Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/5144 E. 2022/8329 K. 19.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5144
KARAR NO : 2022/8329
KARAR TARİHİ : 19.12.2022

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 15. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında İstanbul Anadolu 15. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairece; Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davada davalı … yönünden davanın kabulüne, diğer davalılar yönünden davanın reddine ilişkin verilen karar, yasal süre içerisinde asıl ve birleştirilen davada bir kısım davalılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 29/11/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden bir kısım davalılar vekili Avukat … geldi. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen asıl davada davacı … vekili ve birleştirilen davada davacı vekili gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I.DAVA
1. Asıl davada davacı (birleştirilen davada davalı) …, … mirasbırakan annesi … …’nın 2 ve 9 no.lu bağımsız bölümleri davalıların mirasbırakanı …’e satış suretiyle temlik ettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek açtığı tapu iptali ve tescil davasının Kadıköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/387 Esas, 2011/36 karar sayılı, 08/02/2011 tarihli kararıyla kabul edilerek miras payı oranında iptal-tescile ilişkin hükmün derecattan geçerek kesinleştiğini, anılan davanın açıldığı tarihte sağ olan mirasbırakan babası…’e (… mirasbırakanın eşi) intikal edecek olan 4/16 payın tamamının davalılarda kaldığını ileri sürerek, bu pay yönünden tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiş, 07/04/2018 tarihli dilekçesi ile 9 no.lu bağımsız bölüm hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini istemiş; birleştirilen davaya bir diyeceğinin olmadığını beyan etmiştir.
2. Birleştirilen davada davacı …, kesinleşen Kadıköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/387 Esas, 2011/36 Karar sayılı, 08/02/2011 tarihli kararının infazı sırasında hata yapıldığını, mirasbırakan babası … …’nın mirasbırakan babaannesi …’dan önce ölmesine ve bu nedenle mirasbırakan …’in ikinci eşi olan davalı …’ün mirasçı olmamasına rağmen, …’nin de mirasbırakan …’dan intikal eden 2 no.lu bağımsız bölümde hak sahibi olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında tescilini istemiştir.
II. CEVAP
1.Asıl davada davalı (birleştirilen davada davacı) …, davanın taşınmazda paydaş olan dava dışı …’ye de ihbarının gerektiğini, 9 no.lu bağımsız bölümün ortaklığın giderilmesi davası neticesinde paydaşlardan diğer davalı …’e satıldığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
2.Asıl ve birleştirilen davada davalı …, devir tarihinde mirasbırakanın eşi…’in sağ olduğunu, taşınmazlara ilişkin olarak kendi payı bakımından muvazaa iddiasına dayanıp herhangi bir hak talep etmediğini, davacının davayı açmakta iyiniyetli olmadığını, daha önce iptal tesciline karar verilen payın mirasbırakan …’e ait payın bir kısmı olduğunu belirtip, asıl ve birleştirilen davanın reddini savunmuştur.
3.Birleştirilen davada davalı …, …’in mirasçısı olduğunu, …’e ait olup daha önce Mahkemece iptal edilmeyen payda miras hakkının bulunduğunu belirtip, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 13/12/2018 tarihli ve 2014/587 E., 2018/536 K. sayılı kararıyla; muvazaa iddiasının derecattan geçerek kesinleşen mahkeme kararı ile sabit olduğu gerekçesiyle asıl davada dava konusu 2 no.lu bağımsız bölüm bakımından davanın kabulüne, 9 no.lu bağımsız bölümün dava tarihinden önce taraflarca tapuda satışı yapıldığından bu taşınmaz bakımından davanın reddine; birleştirilen davada ise muvazaalı işlemin tarafı …’in mirasçısı olan davacı …’un muvazaaya dayanarak tapu kaydının iptalini isteyemeyeceği ve iyiniyetli kabul edilemeyeceği gerekçesiyle birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı – birleştirilen davada davacı … vekili ve asıl davada davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 12/12/2019 tarihli ve 2019/891 E., 2019/1800 K. sayılı kararıyla; asıl davada, kabul kapsamında olan 2 no.lu bağımsız bölüm bakımından dava dışı mirasçı … ’ün payı yönünden de iptal tescil hükmü kurulmasının, fazla harç ve vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, 6100 HMK’nın 353/(1).b.2. maddesi uyarınca davalıların istinaf başvurusunun kabulüne, Mahkeme kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına; birleştirilen davada davacının kendi muvazaasına dayanamayacağı, davayı açmakta hukuki yararının olmadığı gerekçesiyle 6100 HMK’nın HMK’nın 353/(1).b.1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı – birleştirilen davada davacı … vekili ve asıl davada davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 26/10/2021 tarihli ve 2020/1768 E., 2021/6078 K. sayılı kararıyla; ”… asıl davada yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Asıl davada davalı …’in aşağıda belirtilen husus dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Asıl davada, 9 no.lu bağımsız bölüme ilişkin dava reddedilip bu husus temyiz sebebi yapılmamakla reddedilen bu bağımsız bölümün dava tarihindeki keşfen saptanan ve harcı ikmal edilen değeri esas alınmak suretiyle aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan davalılar … ve…’un her biri lehine, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenecek nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru değildir.
