Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/6247 E. 2023/5484 K. 12.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6247
KARAR NO : 2023/5484
KARAR TARİHİ : 12.10.2023

MAHKEMESİ: Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1054 E., 2022/1229 K.
HÜKÜM/KARAR: Kabul/Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: Türkoğlu Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/900 E., 2019/195 K.

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine temsilcisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; dilekçe ekinde bulunan zemin ölçüm krokisinde (A) harfi ile gösterilen taşınmazın davacılar tarafından el birliği halinde en az 30-35 yıldan beri eklemeli zilyetlik yolu ile kullanıldığını, taşınmazın davacılar ve mirasbırakanları tarafında imar ihya edilerek üzerinde buğday, arpa ve mısır yetiştirildiğini ileri sürerek davacılar adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı … Belediyesi vekili cevap dilekçesinde; dava konusu yerin 6360 sayılı Yasa gereği köy statüsünden mahalle statüsüne kavuştuğunu, bu yerlerin İlçe Belediyesi sınırları içerisinde kalması nedeniyle yetki ve sorumluluğun bu Belediyeye ait olduğunu, davada taraf sıfatlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

Davalı … Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı Hazine, davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmaz üzerinde olağanüstü zamanaşımı yoluyla iktisap şartlarının davacı bakımından gerçekleşmiş olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen 46.581,11 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün eşit paylarla davacılar … ve … adlarına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine temsilcisi istinaf dilekçesinde özetle; eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, bilirkişi raporlarının denetime açık olmadığını, bilirkişi raporuna yapılan itirazların dikkate alınmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tesis kadastrosu sırasında zemin durumu esas alınmadan toprak komisyonu haritası esas alınarak pafta oluşturulduğu, davaya konu taşınmazın 2015 yılında yapılan uygulama kadastrosu sonucunda tescil harici alanda kaldığı, komşu taşınmazların kişiler adına tespit edildiği, dava tarihi olan 2016 yılına kadar davacı lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı kazanım koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davalı Hazine temsilcisinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporlarından davaya konu alanın bataklık olduğunun anlaşıldığını, taşınmazın Devlet eliyle kurutma yapılan yerlerden olup olmadığının araştırılmadığını, davaya konu yerlerin Antakya-… arasında bulunan Amik Gölü uzantısı olup Türkoğlu havzasında kalan bölümün Gavur Gölü olarak bilindiğini, Gavur ve Amik Göllerinin büyük bir Devlet projesi ile bataklıklar kurutularak elde edilen yerlerden olduğunu, Gavur Gölü’nin (dava konusu yerlerin) yağışların bol olduğu dönemlerde halen derinliği 6 metreyi bulan sular altında kaldığını, davaya konu yerlerin tüm çevresiyle birlikte bataklık olup zilyetlikle iktisap edilecek yerlerden olmadığını, DSİ’den bölgede kurutma ve ıslah çalışması yapılıp yapılmadığının, taşınmazın bataklıktan elde edilip edilmediğinin sorulması, bölgenin göl metrukatı olup olmadığının jeolojik açıdan incelenmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun 713üncü maddesinin 1 inci fıkrası ile 6 ncı maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dosyanın incelenmesinde, davaya konu taşınmazın bulunduğu çalışma alanında tesis kadastrosu çalışmalarının 1963 yılında kesinleştiği, fen bilirkişi raporuna göre herhangi bir ölçü ve koordinat sistemine dayandırılmadan ve toprak komisyonu haritası esas alınarak yapılan kadastro çalışmaları sırasında üretilen paftaya göre davaya konu taşınmazın 90, 91 ve 126 parsel sayılı taşınmazlar içerisinde kaldığı, ancak pafta ve zeminin uyumsuz olduğu, bölgede 16.03.2015 tarihinde Kadastro Kanunu’nun 22 nci maddesinin 2 nci fıkrasının a bendine göre uygulama yapıldığı ve bunun sonucunda davaya konu taşınmazın oluşan yeni parseller arasındaki tescil harici tampon alanda kaldığı anlaşılmıştır.
2. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Davaya konu taşınmazın komşu taşınmazları tapu kaydına dayalı olarak tespit edilmiş olmasına rağmen komşu taşınmazların tutanak ve dayanak kayıtları incelenmemiş, davacının senetsizden edinebileceği taşınmaz miktarı hakkında usulüne uygun araştırma ve inceleme yapılmamış, taşınmazın dosya içerisinde bulunan fotoğraflarına ve ziraat bilirkişisi raporuna göre zemininde buğday ekilişleri ile yer yer toprak yığınları şeklinde birikintiler olduğu gözlemlenmiş ise de taşınmazın bu güncel durumunu değerlendirmekten uzak ve taşınmazın önceden beri kullanıldığı kanaatini bildiren soyut ve denetime elverişsiz ziraat bilirkişisi raporuna itibar edilmiş, yerel bilirkişilerin taşınmazın öncesinde üzerinde kamış bulunduğuna dair beyanları ve orman bilirkişisinin taşınmazın 1956 tarihli memleket haritasında bataklık alanda kaldığı yönündeki tespitine rağmen jeolog bilirkişiden taşınmazın zilyetlikle kazanılması mümkün olan yerlerden olup olmadığı hususunda görüş alınmamıştır.
3. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle dava konusu taşınmaza komşu tüm taşınmazların kadastro tutanakları ve dayanak tapu kayıtları getirtilerek dosyaya kazandırılmalı, mahallinde usulüne uygun olarak yapılacak keşifte komşu taşınmazların dayanak tapu ve varsa vergi kayıtları teknik bilirkişi yardımıyla ve yerel bilirkişi ile tanıklardan sorulmak suretiyle zemine uygulanarak davaya konu taşınmaz yönünü ne okuduğu ve taşınmazın evveliyatının hangi nitelikle olduğu belirlenmeli, davaya konu taşınmazın toprak tevzi tapularının kapsamında kalıp kalmadığı aydınlatılmalı, tapu kayıtlarının kapsamında kalmadığının anlaşılması halinde dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi heyetinden taşınmazın evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı, gerekçeli ve taşınmazın fotoğraflarını da içeren rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye çekişmeli taşınmazın kadastro paftasındaki konumunun taşınmazın dava tarihinden geriye doğru 15, 20 ve 25 yıllık dönemini gösteren uydu ve hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle haritaların ait oldukları yıllara göre taşınmazın niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını belirten rapor düzenlettirilmeli; jeolog bilirkişiden dava konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini, zilyetlikle iktisaba konu olabilecek yerlerden olup olmadığını açıklayan rapor istenmeli; fen bilirkişisine keşfi takibe imkan verir ve uygulanan kayıtların kapsadıkları alanları ve dayanak tapu kayıtlarının sınırlarını gösterir şekilde krokili rapor hazırlatılmalı; tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
4. Kabule göre de; davaya konu taşınmazın bulunduğu bölgede 3083 sayılı Kanun uyarınca yapılan ve 2019 yılında kesinleşen toplulaştırma çalışmaları neticesinde çekişmeli taşınmazın tapulu hale geldiği dikkate alınarak hüküm kurulması gerektiği açıktır. Öte yandan; davaya konu taşınmazın yüzölçümünün 46.581,11 metrekare olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddesinde senetsizden elde edilebilecek taşınmazların üst sınırının açıklandığı, DSİ tarafından verilen müzekkere cevabında davaya konu taşınmazın Devlet eliyle sulanmadığı ancak inşaatı devam etmekte olan projenin tamamlanmasına müteakiben sulanabileceğinin bildirildiği, davaya konu taşınmaz Devlet eliyle sulanmasa dahi ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın sondaj vasıtasıyla veya yakınında bulunan Gavur Gölü tahliye kanallarından sulanabileceğinin belirtildiği hususları da nazara alınarak davaya konu taşınmazın 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu uyarınca sulu tarım arazisi vasfı taşıyıp taşımadığı yönünden de bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Hazine temsilcisinin temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,12.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.