Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/7623 E. 2023/4609 K. 19.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7623
KARAR NO : 2023/4609
KARAR TARİHİ : 19.09.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1391 E., 2022/685 K.
DAVA TARİHİ : 25.12.2013
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2013/1094 E., 2017/257 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali tescil, olmazsa tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; iptal-tescil isteğinin reddine, tazminat isteğinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı, mirasbırakan babası …’in 213 ada 7 parsel 3 nolu bağımsız bölümün adına satın alınması için davalı …’ı Kocaeli 2. Noterliği’nin 12.05.2011 tarihli ve 7941 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile vekil kıldığını, …’ın anılan vekaletname ile mirasbırakan adına 83.000 TL bedelli konut kredisi kullandığını, ancak mirasbırakan sağken taşınmazı davalı eşi … adına tescil ettirdiğini, mirasbırakanın, kredi tutarının maaşından kesilerek 4-5 ay ödendikten sonra ölmesi nedeniyle kalan bedelin Grup Hayat Sigortası kapsamında ödendiğini, tarafına taşınmaz satışı nedeniyle ödenmiş paranın bulunmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmazsa şimdilik 10.000 TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalılar, taşınmazı satın aldıklarını, ancak bankaların kredi vermemesi nedeniyle akrabaları olan mirasbırakanın kredi çektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mirasbırakan ile davalılar arasındaki hukuki ilişkinin inançlı işlem olduğu, sözleşme gereği davalıların ödemesi gereken 83.000 TL’yi ödemedikleri gerekçesiyle tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 05.03.2020 tarihli ve 2019/1801 E., 2020/321 K. sayılı kararı ile, davalı … ile davacının mirasbırakanı arasında düzenlenen bila tarihli “Sözleşme” başlıklı belgenin 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca inançlı işlemin belgesi niteliğinde olduğu, dava konusu taşınmazın davalı … tarafından satın alındığı ancak kredi çekememesi nedeniyle kredi notu yüksek olan mirasbırakanın kredi kullandığı ve taşınmazın mirasbırakan Fazlı adına tescil edildiği, mirasbırakanın kredi borcunun sigorta kapsamında kapatıldığı ve maaşından yapılan kesintilerin ise davalı … tarafından banka havalesi ile ödendiği gerekçesiyle davalıların istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 26.04.2021 tarihli ve 2020/1419 Esas 2021/2560 Karar sayılı kararı ile “…mirasbırakan tarafından, Kocaeli 2. Noterliği’nin 12.05.2011 tarih ve 7941 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile dava konusu 213 ada 27 parsel 3 nolu bağımsız bölümün adına satın alınması, banka hesaplarından para çekilmesi, satın alınan taşımazın dilediğine dilediği bedelle satışı husunda davalı …’ın vekil kılındığı, …’ın anılan vekaletle mirasbırakan adına 23.05.2011 tarihinde Ziraatbank AŞ’den 83.000 TL bedelli, 120 ay vadeli konut kredisi kullanarak mirasbırakan lehine Grup Hayat Sigortası yaptırdığı, kredi olarak ödenen 80.000 TL’nin mirasbırakan adına vekili … tarafından tahsil edildiği, taşınmazın mirasbırakan adına tescil edildiği, vekil …’ın aynı vekaletle dava konusu taşımazı davalı eşi …’ya 21.06.2011 tarihinde üzerinde 175.000 TL ipotek varken 83.000 TL bedelle sattığı, mirasbırakanın kredi ödemeleri devam ederken ölümü ile Grup Hayat Sigortası kapsamında 87.725 TL ödenerek kredi borcunun kapatıldığı ve taşınmaz üzerindeki ipoteğin 07.12.2011 tarihinde fek edildiği, mirasbırakanın emekli maaşının kredi taksitlerinden düşük olduğu, davalı … tarafından mirasbırakan adına 05.12.2011 tarihinde 1.565 TL ödeme yapıldığı, davalı tarafça dosyaya sunulan tarihsiz belgede ise mirasbırakan ile davalı …’ın imzasının bulunduğu, içerik olarak mirasbırakanın taşınmazın davalı …’a ait olduğunu kabul ettiği, kredi temini için mirasbırakan adına tescil gördüğünün bildirildiği, davacı tarafın mirasbırakanın imzasına itirazı üzerine yapılan imza incelemesi ile imzanın mirasbırakana ait olduğunun tespit edildiği dosya kapsamı ile sabittir. Somut olayda, dava konusu taşınmazın davalı … adına satın alındığı, ancak mirasbırakan adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, inançlı