Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/5488 E. 2023/1876 K. 29.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5488
KARAR NO : 2023/1876
KARAR TARİHİ : 29.03.2023

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Davanın Kısmen Kabulüne/Yeniden Hüküm Kurularak Davanın Kabulüne
İLK DERECE MAHKEMESİ : Rize 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil ile bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun reddine, davacıların istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar dava dilekçelerinde, mirasbırakan …’ın dava konusu 2 ada 23 parsel sayılı taşınmazdaki ¼ payını 1994 yılında, ¼ payını ise 2006 yılında davalı oğlu …’e temlik ettiğini, davalının ¼ payı 2012 yılında dava dışı üçüncü kişiye devrettiğini, temliklerin muvazaalı ve kendilerini mirastan mahrum etmeye yönelik olduğunu, murisin taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığı gibi davalının da alım gücü olmadığını, murise bir ödeme yapılmadığını, davalının tek erkek çocuk olduğunu ileri sürerek davalı adına kayıtlı olan payın miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline, olmazsa bedelin tahsiline, üçüncü kişiye satılan pay yönünden ise bedelin tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı, murisin eşi öldükten sonra murisin içine kapandığını, maddi bir sıkıntısı olmamasına rağmen taşınmazlarını satmak istediğini ancak diğer hissedarların karşı çıkması nedeni ile satamadığını, murisin kendisinin maddi destek tekliflerini geri çevirdiğini, murisin ve diğer hissedarların ısrarları üzerine taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, kendi isteği ile intifa hakkını da murise bıraktığını, ailenin tek erkek çocuğu olması hasebi ile evlatlık görevlerini her zaman layıkı ile yapmaya gayret gösterdiğini, murisin başka mal varlıklarının ölümünden sonra mirasçılar arasında satılarak paylaştırıldığını, terekesinde mevcut gayrimenkuller de bulunduğunu, resmi senette bedelin düşük gösterilmesinin muris muvazaasının delili olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; murisin 1994 yılında satış yapmasını gerektirecek makul ve haklı bir sebebin bulunmadığı, davalının taşınmazı alabilecek ekonomik alım gücünün bulunmadığı, davalının murisin tek erkek çocuğu olduğu, yöredeki genel örf ve adetlere göre değerli taşınmazların erkek çocuklara bırakılmak istenildiği, murisin satışa konu ettiği 1/4 hissenin temlik tarihindeki gerçek satış değerinin murisin temlik tarihi itibariyle tüm mamelekine oranının makul karşılanabilecek sınırı aştığı, bedeller arasında da fark bulunduğu gerekçesiyle 1994 tarihinde yapılan satışın gerçek bir satış olmadığı ve muvazaalı bir devir olduğu, 2006 yılında davalı …’in diğer hissedarlar ile yaptığı taksim anlaşması ile …’e ifrazen ve taksimen 1/4 pay daha düştüğü, …’in tapudaki payının 1/2 oranına yükseldiği, muristen devralınan 1/4 pay dışında 1/4 payın murisin vefatından sonraki bir tarihte rızaen taksim ve ifraz sonucu elde edildiği, muvazaa iddiasına konu olabilecek payın ancak murisin 1994 yılında devrettiği 1/4 pay olacağı, muristen devralınan 1/4 pay ile taksimen gelen 1/4 pay toplamının 1/2 pay olduğu, davalının satışa konu ettiği yahut satışa konu etmeyip üzerinde tuttuğu payın hangisi olduğunun tespit edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebi yönünden davanın kabulüne, bedel istemi talebinin ise reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacılar istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın infazında tereddüt oluşturacağını, Mahkemenin pay oranını açıkça sehven yanlış değerlendirildiğini, gerekçede 1/2 payın sadece 1/4’ü devredilmiş gibi değerlendirme yapıldığını, tapuda mevcut 1/4 pay iptal ettiği halde davalının muristen muvazaalı olarak alarak üzerinde tutmayıp üçüncü şahsa sattığı 1/4 pay ile ilgili tazminat taleplerinin usul ve yasaya aykırı olarak reddedildiğini, davalının ifraz sonucu oluşan payının 18 parsel sayılı taşınmaza bağlı bir hak sonucu oluştuğunu tespit etmiş olmasına rağmen hüküm kısmında taleplerinin reddedilmesinin çelişkili olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemişlerdir.

