Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/2760 E. 2022/5302 K. 30.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2760
KARAR NO : 2022/5302
KARAR TARİHİ : 30.06.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Asıl ve birleştirilen davalar; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 669. ve devamı maddelerine dayalı mirasta denkleştirme, tenkis ve tapu iptali-tescil isteklerine ilişkindir.
Asıl davada davacı … (2018/577 Esas; bozma öncesi 2016/298 Esas); mirasbırakan eşi …’nin bankalardaki paralarını birlikte yaşadığı davalı … ile ondan olma davalı çocukları …, … ve …’ya verdiği gibi şirket hisselerini de anılan davalılara devrettiğini, mirasbırakan tarafından yapılan kazandırmaların karşılıksız olduğunu ileri sürerek, mirasbırakanın terekesinin tespiti ile davalılara aktarılan nakitler, gayrimenkuller ve İpsan A.Ş.’deki hisselerin kayıtlarının iptali ile terekeye iadesini, mümkün olmazsa saklı payları gözetilerek tenkise karar verilmesini istemiştir.
Davalılar…, …, … ve … asıl davaya yönelik; taraf teşkilinin sağlanması gerektiğini, davalı …’in yasal mirasçı olmaması nedeniyle tereke yönünden üçüncü kişi konumunda bulunduğunu ve onun yönünden terekeye iade talep edilemeyeceğini, davaya konu edilen malvarlığının mirasbırakandan gelmediğini, davalı …’in bir dönem bankada çalıştığını, ailesinden de zengin olduğunu, malvarlığının onun tarafından edinildiğini, şirket hisselerinin gerek rüçhan haklarının kullanımı sırasında ortaklarca kullanılmayan hakların satın alınması, gerekse de üçüncü kişilerin paylarının satın alınması ile kazanıldığını bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.
Birleştirilen 2007/371 Esas sayılı davada davacı …; mirasbırakanın malvarlığını davalı … ile ondan olma davalı çocukları …, … ve …’ya verdiğini ileri sürerek, mirasbırakanın terekesinin tespiti ile bankalardaki paralar ile şirket hisselerinin devri nedeniyle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.500.000 TL’nın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline, mümkün olmazsa tenkisine, dava konusu 2019 ada 7 parsel yönünden davalılar adına olan tapu kaydının muvazaa nedeniyle iptaline, bu talebi yerinde görülmez ise saklı payının tenkisine karar verilmesini istemiştir. (2415 ada 22 sayılı parsel yönünden talep sonucunda bir açıklamaya yer verilmediği görülmüştür.)
Birleştirilen 2007/371 Esas sayılı davaya yönelik davalılar…, …, … ve …; asıl davadaki cevaplarını tekrar etmenin yanında, dava konusu 2019 ada 7 parsel sayılı taşınmazı bedelini ödeyerek üçüncü kişilerden satın aldıklarını, mirasbırakan tarafından bir devir yapılmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Birleştirilen 2008/119 Esas sayılı davada davacı …; mirasbırakanın terekesinde olması gereken malvarlığının çoğunu davalılar… ve ondan olma çocuklarına devrettiğini, miras haklarını bertaraf etmek için hareket ettiğini, yine maliki olduğu 2415 ada 22 parsel sayılı taşınmazını da anılan ve diğer davalılara temlik ettiğini, 2005 yılında davalı …’in 30/210 payının icradan satışı sırasında mirasbırakanın verdiği para ile anılan payın diğer davalı … tarafından alındığını, yine mirasbırakanın kurucusu ve yöneticisi olduğu İpsan A.Ş.’ye ait 280.000,00 TL’lik hisseyi davalı oğlu …’ya, 34.500,00 TL’lik hisseyi ise davalı torunu …’e bedelsiz devrettiğini, diğer davalılara devredilen şirket hisseleri ile ilgili davanın 2008/135 Esas üzerinden devam ettiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmaz ile davalılar … ve …’e devredilen şirket hisselerinin kayıtlarının iptalini ve terekeye iadesini, mümkün olmazsa rayiç bedelin tahsilini, bunun da mümkün olmaması halinde tenkisini istemiştir.
