Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/6545 E. 2023/6828 K. 27.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6545
KARAR NO : 2023/6828
KARAR TARİHİ : 27.11.2023

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/404 E., 2022/491 K.
DAVA TARİHİ : 15.02.2016
HÜKÜM/KARAR : Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne
İLK DERECE MAHKEMESİ : Yusufeli Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/15 E., 2021/464 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı/tereke temsilcisi vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı/tereke temsilcisi …, Artvin İli Yusufeli İlçesi Mutlugün Köyü 185 ada 2 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan Mustafa Kaya’ya ait olmasına rağmen kadastro sırasında hatalı olarak davalı adına tespit ve tescil edildiğini, çekişmeli taşınmazın çok uzun yıllar boyunca mirasbırakan Mustafa Kaya tarafından kullanıldığını, vefatıyla birlikte mirasçılarına intikal eden taşınmazın mirasçılar arasında taksim edilmediğini, tüm taşınmazlarda elbirliği mülkiyeti sözkonusu olduğunu, hal böyle olmasına rağmen mirasbırakanın ölümünden sonra mirasçılardan …’nın diğer mirasçıların rıza ve muvafakatını almadan çekişmeli taşınmazı davalıya sattığını, elbirliği mülkiyetinin söz konusu olduğu tapusuz bir taşınmazın satışının geçerli olabilmesi için tüm hissedarların rıza ve muvafakatı gerektiğini, dolayısıyla mirasçılardan …’nın diğer mirasçıların rıza ve muvafakatini almadan yaptığı satış işleminin hukuken yok hükmünde olduğunu ve diğer hissedarları bağlamadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile Mustafa Kaya mirasçıları adına miras payları oranında tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı, dava konusu taşınmazı 2005 yılında davacının kardeşi …’dan bedeli karşılığında satın aldığını, bu tarihte çekişmeli taşınmaz dahil köydeki hiçbir taşınmazın tapusunun bulunmadığını, kadastroda görevli tespit bilirkişileri çekişmeli taşınmazı kendisinin satın aldığını bildikleri için 2010-2011 yıllarında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda taşınmazın adına tespit ve tescil edildiğini, gerek kadastro öncesinde gerekse de kadastrodan sonra hiçbir itiraz ve sorunla karşılaşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yusufeli Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.09.2019 tarihli ve 2016/25 Esas, 2019/512 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazda davalı lehine geçerli bir satışın varlığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, söz konusu kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 13.01.2020 tarihli ve 2020/9 E- 2020/8 K sayılı kararı ile ; tarafların iddia ve savunmalarından anlaşılacağı gibi, dava konusu taşınmazın, mirasbırakan Ahmet Kaya’ya ait olduğu, davalının taşınmazı varis Hüseyin’den 2005 yılında aldığı hususlarında ihtilaf bulunmadığı, ihtilaf konusunun terekeye konu taşınmazın mirasçıları arasında taksim edilip edilmediği, varislerden birisi olan …’nın mirasbırakana ait taşınmazı tek başına satıp satamayacağı, satışa diğer varislerin rızasının olup olmadığı, zilyetliğin devredilip devredilmediği ve satışın geçerli olup olmadığı hususlarında toplandığı, ispat külfetinin davacı tarafın mirasbırakanına ait taşınmazı sadece bir varisten satın alan ve diğer varislerin rızası olduğunu iddia eden davalı tarafta olduğu, Mahkemece sadece keşif esnasında dinlenen mahalli bilirkişi beyanları esas alınmak suretiyle hüküm kurulduğu, taraf tanıklarının ise dinlenmediği, eksik inceleme ve araştırma neticesinde verilen kararın hatalı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; kaldırma kararı uyarınca yapılan yargılama neticesinde tüm dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanları itibariyle, davacıların yapılan satışa rıza gösterdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı/tereke temsilcisi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı/tereke temsilcisi vekili istinaf dilekçesinde özetle; ispat külfetinin, mirasbırakana ait taşınmazı varislerden sadece birinden satın alan ve bu satışa diğer varislerin rızasının bulunduğunu iddia eden davalı tarafta olduğunu, davalının bu iddialarını tereddüte mahal bırakmayacak şekilde ispatlaması gerektiğini, 21.09.2017 tarihli ilk celsede verilen bir numaralı ara kararı ile taraflara kesin süre verildiğini ve davalı tarafın bu süre içerisinde tanıklarını bildirmediğini, dolayısıyla kaldırma kararından sonra davalı tarafça bildirilen tanıkların beyanlarına dayanılarak hüküm kurulamayacağını, kaldı ki tanık …’nın mirasbırakanın mirasçısı ve aynı zamanda çekişmeli taşınmazı diğer mirasçıların onayını almadan davalıya satan kişi olduğunu, zira yargılama sonunda kabul kararı verilmesi durumunda aldığı satış bedelini davalıya geri ödemekle yükümlü olacağını bildiği için gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğunu, nitekim beyanlarının da farazi olup herhangi bir olaya ya da somut olguya dayanmadığını, yine tanık ….’