Birleştirilen davada davacı …’un temyiz itirazlarına gelince;
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı olup … mirasbırakan …’dan mirasbırakan …’e intikal eden taşınmazda mirasçı olmamasına rağmen davalı …’ye intikal eden taşınmazın tapusunun iptali talep edilmekle, davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, mirasçı olmayan … adına yapılan intikalin yolsuz tescil niteliğinde olduğu gözetilerek birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
3. Bölge Adliye Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 20/04/2022 tarihli ve 2022/153 E., 2022/634 K. sayılı kararıyla; asıl davanın kısmen kabulü ile asıl davada dava konusu 2 numaralı bağımsız bölüm yönünden tapu iptal-tescile, 9 numaralı bağımsız bölüm yönünden davanın reddine; birleştirilen davada ise bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davalı … yönünden davanın kabulüne, davalılar … ve …’nın, mirasbırakanları …’in mirasbırakanı …’dan önce ölmesi sebebiyle alması gereken yasal miras paylarından fazla miras payı alan kişiler olmadıkları gerekçesiyle diğer davalılar … ve … yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı … ve birleştirilen davada davalı … ve … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Asıl davada davalı … ve birleştirilen davada davalılar … ve … vekili temyiz dilekçesinde özetle; asıl ve birleştirilen davanın kabul edilen kısımlar yönünden usul ve yasaya aykırı olduğunu, her iki davanın da tümden reddine karar verilmesi gerektiğini, … …’nın dava konusu 19 parsel sayılı taşınmazda … mirasbırakan …’dan ayrı ve bağımsız olarak kendisine ait 210/4200 payının önceden beri bulunduğunu, kat irtifakı kurulurken … adına olan bu payın ise 2 numaralı bağımsız bölüm olarak adına tescil edildiğini, dava konusu 2 numaralı bağımsız bölümün hiçbir zaman … mirasbırakan … ile ilgisi bulunmadığını, bozma kararından sonra cevap dilekçeleri ıslah edilmiş ise de söz konusu ıslah doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılmadığını, HMK’da 2020 yılında yapılan değişiklik ile bozmadan sonra ıslahın mümkün hale geldiğini, …’in ölümü ile alınan veraset ilamı uyarınca taşınmazların mirasçılarına intikal ettiğini,…….’nın tüm devirlere sağlığında iptal davası açmayarak zımnen muvafakat verdiğini, bu hakkından feragat ettiğini ortaya koyduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada muris muvazaası; birleştirilen davada yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Usule ait kazanılmış hak müessesesi, Usul Hukukunun dayandığı ana esaslardandır ve kamu düzeni ile ilgilidir. Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır.
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/06/2022 tarihli ve 2020/(22)9-60 Esas, 2022/977 Karar ve 08/06/2022 tarihli ve 2019/8-99 Esas, 2022/872 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; görev, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı ve harç gibi kamu düzeniyle ilgili konularda usulî kazanılmış haktan söz edilemez.
Diğer taraftan, HMK’nın 373/6. maddesinde (17.04.2013 tarihli ve 6460 sayılı Kanun ile HUMK’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki 429. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm); “Davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz incelemesi, her hâlde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.’’ düzenlemesi mevcuttur.
Bu düzenleme birinci veya ikinci bozma kararı lehine bir doğruluk veya kesinlik karinesi ihdas etmemekte olup, düzenleme ile somut olay ekseninde iki zıt bozma kararından hangisinin uygun olduğuna yahut bunların dışında başka bir çözüm seçeneğinin bulunup bulunmadığına üçüncü defa Özel Daire değil de Yargıtay Hukuk Genel Kurulu karar verebilecektir. Dolayısı ile HMK’nın 373/6. maddesindeki düzenlemenin de esasında usulî müktesep hakkın istisnalarından birini oluşturduğu açıktır.
6.2.2. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu’nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
6.2.3. Bilindiği üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”, 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”, 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1025/1-2. maddesinde “Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.

