YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4941
KARAR NO : 2022/8384
KARAR TARİHİ : 21.12.2022
MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : ERDEMLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, bedel davası sonunda, Erdemli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/03/2021 tarihli, 2018/689 Esas, 2021/73 Karar sayılı kararıyla asıl ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen kararın asıl ve birleştirilen davada davalı … ve asıl davada davalı … vekili ile birleştirilen davada davalı … vekili tarafından istinafı üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 10/05/2022 tarihli, 2021/1144 Esas, 2022/747 Karar sayılı kararıyla, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 353/1.b.1. bendi uyarınca esastan reddine ilişkin olarak verilen karar, yasal süre içerisinde asıl davada davalılar … ve … vekili, birleştirilen davada davalı … Şeker vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
1. Davacılar… ve …vekili asıl davada, davacı …’in 1941 doğumlu olup okuma yazmasının bulunmadığını, intikal, taksim, satış ve emekli maaşının çekimi için oğlu olan diğer davacı …’a 21.02.2018 tarihinde vekaletname verdiğini, …’un da bu vekaletnamedeki tevkil yetkisi ile tapu kaydında “Göl” şeklinde yazılan babasının soyadının “Köl” şeklinde değiştirilmesi işlemlerini yapmak üzere davalılar … ve …’ye 27.02.2018 tarihinde vekaletname verdiğini, davalılar … ve …’nün tapu kaydındaki düzeltim ve intikal işlemlerini yaptırarak güven sağladıklarını, ancak davacıların başka bir işlem için tapu müdürlüğüne gittiklerinde davacı …’e ait 557 ada 131 parsel sayılı taşınmazın vekil davalı … tarafından kardeşi olan diğer davalı …’e satış suretiyle temlik edildiğini, akitte alıcı …’i de vekaleten öteki davalı …’nün temsil ettiğini öğrendiklerini, vekaletnamenin hile ile alındığını, davacıların iradelerinin intikal ve soyad düzeltilmesi işlemlerine yönelik olduğunu, satış işleminin gerçek iradelerini yansıtmadığını, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, davalı …’in bu durumu bilen kişi konumunda bulunduğunu, kötüniyetli hareket ettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile davacı … adına tesciline, mümkün olmazsa bedele karar verilmesini istemiştir. Davacıların yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davayı takip etmiştir.
2. Davacılar… ve …vekili birleştirilen davada, davacı …’in 1941 doğumlu olup okuma yazmasının bulunmadığını, intikal, taksim, satış ve emekli maaşının çekimi için oğlu olan diğer davacı …’a 21.02.2018 tarihinde vekaletname verdiğini, …’un da bu vekaletnamedeki tevkil yetkisi ile tapu kaydında “Göl” şeklinde yazılan babasının soyadının “Köl” şeklinde değiştirilmesi işlemlerini yapmak üzere davalılar … ve …’ye 27.02.2018 tarihinde vekaletname verdiğini, davalılar … ve …’nün tapu kaydındaki düzeltim ve intikal işlemlerini yaptırarak güven sağladıklarını, ancak davacıların başka bir işlem için tapu müdürlüğüne gittiklerinde davacı …’e ait 557 ada 134 parsel sayılı taşınmazın davalı … tarafından satın alınıp diğer davalı…’a satıldığını öğrendiklerini, vekaletnamenin hile ile alındığını, davacıların iradelerinin intikal ve soyad düzeltilmesi işlemlerine yönelik olduğunu, satış işleminin gerçek iradelerini yansıtmadığını, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, davalı…’ın bu durumu bilen veya bilebilecek kişi konumunda bulunduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile davacı … adına tesciline, mümkün olmazsa bedele karar verilmesini istemiştir. Davacıların yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davayı takip etmiştir.
II. CEVAP
1. Asıl ve birleştirilen davada davalı …, taşınmazların tapu kayıtlarındaki malik soyadının düzeltilmesi için kendisine davacılar tarafından vekaletname verilmediğini, bu işlemlerin bizzat davacılar tarafından yapıldığını, vekaletnamenin, vekaletnamede belirtilen taşınmazların satışı için verildiğini, 557 ada 131 parsel sayılı taşınmazın gerçek değeri üzerinden asıl davada davalı …’e satıldığını, davacı ile aralarında yaptıkları sözlü anlaşmaya göre vekaletnamede belirtilen tüm taşınmazların satış işlemleri gerçekleştikten sonra davacıya ödeme yapılacağının kararlaştırıldığını, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve irade sakatlığı halinin bulunmadığını belirtip asıl ve birleştirilen davanın reddini savunmuştur.
2. Asıl ve birleştirilen davada davalı …, davacı … tevkil yetkisine dayanarak kendi istek ve iradesiyle vekaletname verdiğinden hile iddiasını ileri süremeyeceğini, diğer davacı …’in ise hile iddiasını vekili olan davacı …’a karşı ileri sürebileceğini, davacıların aynı iddiaları ileri sürmelerinin çelişkiler içerdiğini belirtip asıl ve birleştirilen davanın reddini savunmuştur.
