Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/5473 E. 2023/1693 K. 22.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5473
KARAR NO : 2023/1693
KARAR TARİHİ : 22.03.2023

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Trabzon 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil – tenkis istekli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı, mirasbırakan kardeşi …’in maliki olduğu 151 – 152 – 235 – 241 ada 5 -902 – 123 ada 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazlarını Trabzon 2. Noterliğince düzenlenen 29.01.2014 tarihli ve 1781 yevmiye no.lu düzenleme şeklindeki vasiyetname ile yeğenleri … ve …’e vasiyet ettiğini, murisin taşınmazlardaki hisselerinin tamamını kendisiyle nerdeyse hiç ilgilenmeyen, ihtiyaçlarını karşılamayan aynı zamanda kendi evinde ikamet ettiği halde yeğenleri tarafından aceleyle evden götürülüp aynı gün içinde rapor alınmak ve akabinde noterde vasiyetname düzenlenmek suretiyle yeğenlerine bıraktığını, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, ayrıca saklı paylarının da ihlal edildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalılar, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, amcaları olan davacının daha vasiyet işlemi yapılmadan önce vasiyet hususunu bilmekte olduğunu, bu tarihte herhangi bir itirazda bulunmadığını, hatta desteklemiş olduğu gibi murisin vefatı ile vasiyetnamenin açılmasına ilişkin Trabzon 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/1339 Esas sayılı dosyasına da bir itirazda bulunmadığını, Trabzon 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 08.03.2017 tarihli ve 2016/1339 Esas, 2017/309 Karar sayılı kararı ile vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tespitine karar verildiğini, verilen kararın davacı da dahil olmak üzere mirasçılara ve lehine mal vasiyet edilenlere tebliğ edildiğini, verilen karara itirazda bulunulmaması üzerine 16,.05.2017 tarihinde kesinleştiğini, yine vasiyetnameye herhangi bir itiraz olmaması üzerine 08.11.2018 tarihinde Trabzon 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/634 Esas sayılı dosyası üzerinden vasiyetnamenin tenfizi davası açtıklarını, davacının bu davada da bir itirazda bulunmadığını, açılan davanın tüm talepler yönünden reddi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu uyuşmazlıkta muvazaa iddiası ileri sürülen işlemin vasiyetname olduğu, murisin iradesinin bağışlama olduğu, dolayısıyla muvazaa iddiasının dinlenemeyeceği, vasiyetnamenin iptali ve tenkis talebi yönünden ise TMK’nın 559. maddesi gereğince iptal davası açma hakkının davacının tasarrufu ve iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten itibaren başlayarak 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu, dava konusu vasiyetnamenin açılmasına ilişkin Trabzon 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/1339 Esas sayılı dava dosyasında vasiyetnamenin açılarak okunduğu, kararın 16.05.2017 tarihinde kesinleştiği, dolayısıyla bu dosyada mirasçı sıfatıyla yer alan davacıların vasiyetnamenin açılıp okunduğu tarihten itibaren 1 yıl içerisinde iptal talebiyle dava açmaları gerektiği, dava tarihi dikkate alındığında hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu, TMK’nın 571. maddesi gereğince tenkis davası açma hakkının mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendiği tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu, vasiyetnamenin açıldığı tarihte, mirasçıların saklı paylarının ihlal edildiğini öğrendiklerinin kabulü gerektiği, bu nedenle bu talep yönünden de hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; muris muvazaasının dayanağının sadece vasiyetname olmadığını, davalıların diğer paydaşların saklı paylarındaki paylarını almak amacıyla saklı payları vasiyetnameyle diğerlerinden kaçırarak kendileri lehine çevirmesi, diğerlerini hak sahibi olmaktan mahrum bırakmalarından kaynaklandığını, bu nedenle vasiyetnamenin mal kaçırma aracı olarak kullanıldığını, yani muvazaalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının usule aykırı olduğunu, Mahkeme tarafından muris muvazaası iddiası değerlendirilmemiş olsa da ortada bir muvazaa olduğunun açık olduğunu, murisin hiç evlenmediğinden kardeşlerinin kendine düşen hissesinde pay sahibi olduğunu bilerek kendisine bakacağını düşündüğü iki yeğenine aceleyle tüm hisselerini geride hiç mal kalmayacak şekilde bırakması durumunun muvazaa iddiasını ispatlar nitelikte olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesi kararında kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkin olup, öncelikle değerlendirilmesi gereken husus ise Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kesinlik sınırı altında kalıp kalmadığı noktasındadır.

2. İlgili Hukuk
1. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur.

2. Aynı Yasa’nın 30. maddesi “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılıyorsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 409. maddesinde (HMK 150) gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.”, 32. maddesi ise; “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.

3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davanın 1.000,00 TL değer gösterilmek suretiyle açıldığı, yargılama sırasında çekişmeli taşınmazların değeri keşfen saptanmadan ve harç ikmali yapılmaksızın sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.

2. Harçlar Kanunu’nun uygulaması kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle hakim tarafından re’sen gözetilmesi gereken bir husustur. Öte yandan dava konusu taşınmazlarla ilgili verilecek nihai kararların istinaf ve temyiz yollarına tabi olup olmayacakları dava değerine göre belirlenecektir.

3. Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazlar başında keşif yapılarak Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca dava değerinin belirlenmesi ve belirlenen değer üzerinden eksik harcın tamamlanması için davacıya süre verilmesi, harcın tamamlanması halinde davaya devam edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru değildir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının bozma sebebine göre incelenmesine yer olmadığına,

Alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

22.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.