Birleştirilen 2008/119 Esas sayılı davaya yönelik; davalılar … ve …, şirket hisselerini günün rayicine uygun satın aldıklarını, davalı …’in 1970’li yıllardan beri … Petrol’e emek verip iyi gelir elde ettiğini, alım gücü bulunduğunu, yine dava konusu taşınmazdaki kardeşi …’in payını icra ihalesinden bedelini ödeyerek aldığını, mirasbırakanın para vermesinin söz konusu olmadığını bildirip, davanın reddini savunmuşlar, diğer davalılar …, … …, … ve … (torun) ortak verdikleri cevap dilekçelerinde, dava konusu 2415 ada 22 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan tarafından karşılıksız devredildiğini, herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenle kendilerine yöneltilen davayı kabul ettiklerini beyan etmişlerdir.
Birleştirilen 2008/129 Esas sayılı davada davacılar … ve … (torun); birleştirilen 2007/371 Esas sayılı davadaki iddiaları tekrar ederek, mirasbırakanın terekesinin tespiti ile bankalardaki paralar ile şirket hisselerinin devri nedeniyle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline, mümkün olmazsa tenkisine, dava konusu 2019 ada 7 parsel yönünden davalılar adına olan tapu kaydının muvazaa nedeniyle iptaline, bu talebi yerinde görülmez ise saklı payının tenkisine karar verilmesini istemişlerdir. (2415 ada 22 sayılı parsel yönünden talep sonucunda bir açıklamaya yer verilmediği görülmüştür.)
Birleştirilen 2008/143 Esas sayılı davada davacılar …, … ve …; birleştirilen 2008/119 Esas sayılı davadaki iddiaları tekrar ederek, dava konusu taşınmaz ile davalılar … ve …’e devredilen şirket hisselerinin kayıtlarının iptalini ve terekeye iadesini, mümkün olmazsa rayiç bedelin tahsilini, bunun da mümkün olmaması halinde tenkisini istemişlerdir. (asıl dava ile birleştirme istendiğinden, doğrudan birleştirme kararı verildiği anlaşılmıştır.)
Birleştirilen 2008/148 Esas sayılı davada davacılar …, … ve …; mirasbırakanın ölümü ile geriye yüklü bir malvarlığı bıraktığını, sağlığında bir takım karşılıksız kazandırmalarda bulunduğunu, bu kapsamda mirasbırakanın, oğulları …, … ve … adına sermayesini ödeyerek 1975 yılında … Petrol Ltd. Şti.’ni kurduğunu, yine maliki olduğu 2415 ada 22 sayılı parselin bir kısım payını davalıların babası …’ye satış göstererek devrettiğini, işlemlerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, anılan şirket hisseleri ve taşınmazın davalılar adına olan kayıtlarının iptali ile terekeye iadesini, mümkün olmazsa tenkisini istemişlerdir. (asıl dava ile birleştirme istendiğinden, doğrudan birleştirme kararı verildiği anlaşılmıştır.)
Birleştirilen 2008/148 Esas sayılı davaya yönelik, davalılar …gazi, … ( torun) ve …, taraf teşkilinin eksik olduğunu, … mirasçısı …’nin davalı olarak gösterilmediğini, dava konusu taşınmazın mirasbırakan babaları …’ye bağışlandığını, daha önce açılan davada kabul beyanlarının bulunduğunu, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacaklarını, öncelikle taraf eksikliğinden davanın reddi gerektiğini, işin esasına geçilecekse fer’ilerden sorumlu tutulmamalarını istemişlerdir.
