Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/7346 E. 2022/7550 K. 16.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7346
KARAR NO : 2022/7550
KARAR TARİHİ : 16.11.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davasından dolayı Büyükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 13/01/2021 tarihli ve 2018/348 E., 2021/11 K. sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan Dairenin 21/02/2022 tarihli ve 2021/8651 E., 2022/1322 K. sayılı kararının düzeltilmesi süresinde davalı … vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davada davacı, mirasbırakandan intikal eden taşınmazın devri için vekaletname vermek isterken, yaşlılığı ve okuma yazma bilmemesinden istifade edilerek halen ikamet ettiği ve maliki olduğu 1880 ada 13 parsel sayılı taşınmazın satış suretiyle devredildiğini, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini, kendisine herhangi bir bedel de ödenmediğini ileri sürerek, tapu kaydının iptaline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Asıl ve birleştirilen davada davalı …, tapu kaydına güvenerek taşınmazı satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuş, diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 29/11/2013 tarihli ve 2013/63 E., 2013/290 K. sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 30.10.2017 tarihli ve 2015/4404 E., 2017/5886 K. sayılı kararıyla; ” …Öte yandan; 6100 sayılı HMK’nın 31. maddesinde “Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırılabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, davacı sadece tapu kaydının iptali talebinde bulunmuş, tescil isteğinde bulunmamıştır. Hâl böyle olunca, Mahkemece, öncelikle tescil davası açmak üzere davacıya süre ve imkan tanınması, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi, buna göre; değerlendirme yapılması, tarafların delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 13/01/2021 tarihli ve 2018/348 E., 2021/11 K. sayılı kararıyla; davaya konu taşınmazda davacının halen ikamet ettiği, dosya kapsamı ve tanık anlatımlarına göre davacı, mirasbırakandan intikal eden taşınmazın devri için vekalet vermek isterken, yaşlılığı ve okuma yazma bilmemesinden istifade edilerek halen ikamet ettiği ve maliki olduğu 1880 ada 13 parsel sayılı taşınmazın satış suretiyle devredildiği, taşınmazın kısa zaman aralıklarıyla el değiştirdiği ve bedel karşılığı satın alındığının ispatlanamadığı, devir tarihlerindeki taşınmaz bedellerini belirleyen rapor ile resmi senetler arasında fark bulunduğu, olayın oluş şekli ve tüm dosya kapsamından vekilin vekalet görevini kötüye kullandığı, alıcı konumunda olan davalıların iyiniyetli kabul edilemeyeceği, vekil ile el ve işbirliği içinde hareketle davacıyı zararlandırdıkları sonucuna varılarak, asıl ve birleştirilen davanın kabulüne, davalılar … Danyılmaz ve …’ün vekaletnamede tanık olarak imzalarının bulunduğu anlaşılmakla bu davalılar yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … ve … vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Davalı … vekili, davacının yanında oğlu bulunduğu sırada vekaletname verdiğini, taşınmaz bedelinin nakit olarak ödendiğini, Mahkemenin hatalı kararı ile dört kişinin mağdur edildiğini, mülkiyet hakkının yasalarla güvence altına alındığını davacının soyut iddialarının reddi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
5.2. Davalı … vekili, dördüncü el konumunda olan müvekkilinin iyiniyetli olduğunu, taşınmaz bedelini Finansbank hesabından çekerek ödediğini, davacının üç gün arayla vekaletname verdiğini, kandırıldığı iddiasını ispatlayamadığını, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturmanın takipsizlik kararı ile neticelendiğini, verilen Mahkeme kararı ile mağdur edildiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Onama Kararı
Dairemizin 21/02/2022 tarihli ve 2021/8651 E., 2022/1322 K. sayılı kararıyla, hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca işlem yapılarak karar verilmesinde isabetsizlik bulunmaması nedeniyle davalılar vekillerinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün onanmasına karar verilmiştir.
V. KARAR DÜZELTME
1. Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar
Yargıtayın onama kararına karşı süresi içerisinde davalı … vekili tarafından karar düzeltme başvurusunda bulunulmuştur.
2. Karar Düzeltme Nedenleri
Davalı … vekili, taşınmazın alımında dördüncü el konumunda olan davalı …’in ediniminin iyiniyetli olduğunu, bunun aksinin ispatlanamadığını, taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, taşınmaz bedelini Finansbank hesabından çekerek ödediğini, davacının üç gün arayla vekaletname verdiğini, kandırıldığı iddiasını ispatlayamadığını, davalının önceki maliklerle birlikte hareket ettiğine ilişkin davacı tanıkları dahil hiçbir delil bulunmadığını, davacının vekaletname verdiği kişiler aleyhindeki şikayeti ile açılan Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/7847 no.lu soruşturma dosyasında takipsizlik kararı verildiğini, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabul edilmiş olmasının ve bu kararın onanmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu’nun 390. maddesinde) aynen; “Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.