işlem iddiasının sabit olduğu gözetilerek, mirasbırakanın 23.05.2011 tarihli Ziraatbank AŞ.’den kullandığı kredi taksitlerinden ne kadarını ödediğinin tespiti ile tespit edilen bedelin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir…” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, bozma ilamı doğrultusunda yapılan araştırma sonucunda mirasbırakan …’in kullandığı kredi için toplam 5.248,86-TL ödeme yaptığının anlaşıldığı, inançlı işlem iddiasının sabit olduğu, dava konusu taşınmazın davalı … adına satın alındığı, ancak mirasbırakan adına tescil edildiği anlaşıldığından davacının tapu iptal tescil talebinin reddine, tazminat isteğinin ise kısmen kabulü ile 5.248,86-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, inançlı işlemin söz konusu olmadığını, davalı …’ın vekalet görevini kötüye kullanarak mirasbırakanın ve dolayısıyla tek mirasçısı davacının zararına olacak şekilde dava konusu taşınmazı davalı eşi …’ya devrettiğini, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiğini, mirasbırakanın dava konusu taşınmazın kendi adına satın alma iradesinin Kocaeli 2. Noterliğinin 12.05.2011 tarihli vekaletnamesi ile sabit olduğunu, bila tarihli ‘’Sözleşme’’ başlıklı belgenin geçerliliğinin bulunmadığını, inanç sözleşmesi vasfında olmadığını, belge altındaki imzanın mirasbırakana ait olmadığını, vekaletnamede yaşlılığı sebebiyle parmak izi kullanan mirasbırakanın sonradan düzenlendiği izlenimi uyandıran sözleşmede imza kullanmasının çelişkili olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla inanç sözleşmesi kabul edilse dahi taşınmazın devir borcunun, borçlunun edimini tam ifasıyla mümkün olacağını, sözleşmeye aykırı hareket eden davalıların tarafı olmadığı kredi ve sigorta sözleşmesinin sağlayacağı yarardan faydalanamayacağını, iptal-tescil isteğinin kabul edilmesi gerektiğini, tazminat talebi yönünden ise yalnızca mirasbırakan tarafından yapılan kredi ödemelerinin tahsiline karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, taşınmazın dava tarihindeki değeri olan 200.000 TL ye hükmedilmesi gerektiğini, bu talep kabul edilmediği takdirde ise mirasbırakanın bankaya yaptığı ödemeler haricinde bakiye kredi borcu olan 87.725,00TL’nin sigorta şirketi tarafından kapatıldığını, yani davalıların herhalde kendisinin zararına olacak şekilde 83.000TL’nin üzerinde kazanım elde ettiklerini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; tapu iptali ve tescil talebi yönünden davanın reddine dair verilen kararın onanmasını istediklerini, ancak aleyhlerine hükmedilen 5.248,86 TL tazminat yönünden kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, çekilen krediden ilk 4 taksidin mirasbırakan tarafından ödendiğinin kabul edilmesinin isabetsiz olduğunu, her ne kadar banka kayıtlarında taksitlerin mirasbırakan … tarafından ödendiği gözükse de kredi taksitlerinin kendileri tarafından …’e ve onun istediği kişilere gönderildiğini, dosyaya ibraz edilen makbuzlarda bu durumun sabit olduğunu, davacının hiçbir zararının bulunmadığını belirterek tazminat yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararı,

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun (HMK) 190 ıncı ve 4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun (TMK) 6 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme
A. Dava, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmazsa tazminat istemine ilişkin olup, Bölge Adliye Mahkemesince iptal-tescil isteğinin reddine, tazminat isteğinin ise kısmen kabulü ile 5.248,86 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmiştir.

Bilindiği üzere; miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Somut olayda, davalılar aleyhine hükmedilen tazminat miktarı 5.248,86 TL olup, 2022 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 107.090.00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.

B. Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalılar vekilinin temyiz dilekçesinin değer yönünden REDDİNE, peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalılara iadesine,

2.Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 189,15 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.09.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.