YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6307
KARAR NO : 2023/3022
KARAR TARİHİ : 30.05.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali-tescil ve tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan babası …’ın dava konusu 931 parsel sayılı taşınmazını bağış suretiyle, diğer dava konusu 1860, 554, 563, 1504, 169, 553, 269, 385, 387, 947, 458 ve 459 parsel sayılı taşınmazlarını ise satış suretiyle davalı oğlu…’e, davalı gelini …’ye ve davalı torunları … ve …’ya temlik ettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, bağış suretiyle devredilen 931 parsel sayılı taşınmazın tenkisi ile saklı payı olan ¼ oranında adına tesciline, diğer dava konusu 1860, 554, 563, 1504, 169, 553, 269, 385, 387, 947, 458 ve 459 parsel sayılı taşınmazların ise tapu kayıtlarının iptali ile mirasbırakan adına tescilini istemiş; davacı vekili 12.03.2019 tarihli celsedeki beyanında dava konusu 931 parsel sayılı taşınmaz bakımından saklı payı oranında tapu kaydının iptali ile adına tescilini, diğer taşınmazlar yönünden ise talebini daraltarak miras payı oranında tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, tenkisi istenen 931 parsel yönünden davacının saklı payının ihlal edilmediğini, dava konusu 554, 563 ve 1504 parsel sayılı taşınmazların da bağış suretiyle davalı …’e devredildiğinden muris muvazaasının söz konusu olmadığını, diğer taşınmazlar yönünden ise satışların gerçek olduğunu, ayrıca mirasbırakanın tüm bakım ve gözetiminin kendileri tarafından yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19/11/2019 tarihli ve 2016/371E. 2019/404 K. sayılı kararıyla; iddianın ispatlandığı gerekçesiyle tüm talepler yönünden davanın kabulüne arar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. Kaldırma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 02/03/2020 tarihli ve 2020/259 E. 2020/275 K. sayılı kararıyla; bağış suretiyle devredilen 931 parsel sayılı taşınmazın devrinin saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yapıldığı, tenkis raporu aldırılarak inceleme yapılması gerektiği, bağış suretiyle devredilen 554, 563 ve 1504 parseller yönünden 01.04.1974 tarih, ½ sayılı İ.B.K’ nın uygulama yerinin bulunmadığı, anılan parseller yönünden davanın reddinin gerektiği ve dava konusu 169 ve 1860 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davalıların 3.kişilerden hisse satın alıp almadıkları yönünden araştırma yapılması gerektiği gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, bağış suretiyle devredilen dava konusu 554, 563 ve 1504 parsel sayılı taşınmazlar yönünden 01.04.1974 tarih, ½ sayılı İBK’nın uygulama yeri olmadığından anılan parseller yönünden davanın reddine; tenkisi istenilen 931 parsel sayılı taşınmaz bakımından davacının saklı payına tecavüz bulunmadığı tespit edildiğinden anılan parsel yönünden davanın reddine, diğer dava konusu 1860, 169, 947, 458, 459, 553, 269, 385 ve 387 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ç. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili ve davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
D. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bağış yoluyla devredildiği gerekçesiyle iptal-tescil istekleri reddedilen 554, 564 ve 1504 parsel sayılı taşınmazlar yönünden miras payı talebinin aynı zamanda tenkis talebini de içerdiğini, bu taşınmazlar yönünde eğer muvazaa talebi kabul edilmeyecek ise tenkis hesabının yapılması gerektiğini, 931 parsel yönünden yaptırılan tenkis hesabının da hatalı olduğunu, aktif ve pasif malvarlığı üzerinden saklı payının hesaplanarak tenkis hesabı yapılması gerekirken, sadece geride kalan aktifteki taşınmazlar üzerinden saklı pay hesabı yapılarak karar verilmesinin doğru olmadığını, reddedilen kısımlar yönünden vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını, mirasbırakanın davalıların zorlamasıyla iradesi fesada uğratılarak temlikleri gerçekleştirdiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının terekeye iade talebi olduğu halde mahkemece tereke temsilcisi atanmadan sonuca gidildiğini, davalı … adına da tescil hükmü kurulmasının hatalı olduğunu, harç ve yargılama giderlerinin kabul/red oranına göre hesaplanması gerektiğini, red edilen kısımlar yönünden vekalet ücretinin de hatalı hesaplandığını, dava konusu 1860 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki okul binası davalı … tarafından yapılmış olup devir tarihinde bina bulunmadığından mahkemece sadece arsa değerinin esas alınması gerektiğini, tanık sayısının sınırlandırılarak dinlenmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca davalıların muristen temlik almadıkları payların da kabul kapsamına alındığını, temliklerin muvazaalı olmadığını, mirasbıkaranın terekesinde başkaca taşınmazlarının da bulunduğunu, sosyal güvencesi olmayan mirasbırakanın tüm bakım ve ihtiyaçlarıyla kendilerinin ilgilendiğini, … ve vefa borcuyla taşınmazlarını davalılara devrettiğini, yine 169 ve 947 parseller yönünden mirasbırakandan gelen bir pay olmadığından bu parseller yönünden de davanın reddinin gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
E. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle tarafların istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedene dayalı iptali- tescil ve tenkis istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de … Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., … Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu’nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
2. Öte yandan; mirasçılık ve mirasın geçişi mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s. … Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 17). Mirasbırakan 1.1.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı … Kanunu Medenisi hükümlerinin, 1.1.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir.
Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümünün bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık, 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. … belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. (TMK m.565) Miras bırakanın TMK’nın 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK’nın 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK’nın 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanun’un 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 tarihli 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca sür’atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
3. HMK’nın 297/2. maddesi şöyledir; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”
HMK ‘nın 26. maddesi şöyledir; “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.”
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1930 doğumlu mirasbırakan …’ın 15.05.2016 tarihinde ölümü üzerine geriye mirasçı olarak davacı kızı … ve davalı oğlu…’in kaldığı, diğer davalılar …’nın ise mirasbırakanın gelini ve torunları olduğu; mirasbırakanın 931, 554, 563 ve 1504 parsel sayılı taşınmazlarının tamamını 28.04.1998 tarihli aynı akitle davalı oğlu…’e bağış suretiyle temlik ettiği, …’in de 554, 563 ve 1504 parsel sayılı taşınmazları 26.12.2005 tarihli aynı akitle dava dışı … …’a, adı geçenin de 07.05.2009 tarihinde mirasbırakanın gelini olan davalı …’ye satış yoluyla devrettiği; yine mirasbırakanın dava konusu 1860 parselin geldi parsellerinden olan 1828 parsel sayılı taşınmazının tamamını 26.06.2006 tarihinde davalı oğlu…’e satış suretiyle temlik ettiği, 1828 parselin dava dışı parsellerle tevhit işlemine tabi tutularak dava konusu 1860 parsele revizyon gördüğü; mirasbırakanın 947 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payının tamamını 26.12.2005 tarihinde dava dışı … …’a, adı geçenin de 07.05.2009 tarihinde davalı …’a satış suretiyle devrettiği, mirasbırakanın 458 ve 459 parsel sayılı taşınmazlarının tamamını 22.01.2009 tarihli aynı akitle davalı torunu …’ya satış suretiyle devrettiği, mirasbırakanın 553, 269, 385 ve 387 parsel sayılı taşınmazlarının tamamını 22.01.2009 tarihli aynı akitle davalı torunu Serkan’a satış suretiyle devrettiği, mirasbırakanın 169 parsel sayılı taşınmazdaki 24/64 payının tamamını 09.06.2009 tarihinde davalı gelini …’ye satış suretiyle devrettiği, dava konusu taşınmazların 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/A maddesi gereğince yenileme çalışmaları sonucu yeni parsel numaraları aldığı anlaşılmaktadır.
2. Hemen belirtilmelidir ki, dosya içeriğine ve toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle dava konusu 931 parsel sayılı taşınmaz yönünden davacının saklı payına tecavüz edilmediği saptanarak tenkis isteğinin reddine, bağış suretiyle devredilen dava konusu 554, 563 ve 1504 parsel sayılı taşınmazlar yönünden 01.04.1974 tarih, ½ sayılı İBK’nın uygulama yeri olmadığı gözetilerek iptal-tescil isteğinin reddine, dava konusu 1860, 169, 947, 458, 459, 553, 269, 385 ve 387 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gözetilerek davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacılar vekilinin tüm, davalılar vekilinin ise bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
3. Davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
1. Somut olayda, davacı vekili 12.03.2019 tarihli celsede talebini miras payına hasrettiği anlaşılmış olup, mahkemece kabul kararı verilen taşınmazlar yönünden davacının miras payı oranında tapu iptali ve tescile, kalan payların ise davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, talep aşılmak suretiyle davalı … adına da tescil hükmü kurulmuş olması isabetsizdir.
2. Diğer taraftan, dava konusu 1860 parsel sayılı taşınmazın geldi parsellerinden olan 1828 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan tarafından temlik edildiği, 1828 parselin dava dışı parsellerle tevhit işlemi neticesinde dava konusu 1860 parsel sayılı taşınmazın oluştuğu anlaşılmakla, 1828 parsel sayılı taşınmazda mirasbırakan tarafından devredilen payın tevhit sonucunda oluşan dava konusu 1860 taşınmaza ne kadarının yansıdığı hususunda gerektiğinde bilirkişi raporu alınması ve belirlenecek bu pay üzerinden davacının miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken anılan husus göz ardı edilerek karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, dava konusu 1860 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın davalı …’e ait olduğu anlaşılmakla, taşınmaz üzerindeki binanın değeri hesaplanmaksızın yalnızca dava tarihindeki zemin değeri üzerinden harç ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken, bina değeri de dahil edilerek davalılar aleyhine fazla harç ve yargılama giderine hükmedilmiş olması da isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalıların temyiz itirazlarının açıklanan nedenden ötürü kabulüyle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının aynı Kanun′un 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Alınan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.