6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; … mirasbırakan … …’nın 24/01/2002 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak eşi… ile kızı … ve kendisinden önce (13/01/1998 tarihinde) ölen oğlu …’ten olma torunları … ve…’un kaldığı, mirasbırakanın eşi…’in ise, 23/12/2004 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak …, … ve…’un kaldığı, birleştirilen davada davalı …’nin …’in eşi olduğu, mirasbırakan …’nın 295 ada 19 parsel sayılı taşınmazdaki 910/4200 payından; 210/4200 payının tamamını ve 350/4200 payının intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini 25/03/1985 tarihinde satış suretiyle oğlu …’e temlik ettiği, kat irtifakına geçilmesi sonucu taşınmazdaki çekişme konusu 2 ve 9 no.lu bağımsız bölümlerin … adına tescil edildiği, anılan bağımsız bölümlere ilişkin olarak davacı … tarafından … mirasçıları aleyhine 22/01/2003 tarihinde açılan muris muvazaası hukuki sebebine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil davasının Kadıköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/387 Esas, 2011/36 Karar sayılı, 08.02.2011 tarihli kararıyla kabul edildiği, hükmün Yargıtay denetiminden geçerek 26/04/2012 tarihinde kesinleştiği ve 06/09/2012 tarihinde infazı neticesinde taşınmazların 3/8’er payının davacı … adına tescil edildiği, …’in taşınmazlarda geriye kalan 5/8’er payının 12/01/2015 tarihinde mirasçıları olan eşi … ile çocukları … ve… adlarına intikalen tescil edildiği anlaşılmaktadır.
6.3.2. Hemen belirtmek gerekir ki; dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde oluşuna, (V./2.) no.lu paragrafta yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, Bölge Adliye Mahkemesince asıl davada (V/3.) no.lu paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalının asıl dava yönünden temyiz itirazlarının reddi gerekir.
6.3.3. Birleştirilen davaya gelince;
Somut olayda, birleştirilen davada davacı … ile davalılar … ve …’nin mirasbırakanı …’e dava konusu taşınmazın kendi mirasbırakanı … tarafından temlik edildiği, veraset yoluyla intikal etmiş bir taşınmaz bulunmadığı, davacı …’nın iddiasının; … mirasbırakanlar … ve…’ten önce ölen babası …’in ölümü nedeniyle eşi olan davalı …’nin, … ve…’in mirasçısı olamayacağı, bu suretle de dava konusu taşınmazda paydaş olamayacağı yönünde olduğu anlaşılmaktadır. Halbuki muvazaalı olarak devredilen taşınmazda dahi, muvazaa nedeniyle açtığı dava neticesinde payını almış olan davacı …’den arta kalan kısım …’in üzerinde kalmış olup, … adına kayıtlı payın ise ölümü ile 1/4 yasal miras payı olan mirasçı eşine ve diğer mirasçılarına miras hukuku gereği intikal ettiği, bu suretle herhangi bir yolsuz tescilden bahsedilemeyeceği açıktır.
Diğer taraftan, her ne kadar Dairenin 26/10/2021 tarihli bozma kararında, mirasçı olmayan … adına yapılan intikalin yolsuz tescil niteliğinde olduğu belirtilmiş ise de, maddi hataya dayanan bu hususun birleştirilen davada davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı kuşkusuzdur.
6.3.4.Hal böyle olunca; birleştirilen davada davacı …’un davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
VI. SONUÇ:
1.(V/6.3.2.) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle; asıl davada davalı …’nın asıl dava yönünden yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine,
2.(V/6.3.3.) ve (V/6.3.4.) no.lu paragraflarda açıklanan nedenlerle; birleştirilen davada davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen birleştirilen davada davacıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 19/12/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.

– MUHALEFET ŞERHİ –

Asıl davada davacı …’ın daha önce, davaya konu taşınmazlara ilişkin muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak, miras payı oranında iptal ve tescil talebiyle açtığı davada, Kadıköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın kabulüne ilişkin verilen kararın kesinleştiği, iş bu davada ise miras bırakan babasının payına ilişkin miras payı oranında iptal ve tescil talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Birleştirilen davada davacı …, kesinleşen Kadıköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının infazında hata yapıldığını, miras bırakan babası …’in, … miras bırakan babaannesi …’dan önce öldüğünü, bu nedenle babası …’in ikinci eşi davalı …’ün mirasçı olmamasına rağmen, … miras bırakan …’dan intikal eden 2 no.lu bağımsız bölümde hak sahibi olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payı oranında tescilini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince birleştirilen davanın reddine karar verilmiş, birleştirilen davada davacı vekilinin kararı istinaf etmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, birleştirilen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunu reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının birleştirilen davada davacı … vekili tarafından temyizi üzerine Dairece; birleştirilen davanın yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı olup, … miras bırakan …’dan miras bırakan …’e intikal eden taşınmazda mirasçı olmamasına rağmen davalı …’ye intikal eden taşınmazın tapusunun iptali talep edilmekle, davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, mirasçı olmayan … adına yapılan intikalin yolsuz tescil niteliğinde olduğu gözetilerek, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararına uyularak birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Gerçek hak durumuna uymayan tescil yolsuz bir tescildir. Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.