3. Asıl davada davalı …, davacıları tanımadığını, 2018 yılı Haziran ayında dava dışı dükkanı satın alması için davalı …’ye vekaletname verdiğini ancak dava konusu taşınmazı almak için vekile talimatının bulunmadığını, vekil kıldığı …’yü vekillikten azlettiğini, kendi adına ve hesabına kardeşi olan davalı …’ın yatırım amaçlı taşınmazlar aldığını, dava konusu taşınmazın satın alınmasına ilişkin herhangi bir detaydan haberdar olmadığını ancak taşınmaz alımı için davalı …’a, 120.000,00 TL elden, 80.000,00 TL banka havalesi yoluyla olmak üzere toplam 200.000,00 TL para verdiğini, davalı …’ın, satış bedelini davacı …’a ödeyeceğini söylemesi üzerine davalı …’nün, davacı … ile aralarındaki karşılıklı alacak nedeni ile hesap görüleceğini bildirerek satış bedelinin ödenmesine ilişkin bekleme talimatı verdiğini, kendisinin bu durumdan haberdar olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
4. Birleştirilen davada davalı …, dava konusu taşınmazın payını diğer davalı …’tan bedelini banka aracılığıyla ödeyerek iyiniyetli satın aldığını, yatırımlarını taşınmazlar üzerinde değerlendiren basiretli bir iş adamı olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Erdemli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/03/2021 tarihli, 2018/689 Esas, 2021/73 Karar sayılı kararıyla, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının ispatlandığı, asıl davada davalı … ile birleştirilen davada davalı …’in bu durumu bilen ya da bilmesi gereken kişilerden oldukları, satış bedellerinin ödendiği savunmasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların ayrı ayrı kabulü ile iptal – tescile karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalı … ve asıl davada davalı … vekili ile birleştirilen davada davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
2.1. Asıl ve birleştirilen davada davalı … ve asıl davada davalı … vekili, vekaletnameyi veren davacı … ile bu vekaletnamede yer alan tevkil yetkisi ile davalılar … ve …’yü vekil kılan davacı …’un birlikte dava açmalarının davalılara karşı iyiniyetli olmadıklarını gösterdiğini, davalı … tarafından satış yapıldıktan sonra komisyon vermemek için, satış bedeli olarak…’a ödenmek istenilen parayı – içerisinden komisyon çıkarıldığı için- kabul etmediğinden dolayı davanın açıldığını, dava açılmadan önce herhangi bir ihtarname gönderilmediğini, tarafların satış bedelinin ne kadarının davacılara ödeneceği ve ne kadarının komisyon olarak kesileceği hususunda anlaşamadıklarını, bu hususun ispatı için telefon görüşmelerini içerir HTS kayıtlarının istenilmesini talep ettiklerini ancak mahkemece delillerinin toplanmadığını, davacıların iddiasının aksine tapu kaydında davalılar tarafından vekil sıfatıyla düzeltme işlemi yapılmadığını, satış bedeli ile keşfen saptanan değer arasında fahiş fark olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2.2. Birleştirilen davada davalı … vekili, somut delillerin dikkate alınmadığını ve iyiniyetli üçüncü kişi konumuna olan davalı …’in savunma ve delillerinin yok hükmünde değerlendirilerek davanın kabulüne karar verildiğini, davalının ediniminin kötü niyetli olduğuna dair davacı tarafından dosyaya hiçbir delil ibraz edilmediğini, davalının bir çok hisseli taşınmazı gerçek ve güncel değerleri üzerinden satın alarak tapuda çoğu zaman vekili aracılığı ile işlem yaptıran basiretli bir yatırımcı olduğunu, davaya konu taşınmazın da satış bedelini ödediğini, bilirkişi raporuna itirazlarının Mahkemece dikkate alınmadığını, davanın …’e yöneltilmesinin de husumet yönünden usule aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 10/05/2022 tarihli, 2021/1144 Esas, 2022/747 Karar sayılı kararıyla, İlk Derece Mahkemesince verilen kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvuruları HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddedilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içinde asıl davada davalılar … ve … vekili ile birleştirilen davada davalı … vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalılar vekilleri, istinaf dilekçelerindeki itirazlarını yineleyerek kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
3.Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleştirilen dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu’nun 390. Maddesinde) aynen; “Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.
3.2.2. 4721 s. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.” hükmüne yer verilmiştir
3.2.3. Bilindiği üzere; HMK’nın 362. maddesinde bölge adliye mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş, 1/a bendinde de, miktar veya değeri kırk bin Türk lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararların temyiz edilemeyeceği, Ek 1. maddede ise, parasal sınırların her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacağı belirtilmiştir. 2022 yılı itibarıyla HMK’nın 362/1-a bendinde belirtilen 40.000.00 TL’lik kesinlik sınırı 107.090,00 TL olarak uygulanmaya başlanmıştır.
Temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti bulunmayan kararlar hakkında 01.06.1990 tarihli ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bir karar verilebileceği açıktır.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Birleştirilen davada davalı …’in temyiz itirazlarının incelemesinde;
Somut olayda, dava konusu edilen 557 ada 134 parsel sayılı taşınmazın 1/5 payının dava tarihindeki keşfen saptanan değeri 44.649,65 TL olup anılan değerin 2022 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.
3.3.2. Asıl davada davalılar … ve …’in temyiz itirazlarına gelince;
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre kararın (IV/3.) no.lu paragrafında yer verilen gerekçeyle Bölge Adliye Mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle;
1- Temyiz kesinlik sınırı içinde kaldığı anlaşılan birleştirilen davada davalı …’in temyiz dilekçesinin, kararın (V/3.3.1.) no.lu paragrafında yer verilen gerekçeyle değerden REDDİNE, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalı …’e iadesine.
2- Asıl davada davalılar … ve … vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda belirtilen 8.015,32 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılar … ve …’den alınmasına, 21/12/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.