YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5615
KARAR NO : 2023/2928
KARAR TARİHİ : 25.05.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istekli davada, Mahkemece davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, çekişmeli 132 ada 13 (yenileme sonunda 190 ada 27), 185 ada 5, 187 ada 41, 42, 96, 107, 188 ada 4, 204 ada 3, 5, 205 ada 6 ve 18 parsel sayılı taşınmazların müşterek kök muris …’dan intikal ettiğini, ne var ki kadastro sonucunda davalı adına tespit ve tescil edildiğini beyan ederek, miras yoluyla gelen hakka dayanmak suretiyle tapu iptali ve tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı, iddiaya konu taşınmazlardan 187 ada 41, 42, 188 ada 4, 204 ada 3 ve 5 parsellerin 3. kişilerden bedeli mukabilinde bizzat kendisi tarafından satın alındığını, bu taşınmazların tereke malı olmadığını, bakiye taşınmazlar yönünden ise terekenin murisin sağlığında paylaştırıldığını ve bu paylaşıma uygun şekilde taşınmazların tapuya tescil edildiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamı, mahalli bilirkişi ve kadastro bilirkişisi beyanları, tapu kayıtları bir bütün olarak değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazlardan 186 ada 5 parsel, 187 ada 96 parsel, 187 ada 107 parsel 205 ada 6 parsel, 205 ada 18 parsel ile 190 ada 27 parsellerin muris …’a ait olduğu, 187 ada 41 ve 42 parsel ile 188 ada 4 parsel sayılı taşınmazların ise davalı …’a ait olduğunun tespit edildiği, yasal mirasçı olarak davacıların dava konusu 186 ada 5 parsel, 187 ada 96 parsel, 187 ada 107 parsel 205 ada 6 parsel, 205 ada 18 parsel ile 190 ada 27 parsel sayılı taşınmazlarda pay sahibi olduğunun ispatlanması karşısında, her ne kadar davalı tarafından taksim iddia edilmiş olsa da davalının kabul beyanı dikkate alınarak davanın kısmen kabulü gerektiği gerekçesiyle,
1-Davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile çekişmeli 186 ada 5 parsel, 187 ada 96 parsel, 187 ada 107 parsel, 205 ada 6 parsel, 205 ada 18 parsellere ait tapu kayıtlarının ve 190 ada 27 parsele ait tapu kaydındaki 1/3 nispetindeki … hissesinin; toplamda 40 pay kabul edilerek muris …’a ait … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/460 Esas 2012/514 Karar sayılı veraset ilamında belirtilen davacıların miras payı toplamı olan 30/40 hisse oranında iptali ile iptal edilen 30/40 payın davacıların veraset ilamında belirtilen miras payları oranında ayrı ayrı adlarına tapuya kayıt ve tesciline,
2- Çekişmeli 187 ada 41 ve 42 parsel, 188 ada 4 parsel, 204 ada 3 ve 5 parseller hakkında açılan davanın ise reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde, davalının kabul beyanının taşınmazların müşterek muristen intikal ettiğine dair iddiaya yönelik olduğu, ne var ki mahkemece bu kabule yanlış anlam yüklendiğini, oysa ki aşamalarda belirttikleri üzere muristen kalan yerlerin paylaşıldığı, paylaşıma göre çekişmeli taşınmazların davalıya düştüğü salt bu nedenle davanın reddinin gerektiği; öte yandan kabule göre ise mahkemece davacıların yasal miras payının yanlış belirlendiği, pay yanlış belirlendiği için yargılama harçları ve vekalet ücretinin de hatalı hesap edildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3. maddesinde; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir.
Aynı Kanun’un 15. maddesinde; ” Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur.” hükmü yer almaktadır.
4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun (TMK) 599. maddesi hükmü uyarınca miras; murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul- gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibariyle hak sahibi olurlar.
TMK’nın “Miras ortaklığı” başlıklı 640. maddesinde de;
“Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.
Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir.
Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır…” hükmü öngörülmüştür.
Tereke (miras ortaklığı) TMK’nın 701 ve devam eden maddeleri uyarınca elbirliği (iştirak) mülkiyetine tâbidir. Elbirliği mülkiyeti, yasa veya yasada gösterilen sözleşmeler uyarınca, aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olmaları durumudur. TMK’nın 701-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da bulunmamaktadır. Mülkiyet, bir bütün olarak ortakların hepsine aittir. Başka bir deyişle, ortaklık tasfiye ile sona erinceye kadar ortaklardan her birinin ayrı bir mal veya hakkı olmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet türünde malikler, mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu ilke TMK’nın 701. maddesinde “…Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. İddiaya konu mamelekin tereke malı olmadığını ispat etmek külfeti ise TMK’nun 6. maddesi uyarınca iddia edene yüklenmiştir.
