YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6309
KARAR NO : 2022/8330
KARAR TARİHİ : 20.12.2022
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemli dava sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen 05.07.2022 tarihli ve 2021/2006 Esas, 2022/1231 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 20/12/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı … vekilleri Avukat …. ve Avukat … ile temyiz edilen davalılar ….v.d. vekili Avukat … geldiler. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı … vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, maliki olduğu 8 parsel sayılı taşınmazına kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapması için emlak işleri ile ilgilenen arkadaşı davalı …’in kendisini davalı … ile tanıştırdığını, 50.000,00 TL borç para vermesi halinde sözleşme yapılması konusunda eşinin rızası ile anlaşabileceklerini belirttiğini ancak eşinin bu duruma rıza göstermediğini, bunun üzerine …’in kendisine verdiği 40.000,00 TL’yi aylık faizi ile geri istediğini, ayrıca dava konusu 472 parsel sayılı taşınmazını da teminat olarak istediğini, davalıların ölümle tehdit etmesi üzerine vekaletname düzenlemek zorunda kaldığını, birkaç gün sonra da tapundan devre ilişkin mesaj geldiğini, taşınmazın …’in köylüsüne devredildiğini ve borcu ödediğinde geri alabileceğini söylediklerini, borcu ödemesine rağmen taşınmazını alamadığını, davalıların el ve işbirliği içerisinde olduklarını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmazsa bedelin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı … cevap dilekçesinde, davacının talimatı doğrultusunda işlemi yaptığını, bedeli de ödediğine dair davacıdan ibraname aldığını, davacıya 570.000,00 TL’yi teslim ettiğini, davacının iddialarının gerçeğe yansıtmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı … cevap dilekçesinde, tapu kaydına ve vekaletnameye güvenerek taşınmazı edindiğini, taşınmazı 570.000.00 TL’ye aldığını, 3 yıl sonra açılan davanın kötü niyetli olduğunu, hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
3. Davalı … cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazla ve diğer davalılarla bir alakası olmadığını, davacı ile 8 parsel sayılı taşınmaza inşaat yapılması konusunda görüştüklerini, 90.000,00 TL vermesi halinde inşaata başlayacaklarını söylediğini ve 90.000,00 TL borç aldığını ancak sonrasında kendisine farklı davrandığını, taşınmazı da başkasına sattığını, kendisini mağdur ettiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı istinaf dilekçesinde özetle, tehdidin taşınmazın teminat olarak verilmesine yönelik olduğunu, mahkemenin irade fesadının olup olmadığını tartışmadığını, bilirkişi raporu ile taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında fahiş fark olduğunun belirlendiğini, davalıların el birliği içinde müvekkili tehdit ettiğini, vekilin, iradesine aykırı olarak hareket ettiğinin bilirkişi raporu ile ispatlandığını, kendisine baskı ve korkutma uygulandığını, bedelin ödendiğinin ispatlanmadığını, mahkeme kararının hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 05.07.2022 tarihli ve 2021/2006 Esas, 2022/1231 Karar sayılı kararı ile; davacı tanıklarının görgüye dayalı beyanlarının olmadığı, davacının anlatımlarıyla olayı bildikleri, aynı iddialarla başlatılan savcılık soruşturması sonucunda davalılar hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davacının vekâletnamenin tehditle alındığı iddiasını ispatlayamadığı, davacının davalı …’ den aldığı borç sonrası borcun teminatı olarak dava konusu taşınmaz için süreli vekâletname verdiği, vekilinde aldığı vekâletname ile taşınmazı davalı …’e devrettiği, dolayısıyla yapılan devirde vekâletnamenin kötüye kullanılmasının söz konusu olmadığı, davacının kendi hür iradesi ile taşınmazının devrini sağladığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle, eksik değerlendirme yapıldığını, fahiş fiyat farkı olduğunu, davalıların fikir ve eylem birliği içinde olduklarını, baskı ve tehdit uygulayarak, hile ile teminat amaçlı satış yetkisini haiz vekaletname aldığını, vekaletnameyi de kötü niyetli kullandığını, meslekleri itibariyle davalıların taşınmazın değerini bilecek durumda olduklarını, taşınmazın devrinden önce bedelin ödenmesinin normal olmadığını, vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını, vekaletnamenin teminat amaçlı verildiğini, bedel ödenmediğini, Hasan’ın taşınmazı alacak ekonomik gücü de olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, korkutma ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili, olmazsa bedel istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde maddesinde aynen; “Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.
3.2.2. Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 37. maddesine göre, bir kimse, karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK’nin 38 inci maddesinde belirtildiği üzere korkutmadan (ikrahtan) söz edilebilmesi için, tehdidin sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması, yani sözleşmenin tehdidin yarattığı korku sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir.
Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def’i veya dava yoluyla da kullanılabilir. (TBK madde 39) Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için, yerine getirilen edim istihkak davası (tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yukarıda (V/3.2.) numaralı paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı … ve … vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 20.12.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.