Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/4191 E. 2023/686 K. 09.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4191
KARAR NO : 2023/686
KARAR TARİHİ : 09.02.2023

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ünye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazı satmak istediğini, yeğeni … …’in de arkadaşı olan davalı …’ın dava konusu 905 ada 24 parsel sayılı taşınmazın olduğu bölgede ev baktığını bildirmesi üzerine davalı ile görüştüklerini ve anlaştıklarını, bedelin ödeneceğinin söylenmesine rağmen hiçbir ödeme yapılmadığını, yeğeninin arkadaşı diye güvendiği davalının sürekli bu tarz işler yaptığını, hile ile aldatıldığını, bedelin çok düşük olduğunu, aşırı yararlanmanın söz konusu olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada ıslahla yeğenin çok borcu olduğunu ve zor durumda olduğunu söyleyerek kendisine psikolojik baskı yaptığını, dava konusu ve dava dışı bir taşınmazını ipotek verdiğini zannederek işlem yaptığını, ancak kendisinin kandırıldığını, emlak vergisini ödemek için belediyeye gittiğinde taşınmazlarının devredildiğini öğrendiğini, bu konuda şikayette de bulunduğunu, Ünye 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/323 Esas sayılı davasının sonucunun beklenilmesi gerektiğini bildirmiştir.

II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde, taşınmazı bedelini ödenerek satın aldığını, tanımadığı birine bedel almadan taşınmaz devri yapılmasının mümkün olmadığını, davacıyı satıştan önce tanımadığını, bedel ödenmese dahi bunun alacak davasının konusunu oluşturacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tanık beyanlarında her ne kadar davacı tarafından yapılan işlemin satış işlemi olduğu bilinmeksizin yapıldığına yönelik ifadeler mevcut ise de; davalı tarafından davacıya karşı gerçekleştirilmiş bir hile (aldatma) olgusundan söz edilmediği, olayda üçüncü kişi durumunda bulunan davacının yeğeni … …’in hileli davranışları nedeniyle iradesinin fesada uğratıldığından bahsedilebileceği, bu durumda ise kanunda davalının sözleşmenin yapıldığı sırada aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması şartının arandığı, dosya kapsamından davalı …’nın, üçüncü kişi … …’in hilesinden haberdar olup olmadığına ilişkin somut bir delil bulunmadığı, … … ile davalı … arasında davacının iradesini sakata uğratacak eylemler noktasında bir anlaşma bulunduğunun ispatlanamadığı, yine ceza dosyasında yapılan yargılamada da davalı aleyhine kovuşturma bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı istinaf başvuru dilekçesinde özetle, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerek … …’in, gerekse adı geçen …, … ve diğer kişilerin ifadelerinden bu kişilerin birlikte anlaşarak hareket ettiklerinin ve taşınmazlarını ipotek aldıklarını söyleyerek elinden aldıklarının açıkça ortada olduğunu, davalının yatırım amaçlı aldığını ileri sürdüğü taşınmazlarda şimdiye kadar hiçbir tasarrufta bulunmadığını, yeğeni … …’in davalıya ve dava dışı kişilere faiz almak suretiyle aşırı borçlandırıldığını, davalı ve arkadaşlarının yeğenine baskı ve tehdit uyguladığını, onu halasının taşınmazlarını kendilerine devretmesi için ikna ettiklerini, yeğeninin de kendisini ipotek karşılığı para alınacağı şeklinde kandırdığını, bilgisi ve rızası dışında taşınmazlarına el konulduğunu, ipotek verdiğini düşünerek hareket ettiğini, akit odası kamera kayıtlarının ısrarlara rağmen Mahkemece istenilmediğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle, yeğeninin tefecilere borçlandığını ve zor durumda olduğunu, kendisini de ipotek verileceğini söyleyerek tapuya götürdüğünü, yeğeninin emniyette alınan ifadesinde durumu anlattığını, aynı ifade de … …’in de dairesinin aynı şekilde satıldığının belirtildiğini, taşınmaz satın alındıktan sonrasında da kendisinin tasarrufunda olduğunu, başka bir taşınmazına daha aynı şekilde el konulduğunu, ceza yargılamasının halen devam ettiğini, tapudaki işleme ait akit odasının kamera kaydının istenilmesine rağmen celp edilmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
Bilindiği üzere, hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36 ncı maddesinin 1 inci fıkrasında açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6 ncı maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası ise “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” hükmünü düzenlemiştir.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sbeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.02.2023 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.