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucunda … ilçesi, … mahallesi çalışma alanında bulunan çekişmeli 185 ada 5, 187 ada 41, 42, 96, 107, 188 ada 4, 204 ada 3, 5, 205 ada 6 ve 18 parsel sayılı taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı … adına 18.04.2007 tarihinde tespit ve tescil edilmiş, 132 ada 13 parsel sayılı taşınmaz ise tapu kaydı ve taksim nedeniyle 17.08.1982 tarihinde kesinleşen tespit uyarınca davalı … ve müşterekleri adına tespit ve tescil edilmiş, bilahare 3402 sayılı Yasa’nın 22/a maddesi uyarınca yörede yapılan uygulama kadastrosu sonucunda 190 ada 27 parsel numarasıyla tapuya tescil edilmiştir.
2. Davacılar miras yoluyla gelen hakka dayalı olarak tapu iptali ve tescilini talep etmiş, davalı ise bir kısım taşınmazın 3. kişiden bizzat kendisi tarafından satın alındığını ve tereke malı olmadığını belirtmiş, bakiye taşınmazlar yönünden ise paylaşım savunmasında bulunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın 186 ada 5 parsel, 187 ada 96 parsel, 187 ada 107 parsel, 205 ada 6 parsel, 205 ada 18 parsel, 190 ada 27 ( eski 132 ada 13) parsel sayılı taşınmazlar yönünden kabulüne, 187 ada 41 ve 42 parsel, 188 ada 4 parsel, 204 ada 3 ve 5 parseller hakkında açılan davanın ise reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
3. Mahkemece dava ve temyize konu 190 ada 27 ( eski 132 ada 13) parsel sayılı taşınmaz hakkında açılan davanın kabulüne karar verilmiş ise de, anılan taşınmazın kadastro tespitinin 17.08.1982 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise kadastro öncesi nedene dayalı olarak 15.05.2012 tarihinden açıldığı, şu halde tespitin kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde belirlenen hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu anlaşıldığına göre, bu taşınmaz yönünden açılan davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü doğru olmamıştır.
4. Temyize konu 186 ada 5 parsel, 187 ada 96 parsel, 187 ada 107 parsel, 205 ada 6 parsel, 205 ada 18 parsel yönünden davalı yanın itirazları incelendiğinde ise, tarafların kabulünde olduğu üzere anılan taşınmazların kök muristen intikal ettiği ve tereke malı olduğu duraksamasızdır. Şu halde yanlar arasındaki ihtilaf müşterek kök murisin sağlığında mirasçılarına terekesinde yer alan taşınmazları paylaştırıp paylaştırmadığı, paylaştırma ile zilyetliğin devredilip devredilmediği ya da müşterek muris öldükten sonra çekişmeli taşınmazların mirasçılar arasında usulüne uygun şekilde taksime konu edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır. Dosya kapsamında alınan beyanlar incelendiğinde murisin ölmeden evvel mallarını paylaştırdığı hususunda anlatımlara tesadüf edildiği gibi, dosya arasında getirtilen tapu kayıtlarından müşterek murisin mirasçılarından olan ve 2007 yılında vefat eden dava dışı Hayrullah adına kadastro sırasında taşınmaz tespit edildiği, yine davacılardan Fatma adına dava dışı 187 ada 108, 205 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların tapuda kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki dosya kapsamında terekenin paylaşım yahut taksime konu edilip edilmediği hususunda oluşan bu yöndeki tereddüte rağmen Mahkemece yeterince araştırma yapılmadan sonuca gidilmiştir.
5. Doğru sonuca ulaşabilmek için tarafların ortak miras bırakanı …’un ölüm gününde terekesine dahil olan tüm taşınmaz mallar ile diğer mirasçıların kullanımındaki taşınmazlar belirlenip, kadastro tutanaklarının örnekleri dosya içine getirtilerek dosya tamamlandıktan sonra, taşınmazların bulunduğu yerde, çekişmeli taşınmazları iyi bilen, davada yararı bulunmayan, yaşlı yerel bilirkişiler, tespit bilirkişilerinin tümü ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılarak, söz konusu taşınmazları murisin sağlığında mirasçılarına paylaştırılıp paylaştırılmadığı, paylaştırıldıysa hangi taşınmazın kime düştüğü, paylaştırma yoksa murisin ölümünden sonra terekesinin taksim edilip edilmediği, taksim varsa her bir mirasçının payına hangi taşınmazların düştüğü, bu taşınmazların tutanakları getirtilerek akıbetlerinin ne olduğu, kadastro sırasında kimler adına tespit edildikleri, taşınmazların ne zamandan beri, kim tarafından ve hangi sıfatla kullanıldıkları, tarafların kullanımının kendi adlarına mı, yoksa tüm mirasçılar adına mı olduğu, zilyetliğinin muris tarafından mirasçılara devredilip devredilmediği, devredilmiş ise ne zaman devredildiği, hususlarında somut olaylara dayalı olarak bilgi alınmalı, bilirkişi ve tanık sözleri ile önceki keşif beyanları arasında çelişki bulunduğu takdirde, gerekirse yüzleştirme yapılarak çelişki giderilmeye çalışılmalı, değerlendirme yapılırken paylaşımda eşitliğin kural olmadığı göz önünde tutulmalıdır. Kadastro tutanağının edinme sebebinde bildirilen olaylara aykırı sonuçlara ulaşılması halinde, tüm tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılıkların giderilmesine çalışılmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa’nın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
25.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.