Davalı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu gayrimenkulün satış ve devir işlemlerinin 1994 yılında yapıldığını, tanık beyanlarına göre verilebilecek kararın sağlıklı olmadığını, temlikin muvazaalı olmadığının ispatlandığını, devir olayından çok sonra gayrimenkulle ilgili oluşan imar ve değer artışlarını gözönünde tutarak muvazaa iddiasının ispat edilmeye çalışılmasının mantıktan uzak olduğunu, devir tarihindeki maddi durumunun araştırıldığını ve bu dönemde ciddi bir ticaret firması hissedarı olduğunun da tespit edildiğini, bu hususun kararda yeterince değerlendirilmediğini, gayrimenkullerin değer ve muvazaa iddiasının konusunun gayrimenkule oranının net ve hakkaniyetli bir şekilde değerlendirilmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının istinaf başvurusu yönünden yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, kararda davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine, davacıların istinaf başvurusu yönünden yapılan inceleme sonucunda; murisin 2 ada 18 parsel sayılı taşınmazın 1/4 payını 1994 yılında davalıya temlik ettiği,18 parsel sayılı taşınmazın yüz ölçümünün 241,94 m² olduğu, 2 ada 18 parsel sayılı taşınmazdan 2 ada 22 ve 23 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu, davalıya 2 ada 22 parsel sayılı taşınmazda pay isabet etmediği, dava konusu 2 ada 23 parsel sayılı taşınmazda ise 1/2 payın davalıya isabet ettiği, rızai taksim neticesi oluşan 2 ada 23 parsel sayılı taşınmazın yüz ölçümünün 120,61 m² olduğu, davalının muristen gelen pay dışında kazanmış olduğu başkaca bir pay bulunmadığı, davalının 2012 yılında adına kayıtlı payın 1/2 sini dava dışı üçüncü kişiye temlik ettiği, bu pay bedeli yönünden tazminat isteminin değerlendirilmesi gerekirken, söz konusu payın muristen gelen pay olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacıların istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı temyiz dilekçesinde özetle, eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verildiğini, kendisine ait şirket olduğunu bilmesine rağmen tanıkların geliri yoktu ve davalının herhangi bir işi yoktu beyanlarının iyi niyetli olmadığını, dava konusu taşınmazın murisin kardeşi … …’nun ölümü ile çocuklarının hissedar oldukları bir taşınmaz olduğunu, murisin eşi öldükten sonra murisin içine kapandığını, maddi bir sıkıntısı olmamasına rağmen taşınmazlarını satmak istediğini ancak diğer hissedarların karşı çıkması nedeni ile satamadığını, murisin kendisinin maddi destek tekliflerini geri çevirdiğini, murisin ve diğer hissedarların ısrarları üzerine taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, kendi isteği ile intifa hakkını da murise bıraktığını, ailenin tek erkek çocuğu olması hasebi ile evlatlık görevlerini her zaman layıkı ile yapmaya gayret gösterdiğini, murisin başka mal varlıklarının ölümünden sonra mirasçılar arasında satılarak paylaştırıldığını, terekesinde mevcut gayrimenkuller de bulunduğunu, resmi senette bedelin düşük gösterilmesinin muris muvazaasının delili olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 … maddeleri.

Muris muvazaasında 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de … Medeni Kanunu’nun 706 ncı, … Borçlar Kanunu’nun 237 nci ve Tapu Kanunu’nun 26 ncı maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras … çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 127 nci maddesinde; “Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak, durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, cevap süresinin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir.” hükmü, aynı Kanun’un cevap dilekçesinin içeriğini düzenleyen 129 uncu maddesinin birinci bendinin “e” fıkrasında ise “Savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği” hükmü düzenlenilmiştir.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 … maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 … maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 101.642,56 TL
bakiye onama harcının davalıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 29.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.