Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/3861 E. 2022/7037 K. 26.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3861
KARAR NO : 2022/7037
KARAR TARİHİ : 26.10.2022

MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : GEBZE 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen sözleşmenin iptali ve bedelin iadesi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verildiği Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, dava konusu 4301 ada 1 parsel sayılı taşınmazda bulunan 14 no.lu bağımsız bölümü dava dışı emlakçı … ile anlaşarak 2017 yılında kiraladığını, taşınmazın satılacağını öğrendiğinde ise davalıdan 204.600,00TL bedelle satın aldığını, 2018 yılının Haziran ayında evine tanımadığı kişiler gelerek dava konusu taşınmazda paylarının olduğunu iddia ettiklerini ve bunun üzerine yaptığı araştırmada taşınmazın 10/3490 paya sahip iş yeri niteliğinde yaklaşık 14 m2’lik bir dükkan olduğunu öğrendiğini, satış işleminde kandırıldığını, davalıyı ve dava dışı emlakçı …’ı arayarak parasını geri istediğini, ancak davalının ve emlakçının olumlu bir cevap vermediğini ileri sürerek taşınmazın satışına ilişkin sözleşmenin hile hukuksal nedenine dayalı olarak iptalini, sözleşme bedelinin ödeme gününden itibaren işlemiş faiziyle birlikte iadesine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde, taşınmazı yatırım amaçlı dava dışı emlakçı … aracılığıyla satın aldığını, taşınmazda fiillen hiç oturmadığını ve taşınmazı satmaya karar verdiğinde yine emlakçıdan satmasını istediğini, davacıyı daha önce hiç görmediğini, sahte imzalar ve evraklarla evinde kiracı olarak oturduğunu, davacıdan herhangi bir kira ödemesi almadığını, satış devri gerçekleşirken de sadece banka kanalıyla ödeme yapıldığını, davacının söz konusu taşınmazın mesken değil, dükkan olduğunu bilerek satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Gebze 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/11/2019 tarihli ve 2018/118 E., 2019/470 K. sayılı kararıyla; davacının taşınmazı Tapu Müdürlüğünde resmi senette açıkça iş yeri olduğunu görerek satın aldığı, hile iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının dosya kapsamı ile uyumlu olmadığını, tapu kayıtları ile fiziki durumun uyuşmadığının yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, taşınmazın davacıya bölgedeki ev kiralarının rayiç değerleri üzerinden kiralandığını ve rayiç bedel üzerinden de satıldığını, satış sürecinde emlakçının, taşınmazın tapu kaydında iş yeri niteliğinde ve 14m2 büyüklüğünde olduğunu söylemediğini, aksine bu durumun davacıdan gizlendiğini, düşük seviyedeki okuma, yazma ve okuduğunu anlama kabiliyetinde olan davacının tapu kayıtlarını yeterli derecede inceleyip mevcut durumu anlayabilmesinin mümkün olmadığını, dosya içerisinde bulunan ve emlakçı tarafından düzenlenen ve imza altına alınan yer gösterme ve satış sözleşmesi adı altındaki belgede de açıkça taşınmazın nitelik olarak 3+1 şeklinde bir daire olduğunun belirtildiğini, davacının iradesinin tüm aşamalarda 3+1 daire satın almak olduğunu, ödediği satış bedelinin de bu durumu ortaya koyduğunu, tüm bu hususlar birlikte ele alındığında davalının, taşınmazın iş yeri niteliğinde olduğunu bildiği, buna rağmen taşınmazı 3+1 daire olarak tanıtarak davalıya sattığını, bu satıştan 3 yıl içerisinde 134.600,00 TL kar elde ettiğini, taşınmazı gerçek değerinden 4 katı fazla bir orandaki fiyat ile davacıya sattığını, Mahkemece bu hususların göz önüne alınmadığını, hile olgusunun, davalının beyanları ve tanık beyanları ile ispatlandığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesinin 26/05/2021 tarihli ve 2021/497 E., 2021/691 Karar sayılı kararı ile davalının aldatması nedeniyle davacının çekişme konusu temliki işlemi gerçekleştirdiği, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş olmasının usule, yasaya ve dosya kapsamına aykırı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın kabulü ile taraflar arasındaki 14.03.2018 tarihli ve 5758 yevmiye no.lu resmi senete ilişkin satış sözleşmesinin feshine ve iptaline, davacı tarafından davalıya ödenen toplam 204.600,00 TL bedelin ödeme tarihi olan 14.03.