YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6593
KARAR NO : 2023/2848
KARAR TARİHİ : 24.05.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil ile bedel istekli davada bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları …’in toplam 20 parça taşınmazını ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya temlik ettiğini, davalının yurt dışında yaşadığını, bakım yükümlülüğünü yerine getirmediğini, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında 313 ( yenileme ile 27 parsel), 401 (yenileme ile 10 parsel) ve 531 parsel (yenileme ile 54 parsel) sayılı taşınmazların mirasçılardan … …’e temlik edilmesi nedeniyle bu taşınmazlar yönünden taleplerini bedele dönüştürmüşlerdir.
II. CEVAP
Davalı, mirasbırakanın borçlu olması nedeniyle taşınmazlara ipotek konulmaması için temliklerin yapıldığını, bunun karşılığında mirasbırakana ait borçların kendisi tarafından ödendiğini, devir işleminde muvazaa bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 20.02.2015 tarihli ve 2012/500 Esas, 2015/75 Karar sayılı kararıyla, temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 12.11.2018 tarihli ve 2015/18160 Esas, 2018/14326 Karar sayılı kararıyla; “… Hemen belirtmek gerekir ki, mirasbırakan tarafından davalıya ölünceye kadar bakma akdi ile temliki sağlanan ve davaya konu edilen 17 parça taşınmaz yönünden muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescile ve yargılama sırasında devredilen taşınmazlar yönünden de bedele hükmedilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinde reddine.
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Davacılar yargılama sırasında davalının, dava dışı mirasçı … temlik ettiği dava konusu 313 (yenileme ile 27 parsel), 401 (yenileme ile 10 parsel) ve 531 parsel (yenileme ile 54 parsel) sayılı taşınmazlar yönünden taleplerini bedele dönüştürdüklerinden Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu ibraz edilen bilirkişi raporuna göre anılan taşınmazların satış tarihindeki değerlerinden davacıların miras paylarına isabet eden miktar üzerinden kabul kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile akitte gösterilen değer esas alınmak suretiyle hüküm kurulmuş olması doğru değildir.” gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma kararındaki gerekçeler benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik ve hatalı değerlendirme ile karar verildiğini, davalının dava konusu taşınmazların ipotek borçlarını ödeyerek icraen satılmalarına engel olduğunu, mirasbırakanın tüm ihtiyaçlarını karşıladığını, Türkiye’ye her gelişinde ayni ve nakdi yardımlarda bulunduğunu, muvazaa iddiasının yazılı delille kanıtlanamadığını, tanıkların da davalının davacıların borçlarını ödediğini belirttiklerini, mirasbırakanın, hem kendisine hem ailesine baktığı, hem de yukarıda anılan borçları ödediği için dava konusu taşınmazları davalıya temlik ettiğini, bedele hükmedilen taşınmazların değerlerinin bilirkişi raporunda çok yüksek hesaplandığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ölünceye kadar bakım akdinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile bedel isteklerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı … Borçlar Kanunu’nun 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına Yasa’nın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.
Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’nın 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı ve özellikle dava konusu 101 ada 54 parsel (yenileme öncesi 531 parsel) sayılı taşınmazın gerekçeli kararda geldi kaydı 632 parsel olarak gösterilmiş ise de bu hususun maddi hata niteliğinde olduğu anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 3.669,03 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
24.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.