ın davalının eşi olup başka delillerle desteklenmeyen beyanlarına itibar edilemeyeceğini, kaldı ki sözkonusu tanığın mirasbırakanın diğer mirasçılarının satışa onaylarının olduğunu bildiği şeklinde değil taşınmazı satan …’nın kardeşlerinin rızası olduğunu kendilerine söylediği şeklinde beyanda bulunduğunu, yani … haricindeki diğer mirasçıların satıştan haberlerinin olduğuna ve satışa rıza gösterdiklerine dair hiçbir bilgisinin bulunmadığını, yine Mahkeme kararında mahalli bilirkişi Ali Polat’ın davacı …’in satışa kadar çekişmeli taşınmazı kullandığı, satıştan sonra ise kullanımı bıraktığı şeklinde beyanda bulunduğu belirtilmiş ise de adı geçen mahalli bilirkişinin böyle bir beyanının olmadığını, mahalli bilirkişi beyanının bu şekilde yorumlanmasının hatalı olduğunu, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davalının ileri sürdüğü iddia ve savunmalarını ispatlayamadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 22.04.2022 tarihli ve 2022/404 Esas, 2022/491 Karar sayılı kararıyla; mirasçılardan … tarafından davalıya yapılan satış işleminin diğer mirasçıların rıza ve muvafakatıyla yapıldığını ispat etme külfetinin davalı tarafta olduğu, gerek kaldırma kararı öncesinde gerekse de kaldırma kararından sonra dinlenen tüm tanık, mahalli bilirkişi ve tespit bilirkişisi beyanları birlikte değerlendirildiğinde mirasçılardan …’nın yaptığı satış işlemine diğer mirasçıların rıza ve muvafakatlarının bulunduğunun ispatlanamadığı, tereke malı olan çekişmeli taşınmaz üzerinde mirasbırakanın tüm mirasçıları arasında iştirak halinde mülkiyet hükümleri geçerli olduğundan mirasçıların tamamının izni ve rızası alınmadan mirasçılardan sadece birisi tarafından yapılan satış işleminin geçerli olmadığı, kaldı ki satışın yapıldığı 2005 yılı ile kadastro tespitinin yapıldığı 2011 yılı arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddesinde yazılı yirmi yıllık zilyetlikle iktisap süresinin de dolmadığı, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve yeniden hüküm tesisi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı temyiz dilekçesinde özetle; yıllardan beri kök mirasbırakanın mirasçıları olan davacıların dava konusu araziden herhangi bir hak talep etmediklerini, mahalli bilirkişilerin davacı tarafı bu arazileri kullanırken hiç görmediklerini belirttiklerini, çünkü davacının mirasbırakan babasından intikal eden arazilerden hakkını aldığını, bu hususu mahalli bilirkişi ve tanıkların doğruladığını, davanın kötüniyetli olarak açıldığını, dava konusu taşınmaz için yıllar önce para ödediğini, bu satın alma işleminden davacı tarafın haberdar olduğunu, herhangi bir itirazda bulunmadıklarını, harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davanın açıldığı tarih olan 2016 yılına göre hesaplanması gerekirken 2020 yılına göre hesaplanmasının hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddesi.

3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucu; Artvin İli Yusufeli İlçesi Mutlugün Köyü çalışma alanında bulunan 185 ada 2 parsel sayılı 413,53 m2 yüzölçümündeki taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak belgesizden 12.09.2011 tarihinde davalı … adına tespit edildiği, askı ilanlarının 22.11.2011-21.12.2011 tarihleri arasında yapıldığı, askı ilan süresi içerisinde çekişmeli taşınmazın bir bölümü hakkında dava dışı …. tarafından dava açıldığı, Yusufeli Kadastro Mahkemesi’nin 14.06.2012 tarih ve 2011/133 Esas, 2012/52 Karar sayılı kararıyla çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin iptaline ve fen bilirkişi raporuna ekli krokide A harfi ile gösterilen 74,93 m2’lik kısmının ayrı bir parsel numarası verilmek suretiyle Nuh Özer adına, geriye kalan kısmının ise … adına tapuya tesciline karar verildiği, kararın 01.08.2012 tarihinde kesinleşmesi üzerine taşınmazın tapuya tescil edildiği, taşınmazın halen aynı vasıf ve yüzölçümü ile davalı adına tapuda kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.

2.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup özellikle harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karar tarihine göre hesaplanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek davalı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 1.848,75 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.11.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.