Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/6943 E. 2022/7649 K. 21.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6943
KARAR NO : 2022/7649
KARAR TARİHİ : 21.11.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı İmamoğlu Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 28.05.2014 tarihli ve 2007/212 Esas – 2014/183 Karar sayılı hükmün düzeltilerek onanması ve bozulmasına ilişkin olan Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 29/01/2020 tarihli ve 2016/3523 Esas – 2020/114 Karar sayılı kararının düzeltilmesi süresinde davacı Hazine vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde özetle, …. ilçesi, ….. köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 94, 95, 96, 97, 98, 99 ve 100 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı şahısların murisleri adına tespit edilip Kadastro Mahkemesi kararı sonucu hükmen tapuya tescil edildiğini, yapılan tespitin hatalı olduğunu, taşınmazların Hazinenin malik olduğu tapu kaydı kapsamında kaldığını, tapulu taşınmazın zilyetlikle kazanılamayacağını ileri sürerek, taşınmazların tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Bir kısım davalılar vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazlar hakkında kesinleşmiş mahkeme kararı olduğunu, İmamoğlu Kadastro Mahkemesinin 1993/35 Esas sayılı dosyasında davalılar adına yapılan tespite yetkili olmayan milli emlak memuru tarafından yapılan itirazın yok hükmünde olduğunu, Hazinenin müdahale talebi yönünden görevsizlik kararı verildiğini, Hazine tarafından süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeyip ayrı bir dava açtığını, kesin hüküm nedeniyle davanın görülemeyeceğini, hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, İmamoğlu Kadastro Mahkemesinin 1993/35 Esas 2001/2 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazların tespitine kadastro çalışmaları sırasında milli emlak memuru tarafından itiraz edildiği, ancak itirazın Hazineyi temsile yetkili olmayan kişi tarafından yapılması ve yetkili kişilerce yapılan geçerli bir itiraz olmaması sebebiyle kadastro tutanaklarının kesinleşmesine, kesinleşen parsellere yönelik Hazine itirazı bakımından Mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek 13.11.2001 tarihinde kesinleştiği, bu kararın davaya konu çekişmeli yerlere ait olduğu ve davada taraf olduğundan Hazineyi bağlayacağı, ilgili kararda davacı Hazinenin iddiaları bakımından görevsizlik kararı verilmesine rağmen dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi nedeniyle davacının itirazları bakımından davanın açılmamış sayılacağı, aynı zamanda davalılara ait taşınmazlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde K.Sani 309 tarihli ve 17 no.lu tapu kaydının davacı Hazinenin dayandığı 1329 tarihli ve 15 no.lu tapu kaydından daha eski olduğu, Kadastro Mahkemesinde yapılan yargılamada davalıların tapu kaydının sınırları itibariyle zemine uyduğu, sınırlarının sabit olduğu ve değişmediğinin tespit edildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, davacı Hazine iddiasının ispat edilemediği ve Kadastro Mahkemesi kararı ile tarafları ve konusu aynı olan karar bulunduğundan miktar fazlası bakımından tescilin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmazların tespitinin davalıların mirasbırakanları adlarına yapılması üzerine Milli Emlak Müdürünün tespite itiraz ettiğini ancak Tapulama Mahkemesince görevsizlik kararı verilerek hükmen tapuya tescil edildiğini, davaya konu taşınmazların Hazinenin malik olduğu 1329 tarihli 15 no.lu tapu kaydı kapsamında kaldığını, kadastro tutanaklarının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde dava açılmasının mümkün olduğunu, ret kararının usul ve yasya aykırı olduğunu belirterek ve re’sen görülecek nedenlerden dolayı Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
V. Yargıtay Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 29.01.2020 tarihli ve 2016/3523 Esas, 2020/114 Karar sayılı kararıyla, “… 94 parsel sayılı taşınmazın dava tarihinden önce dava dışı üçüncü kişilere satıldığı, dava tarihi itibariyle davalıların taşınmazın maliki ya da paydaşı olmadıkları, tapu iptal ve tescil davasının tapu kayıt malikine husumet yöneltilerek açılması zorunluluğu olduğu, bu parsel yönünden açılan davanın pasif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken kesin hüküm nedeniyle davanın esastan reddedilmiş olmasının isabetsiz olduğu ancak, ret kararının netice itibariyle doğru olması nedeniyle kararın gerekçesinin düzeltilerek onanmasına, dava konusu 95 parsel yönünden Mahkemece kesin hüküm teşkil ettiği kabul edilen Kadastro Mahkemesi kararının göreve ilişkin olması nedeniyle maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği, Hazinece hak düşürücü süre içerisinde dava açıldığına göre Mahkemece işin esasına girilmesi gerektiği belirtilerek 95 parsele yönelik verilen kararın bozulmasına” karar verilmiştir.
