YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5814
KARAR NO : 2022/6569
KARAR TARİHİ : 10.10.2022
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili istekli davada bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davacılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar …, …, …, …, …. Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle ayrı ayrı dava açmışlar, yargılama devam ederken dava konusu taşınmaz hakkında 2012 yılında idari yoldan Hazine adına tapu kaydı oluşturulmuş ve 733 parsel numarası verilmiştir. Yargılama sırasında … ve …, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davaya katılmışlardır.
II. CEVAP
Davalı Hazine cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın kamunun menfaatine bırakılmış yerlerden olduğunu, bu nedenle kişiler adına tescilinin mümkün olmadığını, bir an için taşınmazın zilyetlikle özel mülkiyete konu teşkil edecek biçimde iktisabının mümkün olduğu kabul edilse dahi davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 13.10.2014 tarihli ve 2013/10534 Esas, 2014/11098 Karar sayılı kararıyla katılan …’in davasının reddine; çekişmeli taşınmaz bölümlerinin tarım arazisi niteliğinde bulunduğu, adlarına tescil kararı verilenler lehine zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle davacılar …, …, …, … ile Katılan …’in davasının kısmen kabulüne ve 733 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen bölümünün tapusunun iptali ile katılan … adına tesciline, (D) ve (F) harfi ile gösterilen bölümlerin tapusunun iptali ile davacı … adına tesciline, (G) ve (I) harfi ile gösterilen bölümlerin tapusunun iptali ile davacı … adına tesciline, (J) harfi ile gösterilen bölümün tapusunun iptali ile davacı … adına tesciline, (K) harfi ile gösterilen bölümün tapusunun iptali ile davacı … adına tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve müdahil … temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 13.10.2014 tarihli ve 2013/10534 E. 2014/11098 K. sayılı kararıyla özetle; “çekişmeli taşınmaz bölümlerinin dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl önceki hava fotoğrafları getirtilerek uzman bilirkişi eliyle incelenmesi ve zirai olarak davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerektiği” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 11.12.2019 tarihli ve 2015/118 Esas, 2019/1025 Karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazın 1954 yılında yapılan tapulama işlemi sırasında taşlık vasfıyla tapulama harici bırakıldığı, davacıların bilirkişi raporunda yeşil renkle gösterilen kısımlarını tarım arazisi olarak kullandıkları, kırmızı renkle gösterilen kısımların ise ekilip biçilmeye uygun olmadığı, mavi renkle gösterilen kısımların ise 20 yıllık kullanım süresinin dolmadığı, tanık beyanları ve bilirkişi raporlarından ve hava fotoğraflarından anlaşıldığı, dava konusu taşınmazlardan yeşil renk ile gösterilen yerler üzerinde tarımsal faaliyetin yapıldığı, tarımsal faaliyet yapılan alanların davacılar tarafından imar-ihya edilerek ve 20 yıldan fazla bir süre nizasız ve fasılasız olarak kullanıldığı gerekçesiyle bu kısımlara ilişkin davanın kabulüne, mavi renk ile gösterilen alanların ise imar-ihya edildiği ancak dava tarihi itibariyle 20 yıllık kazanma koşulunun oluşmadığı gerekçesiyle mavi renkle gösterilen kısma ilişkin açılan davanın reddi ile Hazine adına tesciline, kırmızı renklerle gösterilen kısımların ise tarıma elverişli olmadığı, imar-ihya edilmediği gerekçesiyle bu kısma ilişkin davanın reddi ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Verilen Karara Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde, eldeki davanın tapu iptali ve tescil davası olduğunu, buna rağmen Mahkemece tescil davası gibi niteleme yapılarak yargılama giderlerinin aleyhlerine hükmedildiğini, bu hususun hukuka aykırı olduğu gibi kabul edilen bölümler yönünden davacılar lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, Mahkemece reddedilen bölümlere yönelik bir itirazlarının bulunmadığını ancak kabul edilen çekişmeli taşınmaz bölümlerinin imar ihya olgusunun davacılar tarafından tamamlanmadığını ve iktisap koşullarının davacılar lehine gerçekleşmediğini, alınan bilirkişi raporlarının hüküm vermeye elverişli olmadığını, öte yandan reddedilen bölümler yönünden lehlerine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, 1954 yılında yörede yapılan kadastro sırasında tescil harici bırakılmış iken 2012 yılında 733 parsel olarak Hazine adına ihdasen tescil edilen ve bilahare toplulaştırma çalışmaları sonucu 187 ada 7 parsel numarasını alan çekişmeli taşınmaza yönelik tapu iptali ve tescil isteminden ibarettir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.” hükümlerini içermektedir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kararın (IV/2.) no.lu paragrafında yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmasına, (IV/3.) no.lu paragrafta yer verilen Mahkeme kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı Hazine vekilinin esasa yönelik sair temyiz itirazlarının reddine.
Ancak, Mahkemenin bozmadan önceki kararında, kabulüne karar verilen temyize konu taşınmaz bölümünün 12/03/2011 tarihli raporda (J) harfi ile 13.462,00 metrekare olarak gösterildiği ve bu bölüme yönelik davacı tarafından temyiz yoluna gidilmediği, bozma kararından sonra hükme esas alınan 28/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda ise bu taşınmaz bölümünün (J) harfi ile ve 17.054,65 metrekare olarak gösterildiği ve davacı … adına tesciline karar verildiği anlaşılmıştır. Önceki hüküm, davacı … tarafından temyiz edilmediğinden davalı Hazine lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu ve ilk krokiye konu edilip (J) harfi ile gösterilen yer ile ikinci krokide (J) harfi ile gösterilen yer aynı taşınmaz olduğuna göre usuli kazanılmış hak kurallarına riayet edilmek suretiyle ilk krokide belirlenen yer kadar bölümün davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken fazla miktarda tescile karar verilmesi hatalıdır.
6.3.2. Davacılar vekili ve davalı Hazine vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, harç konusu kamu düzeniyle ilgilidir. Harçlar Yasası’nda harcın alınması ve tamamlanması tarafların isteklerine bırakılmamış olup, bu hususun mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesinin gerekeceği hükme bağlanmıştır.
Somut olayda; Mahkemece, bozma öncesi 11/04/2012 tarihli ziraat bilirkişi raporunda yazılı değer üzerinden 05/06/2012 tarihli duruşmada eksik harcın ikmali sağlanmış, bozma sonrasında yapılan keşif sonucu alınan 28.01.2019 tarihli teknik krokide belirtilen bölümler yönünden ise bozma sonrası yeniden değer tespiti yaptırılmamıştır.
Bu durumda; öncelikle bilirkişiden ek rapor alınarak 28/01/2019 tarihli hükme esas alınan rapordaki duruma göre, kabul ve reddedilen her bir bölüm yönünden ayrı ayrı dava değerinin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanması, gerekirse eksik harcın tamamlattırılması, harç ve vekalet ücretlerinin belirlenecek dava değeri esas alınarak belirlenmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.
V. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekili ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.10.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.