Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/5586 E. 2023/2072 K. 05.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5586
KARAR NO : 2023/2072
KARAR TARİHİ : 05.04.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları …’ın 28 parsel sayılı taşınmazı davalı oğlu …’a, 146 parsel sayılı taşınmazını gelini olan davalı …’a ölünceye kadar bakmak akdi ile temlik ettiğini, davalıların yaşlı olan mirasbırakanın iradesini etkileyerek taşınmazların devrini sağladıklarını, temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, mümkün olmaması halinde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP
Davalılar, mirasbırakanın bakımı ile kendilerinin ilgilendiğini, iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlar, aşamada davalı …’in ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 20.11.2019 tarihli ve 2017/39 Esas, 2019/392 Karar sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 10.11.2020 tarihli ve 2020/529 Esas, 2020/1258 Karar sayılı kararıyla; davacıların ve davalı …’in murisin çocukları olduğu, davalı …’ın ise davalı …’in eşi ve murisin gelini olduğu, murisin davalılarla bir arada yaşadığı, Adli Tıp Raporuna (…) göre işlem tarihleri itibariyle murisin ehil olduğu, dava konusu taşınmazlar dışında murisin başka taşınmazı bulunduğu, tanık beyanlarıyla davalıların bakma edimini yerine getirdikleri, murisin hayatta iken bu konuda herhangi bir itirazının olmadığı, dava açmadığı, murisin mal kaçırma kastı ile hareket ettiğinin davacı tarafça kesin olarak kanıtlanmadığı, tanık beyanlarına göre murisin son zamanlarında yatalak hale geldiği, kendi ihtiyaçlarını kendisinin karşılayamadığı, bakıma muhtaç olmanın mutlak sözleşme tarihi öncesi ve sözleşme tarihinde olması gerekmediği, yine tanık beyanlarına göre muris kışın kısa süre …’da kızı Sürüye’nin yanında kalıyor ise de asıl davalılar ile yaşadığı ve onlar tarafından bakıldığı, muris muvazaasının kanıtlanmadığı, mal kaçırma kastı olmaması nedeniyle tenkisin de yasal koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 29.09.2021 tarihli ve 2020/3738 Esas, 2021/4868 Karar sayılı kararı ile “…Temyiz kesinlik sınırı içinde kaldığı anlaşılan davalı …’e yönelik dava bakımından davacıların temyiz dilekçesinin değerden REDDİNE, Davacıların, davalı …’e yönelik davaya ilişkin temyiz itirazlarına gelince;… dosya kapsamına göre mirasbırakan Merziye’nin en değerli ve neredeyse terekesinin tamamına yakınını oluşturan dava konusu 146 parsel sayılı taşınmazını oğlu İsmail’in eşi davalı …’e ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiği, tanık beyanlarına göre mirasbırakanın davalı oğlu İsmail ve gelini Gülsen ile birlikte dönem dönem birlikte yaşadığı anlaşılmakta olup; mirasbırakan, 02.11.1995 tarihinde davalı …’e 28 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ederek bakım amacı yönünden kendisini güvence altına almış olmasına ve bakım borçlusu davalı … ile eşi olan davalı … birlikte yaşamalarına rağmen; 04.11.2009 tarihinde ikinci bir ölünceye kadar bakım sözleşmesi yapmasında haklı ve makul bir nedenin bulunmadığı, anılan olgular ile yukarıda açıklanan ilkeler birlikte değerlendirildiğinde; mirasbırakanın, 146 parsel sayılı taşınmazını devretmekteki asıl irade ve amacının mirasçılarından mal kaçırmak olduğu sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın 146 parsel sayılı taşınmaz yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle davalı … yönünden temyiz dilekçelerinin reddine, davalı … yönünden Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemece yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda 28 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine, 146 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacılar temyiz dilekçelerinde özetle, murisin terekesinin bir bütün olduğunu ve öyle değerlendirilmesi gerektiğini, kesinlik sınırının dava tarihine göre değerlendirilmesi gerektiğini, 28 parsel yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemişlerdir.

2. Davalılar temyiz dilekçelerinde özetle, Mahkemenin olayın nitelendirilmesinde hataya düştüğünü, ölünceye kadar bakma akdinin 1995 ve 2009 yıllarında iki kere yapıldığını, ikinci sözleşmenin murisin süreç içerisinde kendisine yapılan bakımdan memnun kalması ve bu ilginin devam etmesi arzusu nedeniyle yapıldığını, murisin başkaca taşınmazları da olduğunu, murisin ehliyetli olduğunun … raporu ile sabit olduğunu, bakım yükümlülüklerinin yerine getirildiğini, tanık beyanlarının da bu doğrultuda olduğunu, murisin iradesinin Mahkeme kararı ile yok sayıldığını, kabul ve ret oranına göre yargılama giderlerinin belirlenmesi gerektiğini, reddedilen kısımla ilgili olarak vekalet ücretine hükmedilmediğini, 146 parsel yönünden tenkis hükümlerinin değerlendirmeye alınmamasının da hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 611 inci maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına Yasa’nın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.
Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.

