YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/297
KARAR NO : 2022/4339
KARAR TARİHİ : 31.05.2022
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil,tenkis davası sonunda Bakırköy 6.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 02/11/2021 tarihli ve 2020/697 Esas – 2021/458 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla duruşma günü olarak saptanan 31.05.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat … ile temyiz edilen davalı vekili Avukat … … geldiler, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan annesi …’nin 17.01.2011 tarihli vekaletname ile vekil kıldığı dava dışı oğlu … aracılığıyla maliki olduğu 115 ve 36 sayılı parsellerdeki ¼ payını oğlu …’in tanıdığı olan davalıya 23.05.2011 tarihinde temlik ettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu, mirasbırakan, davalı ve vekil …’in birlikte hareket ettiğini, öte yandan tasarruf tarihinde mirasbırakanın 91 yaşında olup sağlıklı olmadığını, tam teşekküllü bir hastaneden rapor alınarak devrin yapılması gerektiğini, vekaletnamenin hukuken geçersiz olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, mümkün olmazsa tenkisini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, dava konusu taşınmazları bedeli karşılığında satın aldığını ve satış bedelini ödemek için bankalardan yüklü miktarda para da çektiğini, sadece mirasbırakanın değil diğer paydaşların da payını temlik aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, vekaletname ve temlik tarihinde mirasbırakanın fiil ehliyeti bulunduğunun Adli Tıp Kurumu raporu ile tespit edildiği, ehliyetsizliğin bulunmadığı, 3. kişi olan davalının satış bedelini ödemesi nedeniyle sonraki işlemlerin mirasçıların iç sorunu olduğu, tenkis isteğinin dinlenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 15/09/2020 tarihli ve 2016/17779 E., 2020/4100 K. sayılı kararıyla; “ Eldeki davada, iddianın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesi içeriği ve dosya kapsamındaki beyanlar birlikte değerlendirildiğinde, davacının; hukuki ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu’nun 27.11.2015 tarih ve 5339 sayılı Karar ile mirasbırakanın vekaletname ve akit tarihlerinde hukuki işlem ehliyetinin bulunduğu saptanmak suretiyle bu neden yönünden davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki, davacı taraf ehliyetsizlik iddiasından sonra incelenmek üzere muris muvazaası nedenine de dayanmıştır. Mahkemece, muris muvazaası nedeni üzerinde durulmadan sonuca gidilmiştir. Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilmek suretiyle muris muvazaası hukuksal nedeni üzerinde durulması, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı yapılıp yapılmadığının toplanan ve toplanacak deliller ile tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuş, bozma kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulmamıştır.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 02/11/2021 tarihli ve 2020/697 E., 2021/458 K. sayılı kararıyla; davalının tapu devrinin yapıldığı tarihteki ekonomik sosyal durumuna ilişkin yapılan araştırmaya göre dava konusu taşınmazı satın alabilecek ekonomik gücünün bulunduğu, satış bedelinin ödendiğine ilişkin olarak davalı tarafça satış günü olan 23/05/2021 tarihinde banka hesabında 1.020.000,00-TL ve 450.000-USD Dolar olmak üzere toplam 2.000.000,00-TL civarında para çekme işleminin bulunduğu, davalının mirasbırakanın 1/4 hissesi ile birlikte aynı resmi satış senedi ile aynı taşınmazın 4/16 hissesini daha dava dışı diğer hissedarlardan satın aldığı, taşınmazın üzerinde bulunan Teiaş’a ait irtifak hakkının terkini işlemlerinde bulunduğu, davalının ticaret erbabı olduğu ve taşınmazı yatırım amacıyla satın aldığı, her ne kadar davacı tarafça mirasbırakan adına hareket eden vekili ile davalı arasında tanışıklık ve şirket ortaklığı iddiası ileri sürülmüş ise de İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden celp edilen kayıtlardan mirasbırakanın vekili ile davalı arasında herhangi bir ortaklık bulunmadığı, davacı tanık beyanlarının bu iddianın ve muvazaanın ispatı için yeterli olmadığı, davacının yapılan