Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/7449 E. 2023/5560 K. 17.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7449
KARAR NO : 2023/5560
KARAR TARİHİ : 17.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/380 E., 2021/1633 K.
HÜKÜM : Ret

Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar Hazine vekili ve … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 11.03.2021 tarihli 2018/4817 Esas 2021/2367 Karar sayılı kararı ile Mahkeme kararının esastan bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; …ilçes… Mahallesi çalışma alanında bulunan ve kadastro çalışmalarında tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümünün davacıya ait olduğu iddiası ile kesinleşmiş mahkeme ilamına, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak bu bölümün davacı adına tapuya tescilini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Nazilli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.07.2014 tarih ve 2013/98 Esas 2014/472 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 111,00 m2 lik bölümünün davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.04.2016 tarihli 2015/20085 E.- 2016/3936 K. sayılı kararıyla; Aydın Büyükşehir Belediye Başkanlığına ve …Belediye Başkanlığına husumet yaygınlaştırılıp dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanması, 4721 sayılı TMK’nın 713 üncü maddesinin 4 üncü fıkrası ile 5 inci fıkrası uyarınca yasal ilanların yapılması, bundan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekçesiyle sair yönler incelenmeksizin karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Nazilli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.03.2018 tarih ve 2016/399 Esas 2018/144 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne, bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 111,00 m2 lik bölümünün davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

D. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve davalı … vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

E. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 11.03.2021 tarihli 2018/4817 E.- 2021/2367 K. sayılı kararıyla; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu açıklanarak, davacının dayandığı hukuk dosyasının getirtilmesi, yeniden keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin ne olduğu, kadim yol olup olmadığı, kim tarafından hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı hususlarında ayrıntılı bilgi alınması; ziraat mühendisi bilirkişinden dava konusu taşınmazın toprak yapısını, niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresini ve şeklini belirten rapor alınması; inşaat mühendisi bilirkişinden dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan bina ve muhdesatların yaşının belirlenmesinin istenilmesi; fen bilirkişisine davacının dayandığı kararın eki krokinin kadastro paftası ile çakıştırılmış durumunu gösterir şekilde krokili rapor düzenlettirilmesi, bundan sonra davalı tarafın dayandığı müdahalenin men-i dosyasının da karar yerinde tartışılıp değerlendirilmesi suretiyle karar verilmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.

F. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Nazilli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.12.2021 tarih ve 2021/380 Esas 2021/1633 Karar sayılı kararıyla; davacının Kuyucak Asliye Hukuk Mahkemesinin 1983/523 Esas sayılı dosyasında alınan tescil ilamını tapuda tescil ettirmediği, ilama konu tescil kararında herhangi bir kroki veya bilirkişi raporuna atıf yapılmadığı, kararın infaz edilerek kadastro paftasına işlenmediği, kadastro paftasının halen geçerli olduğunun kabulünün gerektiği, Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/560 Esas sayılı dosyasında davalının el atmasının önlenmesine karar verilerek iş bu kararın 27.03.2014 tarihinde Yargıtay temyiz yolundan geçip onanarak kesinleştiği, davacının talebinin yasal dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

G. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

H.Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının dava konusu yeri Köy Tüzel Kişiliğinden 1970 yılında açık artırma ile satın aldığını, satın aldığı yere ilişkin tescil davası açıp kazandığını ve bu davanın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, dava konusu yolun yeni yolun açılmasından ötürü kapatılması nedeni ile Köy Tüzel Kişiliği tarafından satışa çıkarıldığını ve davacının satın aldığını o dönemki köy muhtarının beyan ettiğini, Mahkeme kararının krokisinin olduğunu, Devletin sorumluluğunda olan mahkeme dosyasının kayıp olması nedeni ile davacının hak kaybı yaşadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

I. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro çalışmalarında paftasında yol olarak tespit harici bırakılan bölümün tapuya kayıt ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 inci maddeleri, 4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun 6 ıncı ve 713/1 inci maddeleri,

3. Değerlendirme
Dava konusu taşınmaz bölümü, 1976 yılında …ilçes… Mahallesinde yapılan kadastro çalışmalarında yol olarak tespit harici bırakılmıştır.

Mahkemece, davacının dava konusu yer için daha önce 1983 yılında açtığı tescil davası kararının infaz edilerek kadastro paftasına işlenmediği, kadastro paftasının halen geçerli olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Kanunda taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasının tescille olacağı ve miras, mahkeme kararı, cebri işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde ise mülkiyetin tescilden önce kazanılacağı düzenlenmiştir.

Somut olayda; davacı tarafın dayanak olarak gösterdiği Kuyucak Asliye Hukuk Mahkemesinde 1983 yılında açılıp Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen 111 m2 lik yere ilişkin tescil kararının, karara ekli kroki olmasına rağmen tapuda infaz edilmediği, anılan yerin dava konusu yer ile aynı yer olduğu, yüz ölçümlerinin aynı olduğu anlaşılmıştır.
Dosyada toplanan delillerden; gerek tanık ve mahalli bilirkişi beyanları gerekse bilirkişi raporlarına göre dava konusu bölümde davacının zilyetliğinin en geç 1970 yılında başlayıp halen devam ettiği, çekişmeli kısmın fiilen yol olmadığı, kaldı ki tanık beyanları ve Kuyucak Asliye Hukuk Mahkemesindeki kroki ile uyumlu olarak davacının malik olduğu 475 nolu parsel ile 479 nolu parselin batısından, 480 nolu parsel ile 481 nolu parselin doğusundan geçen eski yolun 1976 yılında yapılan kadastro paftasında gözükmediği, sadece 475 nolu parselin batısında yolun bırakıldığı, davacının bunun üzerine tescil davası açıp kazandığı ve zilyetliğinin aralıksız devam ettiği anlaşılmaktadır.

Bu sebeple Mahkemece, davacının mülkiyet hakkının tescilden önce kazandığı, kazanılmış hakkının korunması gerektiği, bu kararın Köy Tüzel Kişiliğini ve Hazineyi bağlayacağı, kadastro paftasının fiili durum ile uyumlu olmadığı, Mahkeme kararı ile paftanın iptal edilerek davacı adına tescil kararı verildiği, kararın infaz edilememiş olmamasının idari bir eylem olup fiilen de zemin üzerinde yol olmaması nedeni ile 476 parseli 2009 yılında satın alan davalı tarafın aleyhine bir durum doğurmayacağı hususlarının göz ardı edilmesi doğru değildir.

Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle ret kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesi yollaması ile1086 sayılı HUMK’un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

1086 sayılı HUMK’un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

17.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.