Bilindiği üzere, muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı davalarda dava değeri, mirasbırakan tarafından temlik edilen payın dava tarihindeki değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet eden kısım olup, davanın kabulü halinde bu değer üzerinden nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekmektedir.
Diğer yandan, harç kamu düzenine ilişkin olup temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır

3. Değerlendirme
1. Somut olayda, İlk Derece Mahkemesinin 20.11.2019 tarihli ve 2017/39 Esas, 2019/392 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesinin 10.11.2020 tarihli ve 2020/529 Esas, 2020/1258 Karar sayılı kararıyla ile de istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği, kararın temyizi üzerine Dairenin 29.09.2021 tarihli ve 2020/3738 Esas, 2021/4868 Karar sayılı kararı ile davalı … yönünden davacıların temyiz dilekçesinin değerden reddine karar verildiği anlaşılmakla; her ne kadar İlk Derece Mahkemesince davalı … yönünden hüküm tekrarı yapılmış ise de Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibariyle kararın davalı … için değer yönünden kesin olarak verildiğinden davalı … yönünden davacıların temyiz dilekçesinin reddine,

2. Davalılar vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, yukarıdaki paragraflarda yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararlarında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesine göre davalıların işin esasına yönelik temyiz itirazlarının reddine,

3. Davalıların yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; İlk Derece Mahkemesince 20.11.2019 tarihli ve 2017/39 Esas, 2019/392 Karar sayılı karar ile davalı … lehine davanın reddine karar verildiği ve davalı …’i de kapsar şekilde nispi vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu durumda Mahkemece bozma kararı sonrasında hüküm kurulurken, verilen ilk kararda davalılar lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden ilk karar tarihi itibariyle davalı …’in payına isabet eden değer üzerinden İsmail lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, bu konuda olumlu olumsuz bir hüküm kurulmamış olması doğru değildir.
Diğer taraftan davalı … ve davalı … arasında ihtiyarı dava arkadaşlığı olduğu gözetilerek davacılar lehine hükmedilen vekalet ücreti ve davalı … aleyhine hükmedilen karar ve ilam harcı hariç olmak üzere yargılama giderlerinin yarısının davalı …’e yükletilmesi, kalan yarısının ise davacılar üzerinde bırakılması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yargılama giderlerinin tamamından davalı …’in sorumlu tutulması ile kabulüne karar verilen değer olan 221.424,00 TL üzerinden karar ve ilam harcı alınması gerekirken fazla harca hükmedilmesi doğru olmamıştır.
3. Hal böyle olunca, ilk kararda davalılar lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden ilk karar tarihi itibariyle davalı …’in payına isabet eden değer üzerinden İsmail lehine vekalet ücretine hükmedilmesi, davacılar lehine hükmedilen vekalet ücreti ve davalı … aleyhine hükmedilen karar ve ilam harcı hariç olmak üzere yargılama giderlerine davalı … ile davacılar arasında yarı yarıya olacak şekilde hükmedilmesi ve kabulüne karar verilen değer olan 221.424,00 TL üzerinden karar ve ilam harcı alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin reddine,
2. Davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, tapu iptali ve tescile ilişkin Mahkeme hükmünün ONANMASINA,
2. Davalılar vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA,

İstek halinde yatırılan peşin temyiz harçlarının yatıranlara iadesine,

05.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi.
-MUHALEFET ŞERHİ-
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.

Mahkemece iddianın ispat edilememesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf isteği esastan reddedilmiş, kararın temyizi üzerine Dairece davalı … yönünden kesinlik sınırı altında kaldığı için temyiz isteğinin reddine, davalı … yönünden davanın kabulü gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak İsmail yönünden verilen kararın kesinleşmesi nedeniyle hüküm tekrarı yapılmak suretiyle davanın reddine, davalı … yönünden ise bozma kararı doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacılar ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Dairenin sayın çoğunluğu ile hükmün esası ve fer’ilerine ilişkin diğer kısımlar yönünden aramızda görüş aykırılığı yok ise de, hakkında verilen hüküm kesin olan ve hüküm tekrarı yapılan davalı … lehine vekalet ücreti takdir edilip edilmeyeceği konusunda görüş aykırılığı vardır.

Davalı …’e temlik edilen dava konusu 28 parsel sayılı taşınmazın değerinin temyiz kesinlik sınırı altında kaldığı, bir başka ifade ile istinaf incelemesi sonucu kesinleştiği konusunda tereddüt yoktur. İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen kararda davalı … yönünden gerek bulunmamakta iken hüküm tekrarı yapılmıştır. Hakkındaki hüküm kesin olduğu için, esastan temyiz incelemesi yapılamayan davalı … lehine fer’i nitelikteki vekalet ücretine hükmedilmemesi de temyiz incelemesine tabi tutulamaz. Esası kesin nitelikte olan bir davada fer’ilerinin incelenmesini mümkün kılan hiç bir yasal dayanak bulunmamaktadır.

Bu nedenle sayın çoğunluğun davalı … lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gereğine işaret eden bozma kararına katılmıyoruz.