılar arasında yapılan taksim sonucu davacıya isabet ettiği, 1949, 1973, 1984 ve 2002 tarihli hava fotoğrafına göre taşınmazın orman vasfında olmadığı, taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyet yapıldığı, amenajman planında ziraat rumuzu ile kayıtlı bulunduğu, sınırlarının tel örgü ile çevrili ve orman sayılmayan yerlerden olduğu, zilyetliğin 20 yıldan fazla bir süreden beri devam ettiği, imar-ihyanın gerçekleştiği, özel mülkiyete ve ekonomik kültür tarımına elverişli tarım arazisi niteliği taşıdığı ve uzun yıllardan beri de tarım arazisi olarak kullanıldığı, davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisap koşullarının gerçekleştiği, bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı Hazine temsilcisinin istinaf isteğinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı temsilcisi, davacının zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarını taşımadığını, dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden bulunduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun 713 üncü, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17 nci maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 nci maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı Hazine temsilcisinin öteki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Ancak, kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır. Öte yandan Devletin sicil oluşturmadan kaynaklanan görevi kamu düzeniyle ilgili olduğundan bu hususun re’sen gözetilmesi gerekmektedir.

… Mahallesi çalışma alanında 2011 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında 3054,71 m2 yüz ölçümlü çekişmeli 148 ada 12 parsel sayılı taşınmazın Ahmet kızı Vetha Şeker’in 20 yılı aşkın bir zamandan beri çekişmesiz-aralıksız malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduğu, ancak tüm aramalara rağmen bu kişinin kimlik bilgilerine ulaşılamadığı, herhangi bir hak kaybına sebebiyet vermemek için Maliye Hazinesi adına tespit yapılması gerektiği belirtilerek “sulu tarla” vasfıyla davalı Maliye Hazinesi adına tespit ve tescil edildiği, kadastro tespitinin 06.12.2011 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.

148 ada 12 parsel sayılı taşınmazın tamamının dava konusu edildiği anlaşılmakla, Mahkemece davanın niteliğinin tapu iptali ve tescil olduğu gözetilerek davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerekirken tescil davası gibi değerlendirme yapılarak tapu kaydının iptali ile taşınmaza yeni ada parsel numarası verilmek suretiyle tescil hükmü kurulması doğru değildir.
Ne var ki anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden İlk Derece Mahkemesi hükmünün düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR
1.Açıklanan nedenlerle;
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının, hükmün 1. fıkrasının “A” bendinde yer alan cümlenin tümden hükümden çıkartılarak yerine; “… ili,… ilçesi, … Mahallesi 148 ada 12 parsel sayılı taşınmazın davalı Maliye Hazinesi adına olan tapu kaydının iptali ile davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline,” cümlesinin yazılması suretiyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.10.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.