Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/4567 E. 2023/5525 K. 16.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4567
KARAR NO : 2023/5525
KARAR TARİHİ : 16.10.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/215 E., 2022/391 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Kısmen Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/164 E., 2021/618 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar; müteveffa…’ın mirasçıları olduğunu, 12.06.2007 tarihinde yapılan kadastro tespit çalışmaları sırasında babası…’a ait iki adet taşınmazın davalı Hazine adına tespit edildiğini, bu taşınmazlardan tapuda Hafik ilçesi, Ekingölü köyü, Yukarı Köprü Başı mevki 137 ada 10 parselde kayıtlı gayrimenkulü Hüseyin oğlu Osman Çağlayan’dan 27.04.1983 tarihinde satın aldığını, binanın 1983 yılında yapıldığını, Hafik ilçesi, Ekingölü köyü, Güllük mevkii 138 ada 9 parselde bulunan taşınmazın ise kök mirasbırakanı tarafından 100 yılı aşkın süredir tarım arazisi olarak malik sıfatıyla kullanıldığını, kadastro çalışmaları sırasında ileri sürerek davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı Hazine vekili; davaya konu taşınmazların “Ham Toprak” vasfı ile Hazine adına tescil edildiği, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, zilyetlikle edinme koşulları gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin16.10.2018 tarihli ve 2017/426 Esas. 2018/926 Karar sayılı kararıyla ;138 ada 9 sayılı parselin, 1955-1961 ve 1972 tarihli hava foğraflarının görüntüsünün incelenmesinde A ve B harfi ile gösterilen kısımlarının hiçbir şekilde kullanılmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle 138 ada 9 parsele yönelik davanın reddine; 137 ada 10 parselin ise davacı ve selefleri tarafından malik sıfatıyla zilyetliği tespit edildiği belirtilerek 137 ada 10 parsele yönelik davanın kabulüne,

karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Kaldırma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 24/02/2021 tarihli ve 2020/705 Esas, 2021/255 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 137 ada 10 sayıl parsel hakkında davacılar lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetlikle iktisap şartlarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulduğu, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli bulunmadığı davacıların iktisaba elverişli zilyetliğinin denetlenmesi açısından kadastro tespit tarihi olan 2007 yılından geriye doğru 15- 20- 25 yıl öncesine ait hava fotoğrafları üzerinde de inceleme yapılmadığı, taşınmaz başında yapılan keşifte alınan beyanların soyut nitelikte olduğu, taşınmaz üzerinde 1983 yılında yapıldığı anlaşılan binanın kullanımı bırakıldıktan sonra kimin tarafından ne şekilde ve ne kadar süre ile kullanıldığı, ekonomik amacına uygun zilyetliğin bulunup bulunmadığı anlaşılamadığı,taşınmazın sınırında dere bulunduğu halde jeoloji mühendisinden rapor alınmadan karar verilmesinin doğru bulunmadığı, davalı Hazine vekilinin bilirkişi raporuna karşı verdiği itiraz dilekçesi ile bilirkişilerce belirlenen bina değerinin fahiş olduğu yönünde taşınmazın belirlenen değerine itirazda bulunmadığı, Mahkemece değer konusunda yeniden rapor aldırılmamasının doğru olmadığı, eksik inceleme neticesinde karar verilmesinin hatalı olduğu belirlenerek davalı Hazinenin istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkemece verilen kararın kaldırılarak dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin10.11.2021tarihli ve 2021/164 Esas, 2021/618 Karar sayılı kararıyla; binanın mirasbırakan… tarafından 1983 yılında inşa edildiğinin sabit olduğu, bu hususun davanın kabulü için tek başına yeterli olmadığı, davacıların, mirasbırakanları…’ın kazanıma uygun zilyetliğini ispat edemedikleri belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir

Ç. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

D. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava konusu taşınmazı davacıların murisi 1983 yılında satın aldığını, kadastro tespitinin yapıldığı 2007 yılına kadar da 20 yıla aşkın zilyet olduklarını, üzerindeki binanın ekonomik değerinin bulunduğunu, davacılar lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinim şartlarının gerçekleştiğini ileri sürüp İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

E.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 16.03.2022 tarihli ve 2022/215 Esas, 2022/391 Karar sayılı kararıyla; 137 ada 10 parsel sayılı taşınmazın davacının mirasbırakanı …’ın 1983 yılında satın aldığı, bir kısmı üzerine bina yaptığı sadece binanın bir kaç yıl kiraya verilerek kullanıldığı, 1986 yılından sonra ise her hangi bir kullanımın bulunmadığı, 1986 yılından kadastro tespitinin yapıldığı 2007 yılına kadar binanın kullanımının da terk edildiği ve binanın kullanılamaz harabe hale dönüştüğü, böylece davacı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddesinde öngörülen zilyetlikle iktisap şartlarının oluşmadığı sonucuna varıldığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak kadastro tespitinden önce davacıların mirasbırakanı…’ın yaptığı ve ekonomik değeri bulunduğu anlaşılan bina yönünden 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 19 uncu maddesi gereğince davacılar adına muhtesat şerhi verilmemesinin doğru bulunmadığı belirlenerek davacılar vekilinin istinaf başvuru talebinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davacının davasının kısmen kabul ve kısmen reddi ile; davacının 138 ada 9 ve 137 ada 10 sayılı parsele ilişkin tapu iptal ve tescil davasının reddine, dava konusu 137 ada 10 sayılı parselin üzerinden bulunan iki katlı kargir binanın 5 pay kabul edilerek, 1 payının davacı …, 1 payının davacı …, 1 payının davacı …, 1 payının davacı …, 1 payının davacı …’a ait olduğunun tapunun beyanlar hanesine muhtesat şerhi olarak verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz başvuru dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu’nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Hazine vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu’nun değişik 13 üncü maddesinin j bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.10.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olmak üzere karar verildi.