satıştan pay alıp almadığının mirasçıların iç sorunu olduğu ve terekenin tespiti konusunu oluşturacağı, mirasbırakan adına kayıtlı aktif taşınmaz kaydının bulunduğu, dava konusu yapılmayan başka tasarrufların da olduğu, bozma öncesinde tespit edildiği üzere mirasbırakanın tasarruf tarihinde fiil ehliyetine sahip olduğu hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu satışın gerçek bir satış olduğu, toplanan delillerden mirasbırakanın gerçek iradesinin davacı mirasçısından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı hareket ettiğinin usulüne uygun şekilde ispatlanamadığı, resmi senette gösterilen satış bedeli ile taşınmazın tasarruf tarihindeki değeri arasında fahiş fark bulunması kriterinin tasarruf işleminin muvazaalı olduğunu ispat için tek başına yeterli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Temlikin gerçek satış olmayıp, mal kaçırma amacı ile yapıldığını, mirasbırakanın temlik tarihinde 91 yaşında olup, temlikten 9 ay sonra öldüğünü, mirasbırakanın taşınmazları satmaya ihtiyacı olmadığı gibi, satması için bir neden de bulunmadığını, mirasbırakanın hem ölen eşinden dolayı aldığı maaşı bulunduğunu, hem de terekedeki mevcut dairelerin kiralarını aldığını, mirasbırakanın maaş ve kira gelirleri yanında çok sayıda ziynet eşyasının da bulunduğunu, bilirkişi raporu ile taşınmazların temlik tarihindeki bedelinin 2.895.916,00 TL tespit edildiğini, dava konusu taşınmazların tapuda gösterilen satış bedeli ile gerçek değerleri arasında fahiş fark bulunduğunu, mirasbırakanın temlikten 9 ay sonra öldüğünü, ancak davalı tarafından mirasbırakana elden verildiği beyan edilen 1.635.000,00 TL’nin terekeden çıkmadığını, satış bedelinin ödendiğine dair makbuz veya ödeme belgesi de bulunmadığını, mirasbırakanın bu kadar yüksek bir tutarı evde saklamasının mümkün olmadığını, mirasbırakanın oğlu ve aynı zamanda davalı tanığı olan ….ile mirasbırakanın torunu ve yine ….’ın oğlu …’ın yetkilisi ve ortağı olduğu şirket ile davalının yetkilisi ve ortağı olduğu şirket arasında yoğun iş ilişkisi bulunduğunu, bu durumun da muvazaayı gösterdiğini, davacıya satış nedeni ile herhangi bir bedel ödenmediğini, Mahkemece, muvazaanın ispatına yönelik delillerin toplamadan hüküm kurulduğunu, davacının uzun süredir Antalya’da yaşadığını, mirasbırakandan uzak kaldığını, bu nedenle diğer mirasçılar …, …ve torun …’ın davacıdan mal kaçırmak için yakın ilişki içerisinde oldukları davalı ile birlikte hareket ederek, davacıdan mal kaçırmak istediklerini, satış işlemlerini yapan vekil …’in mirasbırakanın oğlu olup, mirasbırakan ile birlikte yaşadığını, davalının iyi niyetli 3. kişi olmadığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek hükmün bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Ehliyetsizlik
Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) ″fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir″ biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edilebilmesi, borç (yükümlülük) altına girilebilmesi fiil ehliyetine bağlamış, 10. maddesinde de fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olma kabul edilmiş, ″ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.″ hükmü getirilmiştir. ″Ayırtım gücü″ eylem ve işlem ehliyeti olarak da tarif edilerek aynı Kanun’un 13. maddesinde ″yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.″ denmek suretiyle vurgulanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına işaret edilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu Kanun ile öteki kanunların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
Hemen belirtmek gerekir ki, TMK’nın 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmaz (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı 11.06.1941 tarih 4/21).
6.2.2. Muris Muvazaası
Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun 706., Türk Borçlar Kanunu’nun 237. (Borçlar Kanunu’nun 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
6.3. Değerlendirme
Kararın (IV/2.) no.lu paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/3.) no.lu paragrafında açıklanan gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.