Birleştirilen 2016/293 Esas sayılı davada davacılar …, … ve …; mirasbırakanın bankalardaki paralarını, şirket hisselerini ve malvarlığının büyük bölümünü davalı … ile ondan olma davalı çocukları …, … ve …’ya karşılıksız devrettiğini ileri sürerek, taşınmazlar, banka mevduatları ve şirket hisseleri yönünden muvazaalı devirlerin iptali ile terekeye iadesini, 2019 ada 7 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline ve miras payları oranında adlarına tescilini, mümkün olmazsa saklı paylarının tenkisini istemişlerdir.
Mahkemece, asıl ve birleştirilen davalarda davacıların ileri sürdükleri isteklerinden tenkis ve tapu iptali-tescil isteklerinin kısmen kabulüne; davalı-birleşen davalıların davalarının ise reddine ilişkin karar, Dairece; ” … Somut olayda, mahkemece öncelikli istek olan mirasta iade(denkleştirme) isteği yönünden herhangi bir hukuki değerlendirme yapılmamış; terditli tenkis isteği bakımından da yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme gerçekleştirilmemiştir. Hal böyle olunca; öncelikle TMK’nın 669-675. maddelerinde düzenlenen terekeye iade(mirasta denkleştirme) hükümleri uyarınca inceleme ve değerlendirme yapılması, olmadığı takdirde terditli isteklerin üzerinde durulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir. ” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; koşulları oluşmadığından mirasta denkleştirme isteminin tüm davalar yönünden reddine, bir kısım davalardaki tenkis isteminin kısmen kabulüne, bir kısım davalardaki muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil isteminin 2415 ada 22 sayılı parsel yönünden kabulüne, davalı vakıf aleyhine açılan davanın reddine, birleşen 2016/293 Esas sayılı davadaki tenkis isteminin hak düşürücü süreden reddine karar verilmiş, temyiz aşamasında bir kısım tarafın sulh olduklarını beyan ederek sulh sözleşmesi ibraz etmeleri ve bir kısım tarafın sulh sözleşmesine göre davadan ve temyizden feragat etmeleri nedeniyle 28/10/2020 tarihli ek karar ile; birleşen 2007/371, 2008/129, 2008/148, 2008/119 ve 2008/143 Esas sayılı davalar hariç diğer bir kısım dava yönünden feragat nedeniyle davanın reddine, bir kısım davalar bakımından sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına ve temyizden feragat edenler yönünden de temyiz istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Karar, tereke temsilcisi … vekilleri, asıl ve birleştirilen 2007/371 Esas, 2008/129 Esas sayılı davalarda davacı – birleştirilen 2008/143 Esas, 2008/119 Esas ve 2008/148 Esas sayılı davalarda davalı …, … ve … vekili, birleştirilen 2016/293 Esas sayılı davada davacı … vekili, birleştirilen 2008/143 Esas, 2008/119 Esas sayılı davalarda davalı … vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairenin 26/10/2021 tarihli, 2021/783 Esas, 2021/6061 Karar sayılı kararıyla; 6100 sayılı HMK’nın 366. maddesi atfıyla 352/1-ç fıkrası gereğince tereke temsilcisinin temyiz dilekçesinin sıfat yokluğundan reddine, 6100 sayılı HMK’nın 366. maddesi atfıyla 349/2. fıkrası gereğince birleştirilen 2016/293 Esas sayılı davada davacı … vekilinin temyiz dilekçesinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiş; asıl ve birleştirilen 2007/371 Esas, 2008/129 Esas sayılı davalarda davacılar …, … ve … vekilinin 28/10/2020 tarihli ek karara yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiş, 2008/371 Esas ve 2007/129 Esas sayılı birleştirilen davalar yönünden mirasta denkleştirmeye ( terekeye iade ) karar verilmesine yönelik temyiz itirazları ve davalı olarak bulundukları birleştirilen 2008/143 Esas, 2008/119 Esas ve 2008/148 Esas sayılı davalara yönelik temyiz itirazları ile birleştirilen 2008/143 Esas ve 2008/119 Esas sayılı davalarda davalı … vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle kararın bozulmasına karar verilmiş; Dairenin bozma kararına karşı asıl ve birleştirilen 2007/371 Esas, 2008/129 Esas sayılı davalarda davacılar …, … ve … vekili, birleştirilen 2008/119 Esas ve 2008/143 Esas sayılı davalarda davalılar …, … ve … vekili ile birleştirilen 2007/371 Esas ve 2008/129 Esas sayılı davalarda davalılar …, … Dişçi, … ve … vekili tarafından karar düzeltme kanun yoluna başvurulmuştur.
