Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/3952 E. 2023/2656 K. 17.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3952
KARAR NO : 2023/2656
KARAR TARİHİ : 17.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan anneleri …’nin kök mirasbırakan babalarından intikal eden 3 parsel sayılı taşınmazdaki payını mirastan mal kaçırmak amacıyla davalı oğluna temlik ettiğini ileri sürerek, tapu iptali-tescile, aksi takdirde tazminata karar verilmesini istemişler, aşamada davacılardan … davadan feragat ettiğini bildirmiştir.

II. CEVAP
Davalı, mirasbırakan annesine baktığını, onun da minnet ifadesi olarak payını temlik ettiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 03.11.2015 tarihli ve 2014/845 Esas, 2015/553 Karar sayılı kararıyla, davacıların satış aktinde yer aldıkları, kendi muvazaalarına dayanarak iptal-tescil isteyemeyecekleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 22.10.2019 tarihli ve 2016/8854 Esas, 2019/5389 Karar sayılı kararıyla; ”… mirasbırakan … 28.12.1990 tarihli resmi akitle gerçekleştirilen intikal işleminden sonra aynı akitte kızı … ile birlikte intikal payını oğlu …’e satış suretiyle temlik etmiş ise de, her ikisinin iradesinin birbirinden bağımsız ayrı ayrı iradeler olduğu, … dışındaki çocukların da aynı akitle sadece intikal işlemi yaptırdıkları gözetildiğinde, iradenin bölünmezliği ilkesinin somut olayda uygulama yeri bulunmadığı ve hakkın kötüye kullanımından da söz edilemiyeceği açıktır.

Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.

3. Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4. Dairenin 03.06.2020 tarihli ve 2020/608 Esas, 2020/2143 Karar sayılı kararıyla, karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 17/02/2022 tarihli ve 2020/60 Esas, 2022/82 Karar sayılı kararıyla, davacı …’nin 03.02.2022 tarihli celsede alınan imzalı beyanında davadan feragat ettiği gerekçesiyle davacı … yönünden feragat nedeniyle davanın reddine, mirasbırakan …’nin dava konusu taşınmazını bir bedel almaksızın yakın ilişki içerisinde bulunduğu oğlu …’e satış suretiyle temlik ettiği, amacının diğer mirasçılarından mal kaçırmak olduğu, her ne kadar davalıya satış suretiyle temlikte bulunmuş ise de asıl amacının bağış olduğu gerekçesiyle diğer davacılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasalara, hakkaniyete ve kamu vicdanına uygun olmadığını, davacıların mirasbırakanın diğer taşınmazlarından pay aldıklarını, bu konuda bir değerlendirme, inceleme ve araştırma yapılmadığını, mirasbırakanın mal kaçırma kastı taşımadığını, mahkemenin mirasbırakanların aktif ve pasif taşınmazlarına ilişkin yeterli araştırma yapmadığını ve hatalı hüküm kurduğunu, mirasbırakanın denkleştirici işlem tesis ettiğini, tapu iptali ve tescil davasının şartları oluşmadığını, davacı taraf yemin deliline dayanmış olmasına rağmen, mahkemece bu talebin değerlendirilmediğini, taraflarına yemin teklif edilmediğini, reddedilen davacı yönünden taraflarına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, devir işlemi davacıların huzurunda hür iradeleriyle vermiş oldukları muvafakat doğrultusunda aynı gün, aynı akit tablosunda ve aynı yevmiye ile yapıldığını, davacıların kötüniyetli hareket ettiklerini, hakkın kötüye kullanılması olduğunu, davacı …’ın isticvap beyanının dava konusu devir işleminden davacıların tamamının haberi, bilgisi ve onayı olduğunu, devrin muvazaalı olmadığını açıkça gösterdiğini, davacılar ve diğer kardeşlerinin … 2. Noterliği’nin 27.12.1990 tarihli ve 22082 yevmiyeli taahhütname düzenlediklerini, tanık beyanlarının ve isticvap beyanlarının değerlendirilmediğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu’nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

2. Öte yandan, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Ancak semenin, bir başka ifade ile malın bedelinin mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emek de olabileceği kabul edilmelidir. Esasen muris muvazaası hukuki nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının, mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinde kuşku yoktur.

3. Değerlendirme
1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kök mirasbırakan …’nun 1989 yılında öldüğü, geride mirasçıları olarak eşi …, davacı kızları …ve …, davalı oğlu … ile dava dışı çocukları … ve … kaldıkları, dava konusu 305 ada 3 parsel sayılı taşınmazda kök mirasbırakan Kadir adına kayıtlı 5417/6067 payın mirasçıları olarak eşi … ve çocukları tarafından 28.12.1990 tarihli resmi akitle adlarına intikal ettirilip elbirliği halindeki mülkiyetin paylı mülkiyete çevrildiği, aynı akitle, anne … ile kızlardan davacı …’nin intikal paylarını davalı …’e satış suretiyle temlik ettikleri, anne …’nin de 20.01.2006’da öldüğü anlaşılmaktadır.

2. Somut olayda; tüm dosya içeriği, toplanan deliller ve tanık beyanları ile davalıya yapılan temlikin muvazaalı olduğuna ilişkin olgular ortaya konulamadığı, mirasbırakan …’nin davacılardan mal kaçırmasını gerektirir bir durum bulunmadığı, davalının mirasbırakana baktığına ilişkin savunmasının ispatlandığı, davacıların mirasbırakanın temliki mal kaçırma amacıyla yaptığına dair iddialarını ispatlayamadıkları sonucuna varılmaktadır.

3. Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmektedir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı tarafın yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün 6100 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

17.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.