VI. Karar Düzeltme
1. Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davacı Hazine vekili tarafından karar düzeltme başvurusunda bulunulmuştur.
2. Karar Düzeltme Nedenleri
Davacı Hazine vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince verilen düzeltilerek onama kararının yerinde olmadığını, Yerel Mahkeme kararının tamamının kaldırılarak davanın tümden kabulü gerektiğini, çekişmeli 94 parsel sayılı taşınmaz yönünden Yerel Mahkemece taraf teşkilinin sağlanması için süre verimesi gerektiğini, ortada kesin hüküm olmadığını, ayrıca dava devam ederken taşınmazın üçüncü kişilere satılması durumunda tapuda davalıdır şerhi bulunması şartıyla dava dışı üçüncü kişilere karşı husumet yöneltilebileceğini belirterek ve re’sen belirlenecek nedenlereden dolayı Yargıtayca kararın yeniden incelenerek bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro tespiti öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinde, ” Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması. ” dava şartı olarak belirlenmiştir.
3.2.2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 303. maddesi;
” (1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
(2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder.
(3) Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir.
(4) Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya fer’î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir. Ancak, Türk Medenî Kanunu’nun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri saklıdır.” hükmünü içermektedir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Kadastro sonucu, …. ilçesi …. köyü çalışma alanında bulunan 94 parsel sayılı 115.500,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz…… adına, 95 parsel sayılı 534,400 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz payları oranında ….. ve müşterekleri adına, 96 parsel sayılı 95,000 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz payları oranında … ve müşterekleri adına, 97 parsel sayılı 9.246,000 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz Sarı … ve … adına, 98 parsel sayılı 147,300 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz …..adına, 99 parsel sayılı 145,000 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz …… adına ve 100 parsel sayılı 487,700 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz ……..adına tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tespit edilmiş, Kadastro Mahkemesi kararı sonucunda da tespit malikleri ve mirasçıları adına tapuya tescil edilmiştir.
3.3.2. Davacı Hazine vekilinin 94 parsel sayılı taşınmaza yönelik karar düzeltme talebi, HUMK’un 440. maddesinde sayılan dört halden hiçbirine uymadığından bu taşınmaza yönelik karar düzeltme talebi yerinde değildir.
3.3.3. Davacı Hazine vekilinin 96, 97, 98, 99 ve 100 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki karar düzeltme taleplerine gelince; 96, 97, 98, 99 ve 100 parsel sayılı taşınmazların temyiz incelemesinin maddi hata nedeniyle yapılmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin bu parseller yönünden kabulü ile yapılan inceleme sonucunda;
Dava konusu 98 ve 100 parsel sayılı taşınmazların dava tarihinden önce dava dışı üçüncü kişilere satıldığı, dava tarihi itibariyle davalıların taşınmazın maliki ya da paydaşı olmadıkları anlaşılmakta olup, tapu iptali ve tescil davasının tapu kayıt malikine husumet yöneltilerek açılması zorunluluğu karşısında bu parseller yönünde de sıfat yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kesin hüküm nedeniyle davanın esastan reddedilmiş olması isabetsiz ve bozma nedeni ise de, ret kararının neticesi itibariyle doğru olduğundan hükmün gerekçesinin bu şekilde düzeltilmesi gerekmektedir.
Dava konusu 96, 97 ve 99 parsel sayılı taşınmazlar hakkında Mahkemece kesin hüküm teşkil ettiği kabul edilen Kadastro Mahkemesi kararı göreve ilişkin olduğundan maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Davacı Hazine tarafından hak düşürücü süre içerisinde dava açıldığına göre, Mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
VI. SONUÇ
1- Davacı Hazine vekilinin 94 parsel sayılı taşınmaza yönelik karar düzeltme talebi, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirisine uygun olmadığından karar düzeltme isteğinin REDDİNE,
2- Davacı Hazine vekilinin 98 ve 100 parsel sayılı taşınmazlara yönelik karar düzeltme isteğinin 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 440. maddesi gereğince kabulüne, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 29.01.2020 tarihli ve 2016/3523 Esas, 2020/114 Karar sayılı düzeltilerek onama kararına ilave olarak Mahkemenin 98 ve 100 parsel sayılı taşınmaz hakkında verdiği ret kararının gerekçesinin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3- Davacı Hazine vekilinin 96, 97 ve 99 parsel sayılı taşınmazlara yönelik karar düzeltme isteğinin 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 440. maddesi gereğince kabulüyle, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 29.01.2020 tarihli ve 2016/3523 Esas, 2020/114 Karar sayılı bozma kararına ilave olarak Mahkemenin 96, 97 ve 99 parsel sayılı taşınmazlara yönelik kararının açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 17.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.