YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3227
KARAR NO : 2022/3826
KARAR TARİHİ : 11.05.2022
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPUSUZ TAŞINMAZIN TESCİLİ
Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ilişkin verilen karar, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, hudutlarını dava dilekçesinde belirttiği, tapulama harici taşlık olarak bırakılan 11.114,11 m2 yüz ölçümündeki taşınmazın, 30-35 yıldır nizasız ve fasılasız olarak davacının zilyetliğinde bulunduğunu, davacının bu taşınmazı büyük emek ve para sarf etmek suretiyle imar ihya ettiğini, üzerinde 30 yaşlarında kayısı ve muhtelif cinste ağaçlar yetiştirildiğini, bu nedenle kazandırıcı zamanaşımı süresinin de dolduğunu ileri sürerek söz konusu taşınmazın imar ihya ve zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine ve dahili davalılar davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/09/2015 tarihli ve 2014/175 E., 2015/780 K. sayılı kararıyla; davacı tarafından dava konusu edilen ve fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 10.549,29 m2 yüz ölçümüne sahip olan taşınmazın 1975 ve 1985 yıllarına ait hava fotoğraflarında yapılan gözlemde, taşınmazın o tarihte kullanıldığına ve işlendiğine dair bitki örtüsü belirtisinin bulunmadığı, 1999 yılı hava fotoğrafının yapılan incelemesinde ise, fen bilirkişi krokisinde (A) hafi gösterilen dava konusu taşınmazın şu anki mevcut şekliyle kullanıldığı, üzerinde ağaçların bulunduğu ve parsel sınırlarının birebir benzerlik gösterdiğinin gözlemlendiği,her ne kadar 1975 ve 1985 yıllarına ait hava fotoğraflarında tarım arazisi olarak kullanıldıklarına dair herhangi bir bitki örtüsü belirtisi bulunmamakta ise de, zirai bilirkişi raporundan ve keşif sırasında yapılan gözlemlerden anlaşıldığı üzere, 1999 yılı hava fotoğrafında tarım arazisi olarak kullanıldığının sabit olduğu, ayrıca keşif tarihi itibariyle taşınmazın imar ihyasının tamamlanmış olduğu ve en az 25 yıldır tarım arazisi olarak nizasız ve fasılasız olarak kullanılmakta olduğu, dolayısıyla imar ihya ve zilyetlik hukuki sebebine dayalı tescil şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davacı tarafından davalı Hazine aleyhine açılan davanın kabulü ile fen bilirkişileri… ve … tarafından düzenlenmiş 22/05/2015 tarihli krokili raporda Malatya ili, Yeşilyurt ilçesi, Sütlüce Mah. Suluköy Kesirik mevkinde bulunan 10.549,29 m2 yüzölçümündeki sarı renkli ve (A) harfi ile gösterilen kısmın aynı yer en son parsel numarası ile ve bahçe vasfıyla davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Karar; Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 05/12/2017 tarihli ve 2015/18488 E., 2017/8543 K. sayılı kararı ile; “…dava konusu taşınmazın, 1965 yılında tamamlanan kadastro çalışmaları sırasında, taşlık niteliği ile tespit harici bırakıldığı, böyle bir yerin imar-ihyaya muhtaç yerlerden olduğu kuşkusuz olup imar-ihyanın tamamlandığı tarih ile ekonomik amaca uygun zilyetliğin başladığı tarihin belirlenmesi bakımından en esaslı unsur hava fotoğrafları olduğu, her ne kadar keşif sonucunda jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; dava tarihinden geriye doğru 15, 29 ve 39 yıl öncesine ait hava fotoğrafları incelenmiş (1999-1985-1975), 1975 ve 1985 tarihli hava fotoğraflarının incelenmesinde; taşınmazın kullanılmadığı, 1999 tarihli hava fotoğrafının incelenmesinde ise taşınmazın kullanıldığını rapor etmiş ise de, incelenen hava fotoğrafları bütün olarak değerlendirildiğinde (1985-1975-1999), TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddeleri gereği imar-ihyanın tamamlanmasından itibaren ekonomik amaca uygun zilyetliğin başladığı tarih ve bu amaçla kullanım süresinin dava tarihine kadar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği için kanunun aradığı 20 yılı tamamlayıp tamamlamadığının belirlenemediği, eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemeyeceği, hal böyle olunca; öncelikle davacı … (… oğlu) adına aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden tespit edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı Kadastro Müdürlüğü, Tapu Müdürlüğü ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorularak tespit edildikten sonra, olması halinde bu taşınmazların kadastro tespit tutanakları ile varsa tespite esas tüm kayıtların Tapu Müdürlüğünden istenmesi; çekişmeli taşınmaza ait dava tarihinden geriye doğru en az 15-20-25 yıl (1999-1994-1989) öncesine ait (3 boyutlu stereoskopik olarak yorumlanması için aynı tarihlerde çekilmiş ardışık bindirmeli) üç ayrı evreye ait hava fotoğrafları getirtilerek dosya arasına konulduktan sonra, taşınmaz başında fen bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulu katılımı ile yeniden keşif yapılması gerektiği” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/09/2019 tarihli ve 2018/112 E., 2019/423 K. sayılı kararıyla; davanın, TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkin olduğu, mahallinde yapılan gözlemde taşınmazın kayısı bahçesi olduğunun açıkça anlaşıldığı gerekçesiyle davacı … tarafından davalı …, Malatya Büyükşehir Belediyesi ve Yeşilyurt Belediyesi aleyhine açılan tescil davasının kabulü ile krokide (A) harfi ile gösterilen kısmın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, zilyetlik veya imar-ihya yoluyla kazanılması mümkün olmadığını, sadece hava fotoğrafı incelenmesi ile imar ve ihyanın tamamlanma tarihini tespite elverişli olmadığını, davacı yararına zilyetlikten iktisap koşullarının oluşmadığını, bozma ilamında belirtilen eksikliklerin giderilmediğini, ayrıca bilirkişi raporuna itirazları ve dava sürecindeki diğer itirazlarının Mahkemece dikkate alınmadığını, davanın süresinde açılmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Çekişme konusu taşınmaz bölümü, 1965 yılında yörede yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşlık vasfıyla tescil harici bırakılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, TMK’nın 713/1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir.
6.2.Hukuki Nitelendirme
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 – 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”
İhya edilen taşınmaz mallar başlıklı 17. maddesinde, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun olağanüstü zamanaşımı başlıklı 713. maddesinin birinci fıkrasında “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” düzenlemeleri yer almaktadır.
6.3.Değerlendirme
(IV/2.) no.lu paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/3.) no.lu paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; yerinde bulunmayan davalı Hazine vekilinin temyiz itirazının reddiyle hükmün ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun değişik 13. maddesinin j bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.