Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/7468 E. 2023/4722 K. 21.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7468
KARAR NO : 2023/4722
KARAR TARİHİ : 21.09.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2292 E., 2022/1684 K.
DAVA TARİHİ : 17.01.2018
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 22. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/37 E., 2020/186 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; Kadıköy ilçesi, Zühtüpaşa Mahallesi, 1100 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 22.11.1944 tarihinde yapılan kadastro çalışması ile … adına tescil edildiğini, nevi kısmında vakıf şerhi olmayan, 05.08.2003 tarihinde “korunması gerekli kültür varlığı” belirtmesi yapılan ve 26.09.1985 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından istimlak şerhi konulan “kargir mektep” vasıflı taşınmazın Vakıflar İstanbul 2. Bölge Müdürlüğünün Tapu Müdürlüğüne gönderdiği 22.11.2013 tarihli yazı ile taşınmazın vakıf yoluyla meydana geldiği, mazbut vakıflardan olduğu ve Vakıflar Kanunu’nun 6 ncı maddesine göre Genel Müdürlük tarafından yönetilip temsil edildiği belirtilerek Vakıflar Kanunu’nun 30 uncu maddesi ve Vakıflar Yönetmeliği’nin 178 inci maddesi gereğince Hasırcıbaşı Elhaç Aziz Mahmut Efendi Bin Elhaç Musa Bin Abdurrezzak Vakfı adına tescil edildiğini, Vakıflar İstanbul 2. Bölge Müdürlüğü’nün 06.09.2017 tarihli yazısında “söz konusu vakfın cemaat vakıflarından olmadığı, Medeni Kanun’un neşrinden önce Ahkamül Evkaf ve Mecelle hükümlerine göre kurulmuş, kuruluşu zamanın şeri mahkemeleri tarafından onaylanmış sahih ve mazbut bir vakıf olup, Osmanlı döneminde Evkaf-ı Hümayun Nezareti tarafından Cumhuriyet döneminde de 2762 sayılı Kanun’un 1 inci maddesi ve 5737 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi gereğince Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından temsil ve idare edildiği” hususlarının belirtildiğini, bu nedenle taşınmazın cemaat vakfı olmadığının anlaşıldığını ve Vakıflar Kanunu’nun 30 uncu maddesi ve Vakıflar Yönetmeliği’nin 178 inci maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek vakıf adına yapılan tescil işleminin iptali ile taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Vakıflar İdaresi vekili cevap dilekçesinde; davaya konu taşınmazın Evkaf Bütçe Kanunu’nun 4 üncü maddesi uyarınca Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, ancak davalı idarece yapılan araştırmada adı geçen vakfın vakfiyesinde belirtilen taşınmaz olduğunun anlaşıldığını, ayrıca tapu kütüğünün beyanlar hanesine de eski eser şerhi işlendiğinin tespit edildiğini, bu nedenle taşınmazın vakfı adına idari yolla tescilinin sağlandığını, taşınmazın vakıf yoluyla meydana geldiğinin vakfiye ile sabit olduğunu ayrıca 06.06.1945 tarihli Kadıköy Tapu ve Kadastro Müdürlüğü yazısında “anılan mekteplerin … tarafından kız ve erkek Rüştiye mektebi olarak vakfedilmiş … olduğu İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 18.04.1945 tarihli 7443/6055 sayılı yazısına bağlı olarak gelen yüksek mimarın yazısından anlaşılmıştır” denildiğini, taşınmazın vakıf yoluyla vücuda geldiğinin açık olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, korunması gerekli kültür varlığı belirtmesi bulunan taşınmazın vakıf yoluyla meydana getirildiği, 5737 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi uyarınca vakfı adına tescil edilmesinde hukuka aykırı bir yön olmadığı, Vakıf Hukuku konusunda uzman bilirkişinin de bulunduğu heyetten alınan raporun yeterli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; bir taşınmazın vakıf yoluyla meydana gelen kültür varlığı olup olmadığının hangi belgelerle belirleneceğinin yönetmelikle açıklandığını, kimi taşınmazların evveliyat itibariyle vakıfla ilişkili olup daha sonraki dönemlerde üzerinde kalıcı yapılar inşa edilebildiğini ve bu yapıların kültür varlığı olduğuna dair karar alınabildiğini, bu kültür varlığının ilgili mazbut vakıf tarafından vücuda getirildiğini göstermediğini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, taşınmazın mazbut vakıf olan ….. …k Vakfına ait vakfiye kapsamında bulunduğu, bu nedenle vakıf mülkü olup vakıf yoluyla meydana getirildiği ve taşınmazın korunması gerekli kültür varlığı olduğu, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 30 uncu maddesi uyarınca taşınmazın korunması gerekli tescilli eser olması nedeniyle başka şekilde tasarruf edilmesine yasal imkân bulunmadığı ve mülkiyetin vakfa ait olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesindeki hususları tekrarlamıştır.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 5737 sayılı Kanunu’nun 30 uncu maddesi uyarınca oluşan tescilin yolsuz olduğu iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
5737 sayılı Vakıflar Kanun’un 30 uncu maddesi, Vakıflar Yönetmeliği’nin 178 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Hazine vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu’nun değişik 13 üncü maddesinin j bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.09.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.