YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4492
KARAR NO : 2022/7004
KARAR TARİHİ : 25.10.2022
MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : YALOVA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil – bedel istemli dava sonunda Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 20.04.2022 tarihli ve 2021/1742 Esas, 2022/660 Karar sayılı kararı yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 25/10/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı … vekili Avukat … ile temyiz edilen davalı … vekili Avukat ….. geldiler, duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, ticaretle uğraştığını, davaya konu 19 ve 2 no.lu bağımsız bölümleri yapmış olduğu ticarete istinaden alacağına karşılık aldığını, kendisi ile aynı sektörde iş yapan ….. Isı Sistemleri ve Mühendislik Tic. Ltd. Şti.’nde çalışan davalının gayrimenkulleri satın almak istediğini şirketin sahibi ….. vasıtasıyla kendisine bildirdiğini, davalının ticaret yaptığı müşterisinin satın alma müdürü olması ve çalıştığı firmanın piyasada güvenilir olması nedeniyle bu teklife sıcak baktığını ve ….. Isı’nın sahibi …..’a olan güveninden dolayı ve kendisinin kefaleti nedeniyle böyle bir işleme girdiğini, taraflar arasında varılan mutabakat ile davalının taşınmazlar üzerinden kredi kullanmak suretiyle alacağını ödeyeceği, eğer kredi kullanamazsa taşınmazları kendisine tekrar iade edeceği hususunda anlaştıklarını, parasının bu şekilde ödeneceği ve inanç değerleri yüksek olan davalının böyle bir haksızlığı yapmayacağı inancıyla taşınmazları davalıya vekili marifetiyle devrettiğini, ancak bedelin ödenmesi hususunda ihtarname de göndermesine rağmen davalı tarafından satış bedelinin ödenmediğini, davalının çalıştığı işyeri ….. Isı’ya yüz yüze görüşmeye gittiğini, yapılan görüşmede davalı ve patronu …..’un bu taşınmazların bedelinin verilmeyeceğini, kendisinin(davacının) taşınmazları aldığı dava dışı ….’ın, ….’un sahibi olduğu Katre Isı’ya borcu olduğunu, bu daireleri onun borcuna mahsup ettiklerini belirttiklerini, bu suretle davalı tarafından büyük bir oyun oynandığını ve kandırılmak suretiyle elinden taşınmazlarının alındığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde bedelin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davaya konu taşınmazları 05.01.2017 tarihinde davacıdan satın aldığını, toplam 165.000,00 TL olan satış bedelinin davacıya tapuda yapılan satış öncesi nakden ödendiğini, akabinde davacının tapuda satışı resmi yolla gerçekleştirdiğini, tapu kayıtları resmi ve yazılı belge niteliğinde olup aksini ispatın yine sadece aynı nitelikte yazılı delillerle mümkün olduğunu, dava dilekçesinde neden sürekli patronunun ismine dayanıldığının da üzerinde durulması gereken diğer bir mesele olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yalova 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.04.2021 tarihli ve 2017/60 E., 2021/421 Karar sayılı kararıyla; davaya konu alacağın kaynağı olan taşınmazlara ilişkin satışların, dosya arasına alınan resmi satış senetlerine göre davacının satışa yetkilendirdiği ve aynı zamanda dosyada tanık olarak dinlenen …..ile davalı tarafından birlikte yapıldığı ve aynı belgelere göre satıcı davacının satış bedelini aldığı, davalı tarafın, resmi senetlere karşı davacının tanık dinletmesine ilişkin açık muvafakati olmadığı dikkate alındığında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 201. maddesi uyarınca senede karşı tanıkla ispat yasağına ilişkin hükümler uyarınca tanık anlatımlarına itibar edilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından, tüm dosya kapsamı ve mevcut deliller itibariyle iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararda dava sebeplerinden sadece bedelsizlik iddiasının değerlendirildiğini, davalının dava konu taşınmazları “hile” ile müvekkilinden aldığı ve yine taşınmazların satış değeri ile gerçek değeri arasındaki aşırı oransızlığın hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, dava