Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/327 E. 2022/4538 K. 06.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/327
KARAR NO : 2022/4538
KARAR TARİHİ : 06.06.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen, tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat davasında bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacılar, dava konusu 124 ada 14 parsel (eski 783 parsel) sayılı taşınmazın 08.02.1960 tarihli eski tapu kaydına istinaden büyük dedelerinin kardeşi …oğlu … adına tespit ve tescil edildiğini, tespite müşterek mirasbırakan …. tarafından taşınmazın 04.06.1964 tarihli muhtarlık onayı ile satın alındığı iddiası ile itiraz edildiğini, tespit maliki … mirasçılarının da …’ün ölü olduğunu beyan ettiklerini, ancak komisyonca, 25.03.1970 tarihinde itirazın kabul edilmediğini, her ne kadar müşterek mirasbırakan ….’ün itirazı kabul edilmemiş ise de bu kez 04.06.1964 tarihinden başlayarak kayıt maliki …’ün ölümünü takip eden 20 yıl sonunda mülkiyetin en azından bu sefer kazandırıcı zamanaşımı ile müşterek mirasbırakan ….’e geçtiğini, ….’ün ölümünden sonra da çocukları olan mirasbırakan … ve davalı … tarafından aynı şekilde kullanıldığını, taşınmazdaki binanın 1997 tarihinde davalı ile mirasbırakanları … tarafından müteahhide dava dışı 106 ada 7 parsel sayılı taşınmaz karşılığında yaptırıldığını, dava konusu taşınmazın davalıya ait olmadığının dayanak tapu kaydı, komisyon kararı içeriği ve tüm belge ve kayıtlarla sabit olduğunu, ancak her nasılsa yanlış yazılmış olan doğum tarihi nedeniyle davalının hak iddia ederek taşınmazda tasarrufta bulunduğunu ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının miras payları oranında iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı …, zamanaşımı def’inde bulunarak davanın esastan da reddini savunmuş, yargılamada ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil olmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 24/11/2015 tarihli ve 2014/355 E., 2015/498 K. sayılı kararıyla; kesin hüküm gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 15.05.2019 tarihli ve 2019/1903 E., 2019/2991 K. sayılı kararıyla; ‘’…6100 sayılı HMK’nın 119/g maddesine göre davacı, dava dilekçesinde dayandığı hukuki sebepleri belirtmelidir. Yine 1086 sayılı HUMK’un 74. ve 76. maddeleri hükümlerine paralel düzenlemeler getiren 6100 sayılı HMK’nın 26. ve 33. maddelerine göre; olayları bildirmek ve ileri sürmek taraflara, bu kapsamda nitelemeyi yapmak ve belirlenecek hukuki nitelendirme ile ilgili olarak uygulanacak kanun hükümlerini belirlemek hâkime aittir. Öte yandan; 6100 sayılı HMK’nın 31. maddesi ile “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Ne var ki; davacının dava dilekçesinde dayandığı hukuki sebep anlaşılamadığı gibi mahkemece hukuki nitelendirme yapılmaksızın karar verilmiştir. Hâl böyle olunca; mahkemece, öncelikle yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler uyarınca davacı tarafa, hangi hukuki sebebe dayandığının açıklattırılması, dava, kadastro öncesi hukuksal nedene dayalı olarak açılmış ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 maddesi gözetilerek hüküm kurulması, başka bir hukuksal neden veya nedenlere dayanılmış ise bu açıklamaya göre toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, dava dilekçesi açıklattırılmaksızın ve hukuki niteleme yapılmaksızın yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir….” gerekçesiyle bozulmuş, davacılar vekilinin karar düzeltme istemi Dairece 18/12/2019 tarihli, 2019/3751 Esas, 2019/6687 Karar sayılı kararı ile reddedilmiştir.