Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/6852 E. 2022/7366 K. 09.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6852
KARAR NO : 2022/7366
KARAR TARİHİ : 09.11.2022

MAHKEMESİ : ERZURUM BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : SARIKAMIŞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen 09.09.2021 tarihli ve 2021/922 Esas, 2021/1379 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 10/05/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat … ile temyiz edilen davalı Hazine vekili Avukat …. geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı … gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı.
Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulü ile önceki günlü geri çevirme kararı ile getirtilen evraklarla birlikte dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü.
I. DAVA
Davacılar dava dilekçesinde; Kars ili, ….. ilçesi, ….. köyünde yer alan 121 ada 20 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında hatalı olarak davalı adına tespit gördüğünü, söz konusu taşınmazın kendilerine ait olduğunu, taşınmazın kadimden beri tarım arazisi olarak kullanıldığını, mera ile ilgisi bulunmadığını, bu taşınmazın babalarından kaldığını ve 100 yılı aşkın süredir kullanımlarında olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, davacılar vekili 12.10.2017 tarihli duruşmada, dava dilekçesinin sonuç ve istek kısmında dava konusu taşınmazın sehven 120 ada 20 parsel olarak yazıldığını, doğrusunun 121 ada 20 parsel olduğunu belirtmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine cevabında; meraların köyün ortak kullanımına açık yerlerden olduğunu, 4342 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesine göre meraların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, özel mülkiyete konu olamayacağını ve amacı dışında kullanılamayacağını, mera vasfını haiz ve özel sicilinde kayıtlı bulunan dava konusu taşınmazın üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukuki değer taşımadığını, bu tür taşınmazların zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı …, davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, dava konusu taşınmazın davacılara murislerinden kaldığının iddia edildiği ve davacılar dışında başka mirasçıların da bulunduğu, elbirliği mülkiyetine tabi taşınmaza yönelik davaların tüm mirasçılar tarafından açılması gerektiği, ayrıca Kadastro Mahkemesi dosyasında verilen ret kararına ilişkin kesin hüküm engelini aşmak amacıyla Kadastro Mahkemesi’nde açılan davanın davacıları yer almaksızın onların yerine diğer mirasçılar tarafından TMK 2 nci maddesine aykırı olarak eldeki davanın açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle, Sarıkamış Kadastro Mahkemesindeki davanın davacıları ile kendilerinin aynı taşınmaz üzerinde farklı alanları dava ettiklerini, bu iki dava arasında bir bağlantı olmadığını, dava edilen kısım hakkında verilen herhangi bir kararın bulunmadığını, dürüstlük kuralının ihlal edilmediğini, bilirkişi, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre dava konusu yerlerin kendilerine ait olduğunu, taşınmazın mera olmadığını, zilyetlikle iktisabının mümkün olduğunu, hava fotoğraflarının taşınmaza uygulanması gerektiğini ileri sürerek hükmün kaldırılmasını istemişlerdir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 09.09.2021 tarihli ve 2021/922 Esas, 2021/1379 Karar sayılı kararı ile; çekişmeli taşınmazın elbirliği mülkiyete tabi olarak davacılar murisinin terekesine dahil olduğu iddiasıyla eldeki davanın açıldığı ve davacılar dışında başkaca mirasçıların bulunduğu, mirasçılardan biri veya birkaçının adlarına tescil istemiyle üçüncü kişilere dava açma olanağının bulunmadığı, aktif dava ehliyetindeki bu eksikliğin sonradan diğer mirasçıların muvafakatinin alınması veya terekeye temsilci atanması suretiyle de giderilemeyeceği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar temyiz dilekçelerinde özetle; gerekçe ile istinaf nedenlerinin uyuşmadığını, dava konusu taşınmazın kök mirasbırakandan kalmış olsa bile Sarıkamış Kadastro Mahkemesinin 2007/220 Esas sayılı dosyasındaki davacılara verilen kısım ile eldeki davanın davacılarına verilen kısmın farklı olduğunu, yapılan paylaşım neticesinde eldeki davaya konu edilen kısmın eldeki davanın davacılarına verildiğini, Kadastro Mahkemesi kararının eldeki dava açısından kesin hüküm teşkil etmediğini, elbirliği mülkiyet şeklinde değerlendirme yapılmasının doğru olmadığını, daha önce dava konusu edilmeyen kısmın eldeki davanın konusu olduğunu, her iki davada davacıların kardeş olmalarının ya da mirasbırakanlarının aynı olmasının kesin hüküm sonucunu doğurmayacağını, taraflar arasında paylaşım yapıldığını ve eldeki davaya konu edilen kısmın eldeki davanın davacılarına kaldığını, elbirliği mülkiyetin söz konusu olmadığını, dava konusu taşınmazın mera olmadığının keşfen saptandığını, hava fotoğraflarının dosya içine alınmamasının ve uygulanmamasının usuli bir eksiklik olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemişlerdir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “Miras ortaklığı” başlıklı 640 ıncı maddesinde, “Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir. Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır…” hükmü düzenlenilmiştir.
3.2.2. Elbirliği (iştirak) hâlinde mülkiyet türünde malikler, mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu ilke TMK’nın 701 inci maddesinin birinci fıkrasında, “Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.” şeklinde hüküm altına alınmıştır.
TMK’nın 702 nci maddesinin ikinci fıkrasında da, “Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir.” hükmü yer almaktadır.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2.) numaralı paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre (IV/3.) numaralı paragrafta belirtilen şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, duruşmanın 10.05.2022 tarihinde yapıldığı gözetilerek 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı Hazine vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacılardan alınmasına, 09.11.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.