YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4192
KARAR NO : 2022/6804
KARAR TARİHİ : 18.10.2022
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : SAMSUN 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil-tenkis istemli dava sonunda Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 25/04/2022 tarihli ve 2022/819 Esas, 2022/1011 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 18/10/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı … vekili Avukat ….. ile temyiz edilen davacılar … v.d. vekili Avukat ……. geldiler, duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı.
Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları …’in maliki olduğu 2393 parsel sayılı taşınmazdaki 4 no.lu bağımsız bölümünü satış göstermek suretiyle ikinci eşi olan davalıya devrettiğini, hasta yatağında yıllardır maliki olduğu taşınmazı eşine satış yoluyla devretmesinin hayatın olağın akışına aykırı olduğunu, yine yıllardır hiç çalışmayan davalının da taşınmazı almasının ekonomik olarak mümkün olmadığını, murisin hayatının son 5 yılında devamlı hasta olması, hayatını hastanelerde geçirmesi nedeni ile psikolojik olarak da rahatsız olduğunu, ayırt etme gücünün bulunmadığını, murisin amacının paylaştırma olmadığını, baskı ve sağlık sorunları nedeni ile mal kaçırma iradesine yönlendirildiğini, yapılan satışın muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, dava konusu taşınmazı bedelini murise ödemek suretiyle satın aldığını, murisin sağlığında davacı çocuklarına da maddi yardımda bulunduğunu, ev aldığını, murisin akli dengesinin yerinde olduğunu, ayrıca yıllarca mirasbırakanın tüm bakım ve gözetimi ile kendisinin ilgilendiğini, temlikin minnet karşılığı yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Samsun 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27/01/2022 tarihli ve 2018/106 E., 2022/39 Karar sayılı kararıyla; alınan ATK raporu ile murisin ehliyetli olduğu hususunun sabit olduğu, ancak muris muvazaası yönünden yapılan değerlendirmede ise, devir bedeli ile gerçek değer arasında misli fark bulunduğu, murisin yer satma ihtiyacının ve borcunun bulunmadığı, mirasbırakanın elinde başkaca mal varlığı olmadığı, tüm mamelekini davalıya devrettiği, murisin muvazaa saikiyle hareket ettiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, itiraz, beyan ve delillerinin incelenmediğini, kararın gerekçesinin maddi vakıalar ve dosya kapsamı ile çeliştiğini, semenin illaki para olması gerekmediğini, davalının murise çok iyi baktığını, tüm bakımını üstlendiğini, devir bedeli ile gerçek değer arasında fark bulunması muvazaanın ispatı için yeterli olmadığı gibi Mahkemece kabul edilen rayiç değerin taşınmazın gerçek değerinden çok yüksek olduğunu, murisin tüm malvarlığını davalıya devretmediğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 25/04/2022 tarihli ve 2022/819 Esas, 2022/1011 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesiz olduğunu, esasa yönelik bir karar verilmediğinden karar harcının maktu alınması gerektiğini, verilen kararın maddi vakıalara, dosya kapsamına ve tanık beyanlarına aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ile tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere, davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesi, şahsın hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlanmış. 10. maddesi de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı Yasa’nın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
Hemen belirtmek gerekir ki, TMK’nın 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11.06.1941 tarihli, 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.
Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında; bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve malvarlığı hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar.
Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta gözlem (müşahede) kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 282. maddesinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Dairesinden rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK’nın 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
3.2.2. Muris muvazaasında; 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun 706., Türk Borçlar Kanunu’nun 237. (Borçlar Kanunu’nun 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2.) no.lu paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) no.lu paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacılar vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalıdan alınmasına, aşağıda yazılı 13.529,24 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 18.10.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.