Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/3458 E. 2023/277 K. 18.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3458
KARAR NO : 2023/277
KARAR TARİHİ : 18.01.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kabul

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davalı vekili vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı, mirasbırakan babaları …’in 10 parsel sayılı taşınmazdaki 2 numaralı bağımsız bölümünü değerinden düşük bir bedelle kızı olan davalıya mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak temlik ettiğini, mirasbırakanın taşınmazını satmaya ihtiyacı olmadığını, davalının da taşınmazı alacak maddi imkanı bulunmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı, mirasbırakanın varlıklı olmasına rağmen devamlı bir gelirinin olmadığını, ihtiyaçlarını ve bakımını mallarını satarak karşıladığını, dava konusu taşınmazın çıplak mülkiyetini kendisiyle ilgilenmesi ve bakımını üstlenmesi karşılığında devrettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 19/04/2016 tarihli ve 2015/230 E., 2016/202 K. sayılı kararıyla, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 30/09/2019 tarihli ve 2016/12420 E., 2019/4873 K. sayılı kararıyla; ”…Somut olayda mahkemece, hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Hâl böyle olunca, yukarıdaki ilkeler gözetilmek suretiyle hükme yeterli bir araştırma yapılması, mirasbırakanın adına kayıtlı başkaca aktif-pasif tapu kaydı bulunup bulunmadığının taraflardan da sorulmak suretiyle ilgili tapu müdürlüğünden araştırılması, varsa tapu kayıtlarının istenilmesi ile mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçılardan mal kaçırma amacı taşıyıp taşımadığının tereddüde mahal bırakmayacak şekilde tespit edilmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 22/02/2022 tarihli ve 2019/363 E., 2022/58 K. sayılı kararıyla; mirasbırakan …’in dava konusu taşınmazı davalıya devrettiği tarihteki mevcut mal varlığının değeri ile dava konusu taşınmazın değerinin kıyaslanmasında terekenin … bir şekilde dağıtılmadığı, terekede mevcut olan mal varlığının değerlerinin çok düşük olması ve üzerlerinde haciz bulunması da dikkate alındığında mirasbırakanın diğer mirasçı olan davacı oğlundan mal kaçırma kastı taşıdığı, kaldı ki dava konusu taşınmazı satmasını gerektirir maddi bir sıkıntısının, sağlık sorununun olmaması, bedeller arasındaki aşırı fark dikkate alındığında da diğer mirasçısı olan davacıdan mal kaçırma amaçlı işbu devri yaptığı ve asıl iradesinin bağış olduğu, mirasbırakan ile davalı arasındaki satış işleminin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya, hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin değerlendirmesinin eksik incelemeye dayandığını, hem davacının hem de mirasbırakan …’in babası müteveffanın adının “…” olması sebebiyle dava ve icra dosyalarında karışıklık yaşandığını, davacı ve davalının babaları olan mirasbırakan …’in, kendi babası …’den kalan yüzlerce taşınmazın paydaşı olduğu halde tapu intikal işlemlerinden önce vefat etmiş olduğundan aktif-pasif malvarlığı sorgulamasında işbu taşınmazların görünmediğini ve hataya düşüldüğünü, dosyaya sunulan beyanın ekinde davacı ve davalının dedeleri müteveffa …’in tereke dosyasından alınan raporlar ibraz edilerek anılan taşınmazların ne kadar değerli olduklarının ispat edildiğini, davacı … üzerinde 176 adet tapu kaydına rastlandığını ki hemen hemen hepsinin dede …’den mirasbırakan babası …’e, ondan da kendisine kalan taşınmazlar olduğunu, bozma kararında işaret edildiği üzere mirasbırakanın vefatından evvel sahip olduğu mal varlığının doğru olarak tespit edilemediğini, tanıklarından …’nın verdiği bilgiye göre mirasbırakanın davacı oğluna da başka bir ev bıraktığını, bu durumun yeni bir bilgi olduğunu, savunmanın genişletilmesi niteliğinde olmadığını, mahkeme mirasbırakanın gayesini ortaya
çıkarabilecek nitelikteki bir bilgiyi açıkça görmezden geldiğini, mirasbırakanın minnet duygusu ile taşınmazını devrettiğini, mal kaçırma amacıyla muvazaa bulunmadığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
Uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu’nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras … çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, … ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan …’in 09.09.2013 tarihinde öldüğü, geride davanın tarafları olan çocukları … ve …’nın mirasçı olarak kaldığı, mirasbırakan …’nın çekişme konusu 10 parselde kayıtlı 2 numaralı bağımsız bölümünün çıplak mülkiyetini 14.01.2013 tarihinde kızı olan davalı …’ya temlik ettiği anlaşılmaktadır.

2. Somut olayda; mirasbırakan ile davacı oğlu arasında herhangi bir problem olmadığı, dava konusu temlike konu taşınmaz dışında mirasbırakan adına kayıtlı çok sayıda taşınmaz bulunduğu gözetildiğinde mirasbırakanın temlikteki amacının davacıdan mal kaçırma olmadığı, davalıya olan minnet duygusu ile taşınmazın devredildiği anlaşılmaktadır.

3. Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmektedir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı tarafın yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün 6100 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

18.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.