3.2.2 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 1023. maddesinde, “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.” hükmüne yer verilmiştir.
3.2.3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”, 4721 Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükümlerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının 19/02/2010 tarihinde oğlu olan davalı … ile oğlunun arkadaşı diğer davalı …’ı vekil tayin ettiği, vekaletnamede dava konusu 1880 ada 13 parsel sayılı taşınmazın satış yetkisinin yer aldığı, davacıya ait dava konusu taşınmazın vekil … tarafından 19/02/2010 tarihinde 1/2’şer paylarla dava dışı … ve … a satış suretiyle temlik edildiği, … ve …’in taşınmazdaki paylarının tümünü 18/03/2010 tarihinde dava dışı …’e, taşınmazın tamamını edinen Mehmet’in de 21/05/2010 tarihinde davalı …’ya, …’un da 25/10/2010 tarihinde …’e devrettiği, davanın 24/06/2010 tarihinde açıldığı, davacının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil isteğini taşınmazı yargılama sırasında edinen …’e yönelttiği sabittir.
3.3.2. Somut olayda, davacı, mirasbırakanından intikal eden taşınmazların devri için vekaletname verdiğini iddia etmiş olup, yapılan incelemede davacının bu amaçla 16/02/2010 tarihinde davalılar … ve …’ı vekil kıldığı, bundan üç gün sonra ise dava konusu taşınmazın satışı için özel vekaletname düzenlendiği, davacının yine davalılar … ve …’ı vekil olarak tayin ettiği, dava konusu taşınmazın satışı için de bu özel vekaletnamenin kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın niteliği gereği, ispat yükü davacıda olup, ilk el konumunda olan dava dışı … ve …’in taşınmazı sonradan edinen kişilerle el ve iş birliği içerisinde oldukları ispatlanamadığı gibi … ve …’ten sonraki maliklerin taşınmazı edinimlerinin kötü niyetli olduğuna ilişkin dosya kapsamında hiçbir delil bulunmamaktadır. Taşınmazın ilk satışından itibaren kısa sürelerle dört defa el değiştirmiş olması tek başına davalının kötü niyetli olduğunu göstermeyecektir. Bu durumda davalı …’in TMK’nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan faydalanacağı açıktır.

3.3.8. Mahkemece, asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmesi gerekirken yukarıda belirtilen hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla, davalı … vekilinin karar düzeltme talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ
Davalı … vekilinin yerinde görülen karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 21/02/2022 tarihli ve 2021/8651 E., 2022/1322 K. sayılı onama kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, Büyükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/01/2021 tarihli ve 2018/348 E., 2021/11 K. sayılı kararının yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, karar düzeltme peşin harcı ile evvelce alınan temyiz peşin harcının istek halinde iadesinde, 16/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi.

– MUHALEFET ŞERHİ –
Tüm dosya kapsamından, davalının gecekondu niteliğindeki yeri emlakçı vasıtasıyla uzaktan görerek aldığı, bedelini de 110.000 TL olarak elden ödediğini iddia ettiği, satın aldıktan sonra görmek için gittiğinde bu yerden kovulduğu, davalının kabulündedir. Davacının ise bu yeri satmaya ihtiyacı olmadığı, başka yeri satmak istediği, bu yerle ilgili olarak kat karşılığı (2 kat ve 10.000 YTL) vermeyi düşündüğü, davacının verdiği vekaletname ile oğlunun arkadaşı tarafından kısa aralıklarla 4 kez el değiştirdiği tanık beyanlarıyla da ispat edilmiştir. Her ne kadar da HMK’nın 31 ve 261 hükümleri daha etkin bir şekilde uygulanıp tanık beyanları daha ayrıntılı alınabilir olmasına rağmen, davalının soyut banka dekontu ile elden ödeme ve emlakçı aracılığıyla aldım savunmasına itibar edilerek, kısa aralıklarla el değiştirmenin, elden ödemesi iddiasının, tanık deliliyle desteklenmeyen emlakçının aracılığı iddiasının, özellikle yatırımlık bir yer haline gelmiş taşınmazın satın alınırken içerisinde oturan kişilerden sorulmaması, taşınmazda oturmaya devam etmesi, bilirkişi raporunda belirtilen değerden daha fazla fiyata satın alınması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, davacının davasını ispat ettiğinin kabulü gerektiği, bu nedenle de karar düzeltme talebinin ret edilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.