YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/531
KARAR NO : 2022/4307
KARAR TARİHİ : 30.05.2022
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : GAZİOSMANPAŞA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar süresi içinde davacı vekili tarafından adli yardım talepli ve duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 30/05/2022 Pazartesi günü temyiz eden davacı vekili Avukat … … ve Avukat … ile temyiz edilen davalı vekili Avukat … geldi, duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, ticaret ile uğraştığını, işlerinin kötü gittiği ve borçlarının arttığı dönemde kendisiyle irtibata geçen….’un kendisini eşi …’un şirketine ortak ettiğini, daha sonra maliki olduğu 2011 ada 20 parsel sayılı taşınmazdaki 1 nolu depolu dükkanın borçları nedeniyle satılması ihtimaline binaen haciz işlemine konu edilmesinin önüne geçmek için kendisine bedel kısmı boş olan senet imzalayarak verdiğini, daha sonra ise çekişme konusu taşınmazın güvendikleri üçüncü bir kişinin adına devredilmesinin daha sağlıklı olacağını söylemesi üzerine, yakın arkadaşı …’ı Bakırköy 25. Noterliğinin 08/08/2016 tarihli vekaletnamesi ile genel yetkili vekil tayin ettiğini, boş olarak imzaladığı senedin bedel kısmı 800.000 TL olarak doldurulmak suretiyle hakkında İstanbul 13.İcra Müdürlüğünün 2016/20204 sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, taşınmaz üzerine ihtiyati haciz konulduğunu senet alacaklısının … olduğunu, vekil… tarafından bilgisi ve onayı dışında dava konusu taşınmazın davalıya satış suretiyle devredildiğini, kendisine bir bedel ödenmediğini, tarafların el ve iş birliği içerisinde kendisini zararlandırma kastı ile hareket ettiklerini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, devrin davacının bilgisi ve onayı dahilinde yapıldığını, taşınmaz üzerinde öncesinde çekilen kredi işlemi nedeniyle ipotek tesis edilmiş olduğunu, 400.000 TL ipoteğe konu işlem nedeniyle bankaya, kalan 140.000 TL’nin ise nakit olarak ödenmesi suretiyle 540.000 TL bedelle taşınmazı satın aldığını, iddiaların asılsız olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davacı tarafından dava dışı … ve…tarafından davalı …’e veya kredi borcuna mahsuben bankaya ödeme yapıldığına dair delil başlangıcı sayılabilecek bir dekont ya da ödeme belgesi sunulamadığı gibi davalı … ile dava dışı … ve …’ın da el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın davacı tarafından vekil tayin edilen dava dışı… tarafından davalıya devredildiğini, tarafların daha öncesinde birbirlerini tanıdıklarını, vekaletnamenin müvekkilinin piyasaya olan borçları nedeniyle hakkında başlatılması muhtemel icra takibinden korunması amacıyla verildiğini, devir karşılığında müvekkiline bedel ödenmediğini, tarafların el ve iş birliği içerisinde davacıyı zararlandırma kastı ile hareket ettiklerini belirterek, İlk Derece Mahkemesine ait kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 08/12/2021 tarihli 2021/41 Esas 2021/1710 Karar sayılı kararıyla; davacı ile dava dışı … veya…ile ya da davacı ile davalı arasında imzalanmış yazılı bir inanç sözleşmesinin bulunmadığı, davacı tarafından davalı …’in kullandığı kredi ve … hesabına gönderilen para karşılığında, davalı …’e veya kredi borcuna mahsuben bankaya ödeme yapıldığına dair delil başlangıcı sayılabilecek bir dekont ya da ödeme belgesi sunulamadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki iddialarını tekrarlayarak kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.
Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.
Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.
İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK’nin 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır. Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.
İçtihadı Birleştirme kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inançlı işleme dayalı olup dinlenirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delildir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesi gereklidir. Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da taraflar arasındaki uyuşmazlığın vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa HMK’nın 202. maddesi uyarınca inanç sözleşmesi tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre, (IV.3) no.lu paragrafta belirtildiği şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücreti ile aşağıda yazılı 292,10 TL temyiz başvuru harcı ile 80,70 TL onama harcının davacıdan alınmasına, 30/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.