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacı adına kayıtlı 1 parsel , B-1 Bloktaki 14 no.lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davalı adına tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 13/01/2022 tarihli, 2021/8825 Esas, 2022/230 Karar sayılı kararı ile; “Somut olayda, taşınmazın fiili durumu, dinlenen tanık beyanları, alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak isabetsizlik yoktur. Ancak, davacı taşınmazı 204.600 TL bedelle satın aldığını, 187.600 TL’yi davalının banka hesabına gönderdiğini, 5.000 TL’yi kapora olarak verdiğini, 12.000 TL’yi ise tapuda elden ödediğini iddia etmiş olup, sunulan banka dekontundan 14/03/2018 tarihinde davalı hesabına daire için 187.600 TL ödeme yapıldığı, davalının cevap dilekçesinde de emlakçının taşınmazın satışı için 5.000 TL kapora aldığını beyan ettiği anlaşılmakla, davalıya ödendiği belirtilen 12.000TL’nin ispat edilemediği açıktır. Hâl böyle olunca, bedel iadesine ilişkin olarak 192.600 TL üzerinden hüküm kurulması gerekirken 204.600 TL’nin ödenmesine karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın bozulmasına karar verilmiştir.
3. Bölge Adliye Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 13/04/2022 tarihli , 2022/457 Esas – 2022/543 Karar sayılı kararı ile; hükmüne uyulan bozma kararı doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile 14.03.2018 tarihli 5758 yevmiye no.lu satış sözleşmesinin iptaline, sözleşme nedeniyle davalıya ödenen 192.600,00 TL ‘nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı ile dava dışı … arasında 2017 yılı Ekim ayında emlak görme belgesi düzenlendiğini, akabinde de davacının söz konusu taşınmaza yerleşip fiilen kullanmaya başladığını, 2017 yılı Ekim ayında davacının taşınmaza ilişkin kendi adına su ve elektirik aboneliği sözleşmeleri yaptığını, davacının resmi satış tarihine kadar fiilen kullandığı yer için davalıya hiç bir ödemede bulunmadığını, davacının taşınmazı fiilen kullanmaya başladıktan yaklaşık 6 ay sonra taşınmazı 187.600,00 TL’ye satın aldığını, tanık beyanlarında taşınmazın emlakçı … tarafından davacıya gezdirildiğinin, fiyat pazarlığının da emlakçı ile yapıldığının, davacının 2017 yılı Ekim ayından itibaren taşınmazda oturduğunun ve …’a kira ödendiğinin beyan edildiğini, Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafça hile iddiasının ispatlanamadığını, davalının taşınmazı … aracılığı ile …’dan satın aldığını ve taşınmazda herhangi bir değişiklik yapmadığını, davacı ile …’ın uzun süre birbirlerini tanıdığını, davacının taşınmazı satın almadan önce taşınmazın imar durumunu ve emlak vergisi borcu olup olmadığını araştırdığını, Bölge Adliye Mahkemesi ve Dairece bu hususun gözardı edildiğini belirterek hükmün bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; hile hukuki nedenine dayalı sözleşmenin iptali ve bedelin iadesi istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
6.2.2. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
6.3. Değerlendirme
Hükmüne uyulan (V/2.) numaralı paragrafta belirtilen bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (V/3.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya ve bozma kararının gereklerine uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 9.866,51 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 26/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.