Yolsuz tescil ayni bir hakkı kurmaya yetmeyen ya da gerçek hak sahibinden başkası lehine olan tescil olarak tanımlandığı gibi, bir tescilin ya da terkinin, hukuki sebep bulunmadan yahut bağlamayan bir hukuki sebep nedeniyle yapılması ya da tasarruf işleminde bir sakatlığın bulunması durumu olarak da tanımlanabilir.
Muvazaalı sözleşmeler, yapıldıkları andan itibaren kesin geçersizdir. Muvazaa sebebine dayanılarak verilen mahkeme kararları yenilik doğurucu değil, açıklayıcı niteliktedir. Bu kararlara konu olan işlemler, yapıldıkları tarihten itibaren geçersiz olup, yapılmamış sayılırlar ve kararlar geriye etkili sonuç doğururlar. Muvazaalı bir işlem, sonradan ortaya çıkan bir nedenle de geçerli hale gelmez.
Somut uyuşmazlıkta; … muris … …’nın oğlu …’e yaptığı temlikin muvazaalı olduğu kesinleşmiş Kadıköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesi kararıyla belirlenmiş, iş bu dosyada asıl davada davacının babasının payına yönelik açtığı davada verilen kabul kararına ilişkin temyiz itirazları da reddedilmiştir.
Birleştirilen dosyada davacı …, babası …’in … mirasbırakan …’dan önce öldüğünü, bu durumda babası …’in ikinci eşi davalı …’ün mirasçı olmamasına rağmen mirasbırakan …’dan intikal eden 2 no.lu bağımsız bölümde hak sahibi olmadığını ileri sürerek iptal-tescil talebinde bulunmuş, birleştirilen davanın reddine ilişkin karar, Dairece mirasbırakan …’dan oğlu …’e intikal eden taşınmazda, …’in ölümüyle mirasçı olmayan … adına yapılan intikalin yolsuz tescil niteliğinde olduğu, bu nedenle davanın kabulü gerektiğinden bahisle bozulduğu Mahkemece bozma kararına uyularak birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup, herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Birleştirilen davaya konu 2 no.lu bağımsız bölümün … murisi …..’ya ait olup, muvazaalı olarak oğlu, …’e temlik edildiği tartışmalı olmaktan çıkmıştır.
… adına oluşan kayıt muvazaalı olması nedeniyle, baştan itibaren geçersiz olup, yapılmamış sayılır ve muvazaalı temlik olduğunu tespit eden Mahkeme kararları geriye etkili olarak sonuç doğurur. Mirasçı …’in açtığı dava sonunda payı oranında iptal- tescil kararı verilmiş, kalan pay …. mirasçıları üzerinde bırakılmıştır.
… , …. mirasbırakan annesi … ve babası …’dan önce öldüğü için ikinci eşi … mirasçılık sıfatı bulunmadığından hak sahibi değildir. Asıl davada davacı …’in miras payına ilişkin iptal- tescil kararı ile … üzerinde kalan paya ilişkin temlik de muvazaalı devirde iradenin bölünmezliği ilkesi gereğince baştan itibaren geçersizdir. Mirasbırakanın muvazaalı işlem yaptığı kabul edilirken, … üzerinde kalan payın geçerli bir temlik varmış gibi kabul edilerek mirasçılarına intikalinin de miras hukuku çerçevesinde geçerli kabul edilmesi, muvazaanın hüküm ve sonuçları ile ilgili tüm ilkelere ters düşmektedir.

…’e annesi …’dan intikal eden 2 no.lu bağımsız bölümde …’in ölümü nedeniyle eşi … adına yapılan pay tescili gerçek hak sahibi olmadığından yolsuz tescildir. Eş adına yapılan tescilin hukuki bir sebebi mevcut değildir.
Açıkladığım nedenlerle, birleştirilen davada bozma kararına uyularak verilen kabul kararının doğru olduğunu düşündüğümden, birleştirilen davaya yönelik olarak çoğunluğun bozma yönündeki kararına katılmıyorum.