Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/7652 E. 2023/128 K. 12.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7652
KARAR NO : 2023/128
KARAR TARİHİ : 12.01.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Ret

Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istekli davada, Mahkemece davanın sübuta ermediğinden reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı … … terekesi mümessili … vekili Av. … tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
… … terekesini temsilen davacı … vekili, 1886 ada 8 ve 1890 ada 44 parsel sayılı taşınmazların kadastro sırasında kök muris … adına tespit ve tescil edildiğini; ancak taşınmazların bu zamana kadar kök muris … evladı … ve mirasçıları tarafından kullanıldığı, dava konusu yerlerin kök muris ile ilgisinin olmadığı iddiasıyla, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı … ve arkadaşları vekili cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazların kök muris …’dan intikal ettiği, bu nedenle yasal miras paylarının bulunduğunu; öte yandan davacının ve mirasbırakanı babası …’ın zilyetliğinin kök muris … terekesi adına sürdürüldüğü ve malik sıfatıyla zilyetlik niteliğinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalılar …, …, …, … oğlu … ve … … iştirak ettikleri oturumlarda davaya kabul ettiklerini beyan etmişlerdir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile çekişmeli taşınmazların kök muristen intikal ettiği, kök murisin terekesinin yöntemince taksim edilmediği, davacı ve mirasbırakanının zilyetliğinin asli zilyetlik niteliğinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde tereke mümessili … vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Tereke mümessili vekili temyiz dilekçesinde, kök muris …’ın taşınmazlar üzerinde zilyetlik ve tasarrufunun olmadığı, gerçek zilyedin … … olduğu, bu hususun keşif sırasında alınan beyanlar ile doğrulandığı, öte yandan yörede yapılan toprak tevzi çalışmaları sırasında taşınmazların … … adına tespit edildiğini buna rağmen mahkemenin delillerin takdirinde yanılgıya düştüğünü belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Taraf koşulu; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 114/1-d maddesi gereğince dava şartı olup mahkemelerce re’sen gözetilecektir (HMK’nın 115/1). Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, yöntemince taraf teşkili sağlanmadan davada esastan hüküm kurulamaz.

2. TMK’nın 599. maddesi hükmü uyarınca miras; murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul- gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibariyle hak sahibi olurlar.
TMK’nın “Miras ortaklığı” başlıklı 640. maddesinde de;
“Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan … temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.
Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir.
Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır…” hükmü öngörülmüştür.

3. Öte yandan bilindiği üzere, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 33/3. maddesindeki yollama nedeniyle genel hüküm niteliğini alan ve genel hükümlere göre açılan davalarda da uygulanması gereken 20. maddesinde kayıt ve belgelerin kapsamının ne şekilde tayin edileceği düzenlemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20/A maddesine göre kayıtların kapsadığı yer tayin edilirken, tapu kayıtları ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunacağı, 3402 sayılı Kanun’un 20/B maddesinde ise harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ise bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise sınır yerlerine itibar edilerek kapsamının belirleneceği hüküm altına alınmıştır.

3. Değerlendirme
1. Mahkemece yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş ise de, taraf teşkili sağlanmadan, noksan tahkikat sonucu karar verildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere taraf teşkili dava şartlarındandır. Eldeki dava, kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup bu tür davalarda husumetin, tapu maliklerine, tapu maliklerinin ölü olması halinde ise mirasçılarına yöneltilmesi ve tüm mirasçıların davada yer alması zorunludur. Taraf teşkili koşulu yerine getirilmeden işin esasına girilerek hüküm kurulması hukuken mümkün bulunmamaktadır. Kamu düzenine ilişkin bu hususun, yargılamanın her safhasında Mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir. Somut olayda kayıt maliki olan kök muris … mirasçılarından … karar tarihinden evvel öldüğü halde mirasçılarının davada taraf olarak yer almadıkları anlaşılmaktadır. Bu haliyle davada taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemez. Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle, çekişmeli taşınmazın tapu maliki olan … mirasçısı …’nun mirasçılarını davaya dahil etmeleri için davacı tarafa süre ve imkan tanınmalı, bu şekilde taraf teşkili sağlanmalı, ardından işin esasına geçilmelidir.

