YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5265
KARAR NO : 2023/1682
KARAR TARİHİ : 21.03.2023
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Birecik 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 21/03/2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı … vekili Avukat … … ile temyiz edilen davalı … vekili Avukat … geldiler, duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, dava konusu 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36 ve 166 parsel sayılı taşınmazların 1/14 (20/280) hissesinin 20/03/1976 yılında tapulama tespitlerine ve 17/02/1977 tarihli komisyon kararına istinaden Hazine adına tescil edildiğini, ancak yapılan tescil işleminin usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazlara revizyon gören kayıtların maliki olan … … hakkında Birecik Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/04/1963 tarih, 1961/169 Esas-1963/65 Karar sayılı kararı ile gaipliğe hükmedildiği, gaiplik kararına istinaden adı geçene ait hisselerin Hazine adına tapuya tescil edilmesi sonucunda davalının taşınmazlarda pay sahibi olduğu; ancak bu payların gerçekte hak sahibi olmayan bir şahsa ait gaiplik kararına istinaden tescil edildiği, söz konusu taşınmazların çekişmeli 1/14 (20/280) hissesinin esasen davacıların miras bırakanı … …’ın miras hissesi olduğunu, bu hususun Birecik Tapu Müdürlüğünden ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nden talep edilecek kayıtlardan anlaşılacağını, kök tapuda dava konusu parsellerin … …’e ait olduğu, onun vefatıyla taşınmazların oğulları … ve …’a kaldığı, …’in ölümüyle hissesinin oğlu … …’a kaldığı ve diğer oğlu …’ın ölümüyle de miras hissesinin oğlu … …’a intikal ettiği, muris … …’ın 01/01/1969 yılında vefat ettiğini ve payının davacılara intikal ettiğini öne sürerek çekişmeli 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36 ve 166 parsel sayılı taşınmazlardaki 1/14 (20/280) hissesinin iptali ile hisseleri oranında davacılar adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında 29 parsel sayılı taşınmaza yönelik davadan feragat etmiştir.
II. CEVAP
Davalı … vekili davaya cevap vermemiş, yargılama sırasında davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile eldeki davanın kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak, Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde belirtilen hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, 5841 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen “bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu füzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” cümlesinde yer alan iddia ve taşınmazın niteliğine ibaresi ve 3. madde ile 3402 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. maddesi Anayasa Mahkemesi’nin 12.05.2011 günlü ve 2009/31 Esas, 2011/77 Karar sayılı kararı ile iptal edildiğinden eldeki davanın Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen iptal kararı göz önüne alınarak esasının incelenerek karar verilmesi gerektiğini, taşınmazlarda Hazine adına yapılan tescilin yolsuz olduğunu, tapu maliki olmayan kişi adına gaiplik kararı alındığını, haksız olarak Hazine adına taşınmaz payının tescil edildiğini, bu payın davacıların murisleri adına kayıtlı olduğunu, yolsuz tescile ilişkin taleplerin hak düşürücü süre veya zamanaşımına tabi olmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kadastro öncesi nedenlere dayalı olan eldeki davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, hak düşürücü sürenin resen dikkate alınacağı, bu nedenle yerel mahkemenin davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine dair kararının isabetli olduğu gerekçesiyle istinaf başvurunun esastan reddine hükmedilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde, Anayasa Mahkemesi’nin 12.5.2011 gün, 2009/31 Esas ve 2011/77 Karar sayılı iptal kararı göz önüne alınarak esasının incelenerek karar verilmesi gerektiğini, taşınmazlarda Hazine adına yapılan tescilin yolsuz olduğunu, tapu maliki olmayan kişi adına gaiplik kararı alındığını, haksız olarak Hazine adına taşınmaz payının tescil edildiğini, bu payın davacıların murisi adına kayıtlı olduğunu, yolsuz tescil isteğinin hak düşürücü süre veya zamanaşımına tabi olmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi: “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyiz isteğine konu kararda; Mahkemece davanın 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde belirlenen hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiş, iş bu kararın istinaf edilmesi üzerinde başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği 1976 ve 1977 tarihleri ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde belirlenen hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı … vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına,
Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.