Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/5313 E. 2023/1554 K. 15.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5313
KARAR NO : 2023/1554
KARAR TARİHİ : 15.03.2023

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Alaplı Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı, ortak mirasbırakan babaları … …’ın 69 ada 13 parseldeki 13 no.lu bağımsız bölümünü mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak satış suretiyle davalıya temlik ettiğini, davalının da taşınmazı dava dışı 3. kişiye devrettiğini, taşınmazda miras payı oranında hak sahibi olduğunu ileri sürerek taşınmaz için davalının elde ettiği satış bedelinin tespiti ile miras payına isabet edecek kısmının satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı, dava değerinin düşük gösterilmesinin yerinde olmadığını, mirasbırakanın geride pek çok taşınmazının kaldığını, temlikin mal kaçırmak amacıyla değil mirasbırakana uzun yıllar yaptığı olağanüstü yardımların karşılığı olarak minnet duygusu ile yapıldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 25.03.2021 tarihli ve 2020/120 Esas, 2021/121 Karar sayılı kararıyla; davalı tarafından mirasbırakanın terekesi kapmasında bulunan malvarlığına yönelik bir tasarrufun bulunmadığı, davacının dava konusu taşınmaz yönünden miras hakkından kaynaklı alacak talep etmesine olanak bulunmadığı, davacı tarafça davanın ispatına yönelik delil de bildirilmediği gerekçesiyle ön inceleme duruşmasında davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, kararın ve gerekçesinin usul ve yasalara aykırı olduğunu, bizzat gerekçeli kararda belirtilen tespitlere rağmen, davacının davasını ispata yönelik delil bildirmediği şeklindeki gerekçenin kabul edilemeyeceğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 23.05.2022 tarihli ve 2022/18 Esas, 2022/759 Karar sayılı kararıyla; muris muvazaası iddiasının ispatlanamadığı, davanın bu gerekçe ile reddinin doğru olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusu 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddedilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, dava konusu taşınmazın mülkiyetinin davalıya muvazaalı şekilde devredildiğini, süreç içerisinde davalının taşınmazı 3. kişiye satmak suretiyle gelir elde ettiğini, bu şekilde davacının miras hakkının ihlal edildiğini, ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddinin usul ve yasaya aykırı olduğu gibi hakkaniyetli de olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında alacak isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Hakimin davayı aydınlatma ödevini düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 31. maddesinde, “Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” denilmektedir.

2. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddesinde; “Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır. Müdahalenin men’i tescil ve tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda gayrimenkulün değeri nazara alınır.

Gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda ecrimisil ve tazminat gibi taleplerde de bulunulduğu takdirde harç, gayrimenkulün değeri ile talebolunan tazminat ve ecrimisil tutarı üzerinden alınır. Değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçelerinde değer gösterilmesi mecburidir. Gösterilmemişse davacıya tesbit ettirilir. Tesbitten kaçınma halinde, dava dilekçesi muameleye konmaz. Noksan tesbit edilen değerler hakkında 30 uncu madde hükmü uygulanır” hükmü yer almaktadır.

Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün Mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi gerektiğini hükme bağlamıştır.

Aynı Kanun’un 32. maddesinde yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılmayacağı vurgulanmıştır. Yine aynı Kanun’un 30. maddesinde ise; “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150 nci maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” düzenlemesine yer verilmiştir.

3. Değerlendirme
1. Somut olayda; davanın 10,00 TL değer gösterilerek 03.02.2020 tarihinde açıldığı, dava konusu taşınmazın değerinin keşfen saptanmadığı, dava tarihi itibarıyla dava değeri araştırılmadan İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesince karar verildiği dosya kapsamıyla sabittir.

Harçlar Kanunu’nun 16. maddesinde, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur.

Dava değerinin istinaf sınırı ve temyiz sınırının belirlenmesi yönünden de önemli olduğu gözetilerek taşınmaz başında keşif yapılarak taşınmazın değerinin saptanması, noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcının tamamlattırılması, HMK’nın 31. maddesi gereğince davacının ne miktarda alacak istediğinin açıklığa kavuşturulması, daha sonra delillerin toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken tahkikat aşamasına geçilmeden, ön inceleme duruşmasında esas hakkında karar verilmesi doğru değildir.

Bölge Adliye Mahkemesince, değişik gerekçe ile davanın reddinin doğru olduğu sonucuna varılarak davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

2. Bozma nedenine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.