1. Asıl ve birleştirilen 2007/371 Esas, 2008/129 Esas sayılı davalarda davacılar …, … ve … vekilinin karar düzeltme isteği yönünden; karar düzeltme dilekçesinde yazılı nedenler HUMK’un 440. maddesinde gösterilen dört halden hiçbirine uymamaktadır. Bu nedenle, 6100 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla karar düzeltme isteğinin REDDİNE, davacılardan HUMK’un 442/3. maddesi ve 4421 sayılı Yasa gereğince takdiren ayrı ayrı 660,00 TL para cezası alınmasına, karar düzeltme harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına.
2. Birleştirilen 2008/119 Esas ve 2008/143 Esas sayılı davalarda davalılar …, … ve … vekili ile birleştirilen 2007/371 Esas ve 2008/129 Esas sayılı davalarda davalılar …, … Dişçi, … ve … vekilinin karar düzeltme isteklerine gelince; adı geçen davalılar kararı temyiz süresi içinde temyiz edip, temyiz harçlarını yatırmış iseler de Dairenin 26/10/2021 tarihli, 2021/783 Esas, 2021/6061 Karar sayılı kararıyla; maddi yanılgı sonucu davalıların temyiz isteklerinin incelenmediği bu yönde karar verilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda 16.10.1940 gün 48/88 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca karar düzeltme dilekçeleri temyiz başvurusu kabul edilerek inceleme yapılması gerekmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1930 doğumlu mirasbırakan …’nin 12/05/2007 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak; 1944 yılında evlendiği eşi … ( 1928 doğumlu ) ile ondan olma çocukları … ( 1964 doğumlu ), … ( 1961 doğumlu ), … ( 1958 doğumlu ), … ( 1955 doğumlu ), … ( 1953 doğumlu ), … ( 1948 doğumlu ), … ( 1947 doğumlu ), …’i ( 1945 doğumlu ), kendisinden önce 05/04/2004 tarihinde ölen oğlu …’nin (1950 doğumlu ) çocukları, yani torunları …, … ve …’yi, yine birlikte yaşadığı …’den ( 1948 doğumlu ) olma çocukları … ( 1982 doğumlu ), … ( 1980 doğumlu ) ve …’yi bıraktığı dosya içerisinde mevcut veraset ilamından tespit edilmiştir.
Getirtilen kayıtlardan davalara konu taşınmazların devirleri incelendiğinde;
– İstanbul İli, Fatih İlçesinde bulunan 265,15 m2’lik arsa niteliğindeki 2019 ada 7 parsel sayılı taşınmaz ½’şer oranda üçüncü kişiler adına kayıtlı iken, 09/01/2003 tarih ve 131 yevmiye no’lu akitle, 80/265 payın kuru mülkiyetinin …’ya, 80/265 payın kuru mülkiyetinin …’ye, 50/265 payın kuru mülkiyetinin …’e ( anılan payların intifa haklarının da…’e ), kalan 55/265 payın ise intifa hakkı üzerinde olacak şekilde …’e satış suretiyle devredildiği,
– İstanbul İli, Fatih İlçesinde bulunan 124,08 m2’lik bir dükkanı olan kargir apartman niteliğindeki 2415 ada 22 parsel sayılı taşınmazın tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken, mirasbırakanın 90/210 payı uhdesinde tutarak, 30/210 payı …’e, 30/210 payı …’ye, 30/210 payı …’ya, 30/210 payı da …’ya 28/12/1984 tarih ve 3573 yevmiye no’lu akitle satış suretiyle temlik ettiği, mirasbırakanın üzerinde bıraktığı 90/210 payı da 30/210’ar paylarla …, … ve …’ye 12/11/1985 tarih ve 3298 yevmiye no’lu akitle satış göstererek devrettiği,
– 2415 ada 22 parsel sayılı taşınmazdaki …’ye ait 30/210 payın, …’in borcundan dolayı Fatih 2. İcra Müdürlüğü’nün 11/03/2005 tarihli ihalesi ile …’ya satıldığı, anılan payın 28/03/2005 tarihinde … adına tescil edildiği, kayden saptanmıştır.
