Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/4488 E. 2023/667 K. 08.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4488
KARAR NO : 2023/667
KARAR TARİHİ : 08.02.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı, mirasbırakan babası …’in 6015 parsel sayılı taşınmazını mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak davalı …’e temlik ettiğini, temlik tarihinde banka hesabında bir hareket olmadığını, satıştan bekleyeceği bir çıkarı olmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile kardeşler adına miras payları oranında tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada mirasbırakanın terekesine temsilen … tereke temsilcisi olarak atanmış ve davayı takip etmiştir.

II. CEVAP
Davalı, terekeye iade istemli davayı davacının tek başına açamayacağını, dava konu taşınmazın kök parseli olan 3015 parsel sayılı taşınmazın 3 parça bölündüğünü, murisin bunları oğulları arasında paylaştırmak istediğini, paylaştırma masrafını kendisinin yaptığını, murisin diğerlerini de masraflarını ödeyip tapularını almaları için çağırdığını ancak kimsenin gelmediğini, satış bedelinin ifraz masraflarını ödemek suretiyle ödendiğini, diğer mirasçıya da başka yerden yer verildiğini belirterek, davanın reddini savunmuş, olmazsa tenkisi istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 30.03.2016 tarihli ve 2013/318 Esas, 2016/333 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 17.06.2019 tarihli ve 2016/10632 Esas, 2019/3873 Karar sayılı kararı ile; “…Mirasbırakanın taraflar dışında mirasçısı bulunduğu ve davada yer almadıkları görülmektedir. Hâl böyle olunca, öncelikle davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK’nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu göz ardı edilerek işin esası bakımından yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi kabule göre de kişiliğin ölümle sona erdiğini düzenleyen TMK’nın 28. maddesi göz ardı edilerek mirasbırakan adına tescil kararı verilmesi de doğru değildir.” gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemece 03.12.2021 tarihli ve 2019/456 Esas, 2021/479 Karar sayılı kararı ile temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı temyiz dilekçesinde özetle, cevap dilekçesini ve aşamadaki beyanlarını tekrarla gerekçeli kararda tereke temsilcisinin gösterilmemiş olmasının hatalı olduğunu, davacı vekilinin yargılamaya hiç gelmediğini, bu nedenle lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, murisin iradesinin paylaştırma olduğunu, ifraz masraflarını kendisinin karşıladığını, bunun üzerine taşınmazın kendisine verildiğini, davacının oturduğu yerin de kendisine düşen yer olduğunu, diğerlerinin de yerlerini kullandığını, hakkın kötüye kullanıldığını, muris ile arasında bakım ilişkisi olduğu için bedelin düşük olmasının normal olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
Muris muvazaasında 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun 706., Türk Borçlar Kanunu’nun 237. ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras … çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 297. maddesinin ikinci fıkrasında “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.

3. Değerlendirme
1. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, yukarıdaki paragraflarda yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararlarında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesine göre davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; somut olayda davanın terekeye iade istemli olarak açıldığı, aşamada mirasbırakan …’in terekesini temsilen …’nın temsilci tayin edildiği ve temsilcinin davayı takip ettiği anlaşılmakla; davayı açan mirasçı…’in terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalktığından, davayı açan mirasçı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi ve hükmün başlık kısmında davacı olarak anılan mirasçının gösterilmesi doğru değildir.

Ne var ki, anılan hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, mahkeme kararının hüküm kısmının düzeltilerek onanması, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 438. maddesinin yedinci fıkrası hükmü gereğidir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulü ile; hüküm başlığında davacı olarak yer alan “…” isminin hükümden çıkarılmasına yerine “… (TC:15278724466) Terekesine Temsilen …” isminin yazılmasına, hükmün vekalet ücretine ilişkin “3.” bendinin hükümden çıkarılmasına, sonraki bentlerin buna göre teselsül ettirilmesine ve Mahkeme kararının bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek halinde peşin alınan temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

08.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.