YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4365
KARAR NO : 2022/7730
KARAR TARİHİ : 23.11.2022
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE : BAKIRKÖY 13. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince, (1) ve (5) no.lu bağımsız bölümler yönünden davanın kabulüne, (4) no.lu bağımsız bölüm yönünden davanın reddine ilişkin verilen kararın taraflarca istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, asıl ve birleştirilen davalarda davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, asıl ve birleştirilen davada davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, infaza elverişli şekilde yeniden kurulan hüküm süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davalarda davacı, mirasbırakan babası …’ün maliki olduğu 29 parsel sayılı taşınmazdaki 1, 4 ve 5 no.lu bağımsız bölümleri ikinci eşinden olma davalı çocukları …. ve….’a ½ ‘şer paylarla satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde bedele hükmedilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Asıl ve birleştirilen davada davalılar, 4 no.lu bağımsız bölümün mirasbırakan ile bir ilgisi olmayıp, anneleri ….’den kendilerine devredildiğini, mirasbırakanın hak dengesini gözetir biçimde paylaştırma yaptığını, mirasbırakanın son dönemlerinde bir çok rahatsızlığı olup, her türlü ihtiyaçları ve sağlık sorunları nedeniyle tedavi ve bakım giderlerinin de kendileri tarafından karşılandığını, mirasbırakanın yaşlandığında sağlık sorunları ile birlikte maddi durumunun da kötüleştiğini, bu nedenle dava konusu taşınmazları satmak istediğini, taşınmazların çıplak mülkiyetlerini bedeli karşılığı satın aldıklarını, ayrıca temliklerin minnet duygusuyla yapıldığını belirterek, davanın redddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemece, 1 ve 5 no.lu bağımsız bölümler yönünden temliklerin mirastan mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 4 no.lu bağımsız bölüm yönünden taşınmazın mirasbırakana ait olmayıp, davalıların anneleri ….. tarafından davalılara devredildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
2.1. Asıl ve birleştirilen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu bağımsız bölümlerin bulunduğu binadaki tüm bağımsız bölümlerin mirasbırakan adına kayıtlı olduğunu, daha sonra devirlerin yapıldığını, 4 no.lu bağımsız bölümün de mirasbırakandan davalıların annesine geçtiğini, mirasbırakanın reddedilen 4 no.lu bağımsız bölümü davalıların annesi ……’ye devrettiği tarihte davacının annesi ile halen evli olduğunu, …. ile nikahsız yaşadığını, tanık anlatımları ile muvazaa olgusunun ispatlandığını, 4 no.lu bağımsız bölüm yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
2.2. Asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mirasbırakanın vefatından çok öncesinde hasta olduğunu, son dönemlerinde yatalak kaldığını, bu süreçte kendisiyle davalıların ilgilendiğini, bu durumun tanık anlatımları ve gelen kayıtlar ile ispatlandığını, davalıların annelerinin 2010 yılında vefat ettiğini, daha sonra mirasbırakan ile davalıların ilgilendiğini, mirasbırakanın 89 yaşında vefat ettiğini, kalp, şeker ve prostat rahatsızlıklarının olduğunu, davacının bu dönemde mirasbırakanı görmeye bile gelmediğini, muvazaa iddiasının kanıtlanamadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 17/05/2022 tarihli, 2021/1735 Esas, 2022/855 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakan …’ün 19/09/2018 tarihinde vefat ettiği, davacının ilk eşinden olma kızı, davalıların 2. eşten olma 2 kızı olduğu, murisin ilk eşinden olma oğlu …. 03/05/2006 tarihinde, 2. eşinin ise 17/12/2010 tarihinde vefat ettiği, murisin 1 ve 5 no.lu bağımsız bölümleri 01/08/2006 tarihinde intifa hakkını üzerinde bırakarak 1/2 hisseli olarak davalı çocuklarına satış suretiyle devrettiği, murisin 4 no.lu bağımsız bölümü 17/09/1986 tarihinde henüz evlenmediği 2. eşine satış suretiyle devrettiği, onun da taşınmazı 27/06/1997 tarihinde davalı kızlarına 1/2 hisseli olarak intifa hakkını üzerinde bırakarak satış suretiyle devrettiği, 1 ve 5 no.lu bağımsız bölümler yönünden; murisin davacı kızı ile arasının bozuk olduğu, davacı kızı ile görüşmediği, murisin mal varlığını diğer mirasçılarına devrettiği, 1 ve 5 no.lu bağımsız bölümlerde davalılara satış yoluyla yapılan devrin muvazaalı gizli bağış niteliğinde olduğu ve 1-4-1974 tarihli ve 1/2 sayılı İBK kapsamında kaldığı, 4 no.lu bağımsız bölüm yönünden ise; murisin ilk eşiyle evliliği devam ederken davalıların annesi ile yaşamaya başladığı, 2. eşiyle 03/02/2000 tarihinde evlendiği, davalıların ise 1975 ve 1976 yıllarında dünyaya geldikleri, murisin 4 no.lu bağımsız bölümü 17/09/1986 tarihinde davalıların annesine devrettiği, onun da davalı kızlarına 1997 yılında devir yaptığı, buna göre murisin evlilik dışı ilişki yaşadığı bayan ve ondan olan 2 çocuğunu ileride zorluk ve güçlük çekmesinler diye korumak istediği, o dönemde ilk evliliğinden olma çocuklarına mal varlığından yaptığı bir kazandırmanın bulunmadığı, henüz ilk eşiyle boşanmadığı, dolayısıyla mirasçılarından mal kaçırma amacının bulunmadığı, 4 no.lu bağımsız bölüm için yapılan devrin muvazaalı gizli bağış niteliğinde olmadığı ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İBK kapsamında kalmadığı, mahkemenin gerekçesi hatalı da olsa bunun sonuca etkisinin bulunmadığı, bu şekli ile esas itibarıyla kurulan hükmün yasal ve yerinde olduğu, ancak davaya konu payın iptali ile yetinmek gerekirken tüm tapu kaydının iptali yoluna gidilmesinin doğru olmadığı, bu hususun düzeltilmesi gerektiği gerekçesiyle, asıl ve birleştirilen davalarda davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 bendi uyarınca esastan reddine, asıl ve birleştirilen davalarda davalıların istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kararın ortadan kaldırılması ile infaza elverişli şekilde yeniden esas hakkında hüküm kurularak, 1 ve 5 no.lu bağımsız bölümler yönünden davanın kabulüne, 4 no.lu bağımsız bölüm yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekili, istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini tekrar ile hükmün bozulmasını istemiştir.
2.2. Asıl ve birleştirilen davalarda davalılar vekili, istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini tekrar ile hükmün bozulmasını istemiştir.
3.Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleştirilen davalar, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun 706., Türk Borçlar Kanunu’nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.2.2. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”
3.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükümlerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV./3.) no.lu paragrafta yer verilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 10.165,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, temyiz karar harcı peşin alındığından davacıdan başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 23.11.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.