2. Öte yandan uyuşmazlığın özüne dair yapılan tahkikat son derece yetersizdir. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede toprak tevzi çalışması yapıldığı halde, toprak tevzi komisyonunun çalışmalarına ilişkin kayıtlar getirtilip dava konusu taşınmazların tevzi sırasında hangi gerekçeyle, kim adına belirtildiği araştırılmadığı gibi; taşınmazlara revizyon gören vergi kayıtları getirtilip kapsamları yöntemince belirlenmemiş, kayıt uygulaması yapılırken komşu parsellerin tutanakları ve var ise dayanağı belgelerden istifade edilmemiş, çekişmeli taşınmazların kimden geldiği, nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandır ve hangi sıfatla kullanıldığı, taşınmazlar kök muris …’dan intikal ediyor ise adı geçen kök murisin terekesinin yöntemince taksim edilip edilmediği, … ve mirasçılarının zilyetliğinin tereke adına sürdürülüp sürdürülmediği belirlenmeden sonuca gidilmiştir, böylesine noksan bir tahkikat hakikate ulaşmaya muktedir değildir.

3. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle toprak tevzi haritaları, taşınmazların bulunduğu bölgede yapılan toprak tevzi çalışmalarına ilişkin belirtmelik tutanağı, tablendikatif, kadastro sırasında taşınmazlara uygulanan vergi kaydı ile var ise komşu taşınmazlara revizyon gören kayıtlar tesisinden itibaren getirtildikten sonra taşınmaz başında, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.

4. Yapılacak bu keşifte toprak tevzi sırasında çekişmeli taşınmazların hangi belirtmelik numarası ile, hangi sebeple ve kim adına tevzi edildiği belirlenmeli, öte yandan taşınmazlara kadastro sırasında revizyon gören vergi kayıtlarının hudutları hazır olan yerel bilirkişi ve tanıklara sorularak, teknik bilirkişi aracılığı ile zemine uygulanmak suretiyle kapsamları tespit edilmeli, okunan sınırların yerel bilirkişilerce zeminde tek tek gösterilmesi sağlanmalı, gösterilen sınırlar komşu parsel tutanaklarına dayanak kayıtlar ile denetlenmeli, komşu parsellere uygulanan kayıtların çekişmeli taşınmazların yönünü ne okuduğu üzerinde durulmalı, fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek rapor ve eki haritasında yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği sınırlar işaretlenmeli; dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan varsa tevzi çalışmaları sırasında uygulanan kayıt ve belgelerin çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığı, çekişmeli taşınmazın öncesinde kime ait bulunduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim ya da kimler tarafından hangi tarihten itibaren ve hangi dayanakla kullanıldığı, taşınmazların tarafların müşterek murisi …’den intikal edip etmediği, …’den intikal ettiğinin anlaşılması halinde, vefatından sonra mirasçıları tarafından usulüne uygun şekilde taksim edilip edilmediği, taksim yapılmışsa hangi tarihte, nerede, kimlerin katılımı ile yapıldığı, taksime tüm mirasçılarının katılıp katılmadığı, taksim yapılmış ise çekişmeli taşınmazların kime isabet ettiği, kim ya da kimler tarafından ne kadar süredir ve ne şekilde kullanıldığı, … ve mirasçılarının zilyetliğinin tereke adına sürdürülüp sürdürülmediği ayrı ayrı sorulup olaylara dayalı olarak açıklatttırılmalı, beyanları arasında çelişki doğduğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmesine çalışılmalı, çelişkinin giderilmemesi halinde hangi beyana üstünlük tanındığının gerekçesi karar yerinde açıklanmalı, taşınmazın evveliyatı hususunda toprak tevzi kayıtları ve taşınmaza revizyon gören vergi kayıtları da göz önünde bulundurulmalıdır.

5. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi kabule göre de; davacı …’nun yargılama sırasında kendi mirasbırakanı … … terekesini temsilen, mümessil olarak tayin edildiği anlaşıldığı halde karar başlığında davacı olarak gösterilmesi ve tereke mümessilinin karar başlığında belirtilmemiş olması dahi isabetsiz olup temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmüştür.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

12.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.