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 09/11/2021 tarihli ve 2019/430 E., 2021/418 K. sayılı kararıyla; davacının yazılı beyanı ile celbedilen deliller birlikte değerlendirildiğinde; adi istihkak davasına dayalı olan davacıların talebinin zamanaşımına tabi olmadığı, bu tür davaların her zaman açılabileceği, davaya konu 124 ada 14 parsel (eski 783) sayılı taşınmazın, 08/02/1960 tarihli resmi senette davacıların büyük dedeleri 1886 doğumlu … adına tescil edildiği, 04/06/1964 tarihli muhtarlık onaylı belgesi ile taşınmazın 1886 doğumlu … tarafından, davacıların ve davalıların murisi ….’e devri nedeniyle, tescilin …. adına yapılması adına tapuya yazılı müracaatta bulunduğu, talebi değerlendiren Tapulama Komisyonunun 25/03/1970 tarihli ve 205 sayılı kararı ile talebin reddedildiği, 1968 yılında kadastro tespiti yapılırken 22/07/1968 tarihinde edinme sebebi olarak, 08/02/1960 tarih ve 52 no.lu tapu kaydıyla …oğlu …’e ait olduğu ve zilyedinde bulunduğu ibaresinin yazıldığı, 1960 tarihli ilk tescil sırasında davalı 1956 doğumlu … dört yaşında olduğu, yolsuz tescil iddiasının yerinde olduğu, yok hükmünde bulunan tescil işleminin iptalinin gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı … mirasçıları vekili, dava konusu taşınmazın evveliyatını oluşturan 783 parsel sayılı taşınmazın davalıların murisi … adına tapulama ile tespit edildiğini, yapılan itirazların reddedildiğini, dava açılmadığından tespitin 1970 yılında kesinleştiğini, yanı sıra davacıların dava konusu taşınmaz üzerine yapılan fabrika binasında hiç bir hakları bulunmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesi “30 günlük ilan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir.
Kadastro müdürü tarafından onaylanarak kesinleşen tutanaklar ile kadastro mahkemesinin kesinleşmiş kararları; kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilmek suretiyle en geç 3 ay içinde tapu kütüklerine kaydedilir.
Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz”
6.3. Değerlendirme
6.3.1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın evveliyatını oluşturan 783 parsel sayılı taşınmazın 22.07.1968 tarihinde, 08.02.1960 tarihli tapu kaydına istinaden 1956 doğumlu …oğlu … adına tapulamaca tespit edildiği, tespite …, …, …, … ile …. oğlu …. tarafından itiraz edildiği, tapulama komisyonunca 25.03.1970 tarihinde itirazın reddedildiği, süresinde tapulama mahkemesinde dava açılmadığından tespitin 18.05.1970 tarihinde kesinleşerek tespit maliki …oğlu … adına tescil edildiği, taşınmazın 29.12.1995 tarihli imar uygulaması ile ifraz görerek 114 ada 2, 114 ada 10, 124 ada 9 parsel sayılı taşınmazları oluşturduğu, …oğlu …’ün, 114 ada 2 ve 10 parsel sayılı taşınmazları 07.11.1996 tarihinde dava dışı … Otomotiv Tic. Ltd. Şti.’ye devrettiği, 124 ada 9 ve 10 parsel sayılı taşınmazların 02.12.1996 tarihli tevhit işlemi ile çekişme konusu 124 ada 14 parsel sayılı taşınmazı oluşturduğu, 24.10.2011 tarihinde 3402 sayılı Yasa’nın 22/a maddesi uyarınca yapılan yenileme çalışmaları ile 5922 ada 8 sayılı parsel sayısını aldığı ve …oğlu … adına tescil edildiği, ölümü üzerine de 25.10.2018 tarihinde mirasçıları …, … ve …’e intikal ettiği anlaşılmaktadır. Eldeki dava kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, her ne sebeple olursa olsun kadastro öncesi sebeplerle (ketmi verese ve Devletin tasarrufu altındaki taşınmazlarla ilgili Hazine tarafından açılan davalar hariç) 3402 sayılı Yasa’nın 12/3 maddesinde belirtilen 10 yıllık süreden sonra dava açılamayacağı, hak düşürücü sürenin hakim tarafından re’sen gözetilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
6.3.2. Hal böyle olunca; süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı şekilde davanın kabulü doğru olmamıştır.
V. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin değinilen yönden yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 06/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.