Davalılar …, … Dişçi, … ve …’nin birleştirilen 2007/371 Esas ve 2008/129 Esas sayılı davalara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
4721 sayılı TMK’nın 669. maddesinde; ” Yasal mirasçılar, mirasbırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri sağlararası karşılıksız kazandırmaları, denkleştirmeyi sağlamak için terekeye geri vermekle birbirlerine karşı yükümlüdürler. Mirasbırakanın çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir malvarlığını devretmek veya borçtan kurtarmak ve benzerleri gibi karşılık almaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar, aksi mirasbırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça, denkleştirmeye tâbidir.” düzenlemesine yer verilmiş, devam eden maddelerde de denkleştirmenin şekli düzenlenmiştir.
Yargıtay içtihatları incelendiğinde;
“…Toplanan delillerden, mirasbırakanın, ortağı olduğu dört ayrı anonim şirketteki hisselerini sağlığında, davalı (oğlu) …’a karşılıksız olarak devrettiği anlaşılmaktadır. Davalı, bu kazandırmaların, miras payına mahsuben verilmediğini ve mirasbırakanın, kendisini iadeden muaf tuttuğunu ispat edememiştir. Davalının Türk Medeni Kanununun 641. maddesine dayalı bir tazminat isteği de yoktur. Davalı, şirket hisselerinin devrinin borç mahsubuna yönelik olduğunu da kanıtlayamamıştır. O halde davalıya yapılan bu kazandırmaların denkleştirmeye tabi olacağında kuşku bulunmamaktadır. ” ( Yargıtay 2. HD’nin 09/10/2007 tarihli ve 2006/18009 E., 2007/13692 K. )
“…Dava konusu paranın mirasbırakan tarafından davalı oğlu adına açılan hesaba yatırıldığı mahkemenin kabulündedir. Mirasbırakanın altsoy lehine yaptığı sağlararası kazandırmalar kural olarak miras payına mahsuben yapılmış sayılır ve denkleştirmeyi sağlamak için iadeye tabidir. Mirasbırakan kazandırmanın denkleştirmeye tabi olmadığını açıkça belirtmediği gibi davalıda kazandırmanın iadeye tabi olmadığını kanıtlayamamıştır. (TMK.md.669/2) O halde dava konusu paranın mirasta denkleştirme hükümleri çerçevesinde (TMK.md.671 vd.) iadesine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. ” ( Yargıtay 2. HD’nin 13/07/2009 tarihli ve 2008/8122 E., 2009/13858 K. )
“…Dava konusu taşınmaz mirasbırakan …’nin sağlığında sağlar arası işlemle alt soyu olan davalının babasına devredilmiştir. Mirasbırakanın sağlığında, altsoyuna yaptığı karşılıksız kazandırmalar, aksi mirasbırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça onun miras payına mahsuben yapılmış sayılır ve denkleştirmeye tabidir. ” ( Yargıtay 8. HD’nin 19/06/2014 tarihli ve 2013/20910 E., 2014/12818 K. )
“…Kazandırmanın, miras payına mahsuben verilmediğini, başka bir ifade ile denkleştirmeye tabi olmadığını veya mirasbırakan tarafından iadeden muaf tutulduğunu ispat yükümlülüğü lehine teberru yapılan altsoya düşer.” ( Yargıtay HGK’nun 21/10/1992 tarihli ve 1992/2-536 E., 1992/620 K. )
Yargıtay tarafından değişik tarihlerde verilen kararlar gözetildiğinde, hukuki öngörülebilirlik ve içtihat tutarlılığının sağlandığı açıktır.