dilekçelerinde belirtilen ve satıştan hemen sonra gönderilen ihtarname, savcılık şikayetleri, savcılık ifadeleri, mahkemece araştırılmayan banka hesap ekstreleri ve dinlenen tanıklarının ifadeleri birlikte değerlendirildiğinde davalının davaya konu taşınmazları müvekkilinden hile ile aldığının açıkça görülmekte olduğunu, davalı ve patronu Recep Durgun tarafından müvekkiline ve müvekkilini satış esnasında vekaleten temsil eden temsilcisine hiçbir ödeme yapılmadığını, dosya kapsamında celbolunan tapu senedi ile de ispat olunduğu üzere; dava konusu taşınmazların gerçek bir satışa konu olamayacağının izahtan vareste olduğunu, davalının davaya konu dairelerin her ikisini birden satış tarihinde alabilecek ekonomik gücünün bulunmadığını, davalı ve dava dışı patronunun hile ile müvekkilini irade beyanında bulunma, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde yanılttığını, müvekkilinin satış bedelinin ödeneceği noktasında davalı tarafından hileyle aldatıldığını ve taşınmazın devrinin gerçekleştiğini, satış bedelinin satışın asli unsurlarından biri olduğunu, bedelin ödeneceği düşüncesi uyandırılarak taşınmazın mülkiyetinin naklinin sağlanması ve ondan sonra bedelin ödenmemiş olmasının iradeyi fesada uğratan sebeplerden olduğunu, hile iddiasının her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı olduğunu, tanık ifadeleri ile iddialarının doğrulandığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 20.04.2022 tarihli ve 2021/1742 Esas, 2022/660 Karar sayılı kararı ile; davacı satış bedelinin yani semenin sonra ödeneceğinin kararlaştırıldığını iddia etmiş ise de taşınmazların devri sırasında satış bedeli üzerinden ipotek yaptırmadığı gibi bedel ödenmediği takdirde taşınmazın mülkiyetinin iade edileceğine dair ihtirazi kayıt da koydurmadığı, bedelin sonradan ödeneceği hususunda davalı ile aralarında anlaşmanın olduğunu da ispat edemediği, davacının hileye maruz bırakıldığını söyleyebilme olanağının bulunmadığı, bu nedenle davacı tarafından ispatlanmayan davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiği, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemekle birlikte mahkemece hükmün gerekçesinde hata edilmiş olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni bakımından kabulü ile, kararın 353-(1)-b/2. maddesi uyarınca kaldırılmasına, belirtilen gerekçe ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi ile davanın, davacının tüm talepleri bakımından reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını tekrarlayıp, istinaf mahkemesi kararının gerekçesini oluşturan olguların reel hayatın içerisinde gerçekleştirilme imkanı bulunmadığını, kredi kullanılacak bir taşınmaz üzerinde ipotek veya ihtirazi kayıt bulunması halinde o taşınmaz için hiçbir banka tarafından kredi kullandırılmayacağını, dolayısıyla taşınmazın davalıya temiz bir şekilde devir edilmesi gerektiğini -ki ancak bu şekilde devirden sonra davalının taşınmazlar üzerinden kredi kullanıp müvekkiline olan borcunu ödeyebileceğini- bu nedenle istinaf mahkemesi gerekçesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
3.2.2. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
3.2.3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 246. maddesinde; ”Taşınır satışına ilişkin kurallar, kıyas yoluyla taşınmaz satışında da uygulanır.”, yine aynı kanunun 235/3. maddesinde; ”Satılanın zilyetliği satış bedeli ödenmeden alıcıya devredilmişse, alıcının temerrüdü sebebiyle satıcının dönme hakkını kullanarak satılanı geri alması, bu hakkın sözleşmede açıkça saklı tutulmasına bağlıdır.”,
3.2.4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
3.2.5. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2.) no.lu paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) no.lu paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, temyiz karar harcı peşin yatırıldığından harç alınmasına yer olmadığına, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, 25.10.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.