Yukarıda yer verilen ilgili hukuk ve içtihatlar ile bilimsel görüşler gözetildiğinde, denkleştirmeye karar verilebilmesi için bazı şartların bir arada bulunması gerekmektedir. Bunlar;
a) Karşılıksız ( ivazsız ) bir kazandırmanın varlığı,
b) Sağlararası bir kazandırma olması,
c) Mirasbırakanın malvarlığından bir kazandırma yapılması,
d) Kazandırmanın yasal mirasçıya yapılması,
e) Kazandırmanın mirasçının miras payına mahsuben yapılmış olmasıdır.
Anılan şartlar somut olaya uygulandığında,
Davalı … yönünden; mirasbırakanın kendi malvarlığından sağlararası karşılıksız bir kazandırma yaptığı dosya kapsamı ile sabit ise de, davalı …’in mirasbırakanın yasal mirasçısı olmadığı gözetildiğinde, davalı … açısından denkleştirme hükümlerinin uygulanmasına yasal olanak bulunmadığı ortadadır. Ancak, şartlarının varlığı halinde davalı … açısından terditli istek olan tenkis hükümlerinin uygulanacağı muhakkaktır.
Diğer davalılar …, … ve … yönünden;
a) Karşılıksız ( ivazsız ) bir kazandırmanın varlığı; mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, mirasbırakanın davalılar… ve ondan olma çocuklarına yaptığı kazandırmalar nedeniyle herhangi bir karşılık almadığı, şirket hisse devirleri karşılığında mirasbırakanın terekesine bir bedel girmediği, aksine mirasbırakan tarafından davalıların banka hesaplarına para yatırıldığı,
b) Sağlararası bir kazandırma olması; mirasbırakanın, şirket hisse ve taşınmaz devri ile davalılar adına bankaya para yatırma işlemlerinin “bağış” niteliğinde sağlararası kazandırmalar olduğu,
c) Mirasbırakanın malvarlığından kazandırma yapılması; mirasbırakanın, davalılar… ve ondan olma davalı çocuklarına ait banka hesapları üzerinden idare ettiği mevduatı terekesinden çıkarmadığı, bir başka ifade ile bankalardaki mevduatın kendisine ait olduğunu dış dünyaya gösterdiği, ancak az vergi ödemek, zenginliğini gizlemek vb. saiklerle sahip olduğu parayı birlikte yaşadığı… ve ondan olma davalı çocuklarına ait hesaplarda işlettiği, farklı tarihlerde çeşitli bankalarda çalışan tanıkların beyanlarına göre de para yatırma, çekme, faiz oranı hususunda pazarlık etme işlemlerini bizzat mirasbırakanın yaptığı, davalı …’in bir dönem bankada çalışıp ayrıldığı, farklı bir yerden yüklü bir para kaldığını ispat edemediği ve çocuklarının da yaşı itibariyle dava konusu edilen meblağı biriktirmelerinin mümkün olmadığı, netice itibariyle davalılar adına bankalara yatırılan paraların mirasbırakanın malvarlığından kaynaklandığı, yine dava konusu 2019 ada 7 parsel sayılı taşınmazın satış bedelinin mirasbırakan tarafından ödendiği, ancak intifa hakkını birlikte yaşadığı…’e tanıdıktan sonra ondan olma çocukları adına tescil ettirdiği, bu işlem ile mirasbırakanın aslında para bağışında bulunduğu, davalı … ve çocuklarının temlik tarihi itibariyle anılan taşınmazın satış bedelini ödeyecek güçleri bulunmadığı, kaldı ki ödediklerini de ispat edemedikleri, mirasbırakanın sahip olduğu şirket hisselerini devretmesinin de kendi malvarlığını devretmesi kapsamında kaldığı, bu durumun dosya kapsamındaki tanık beyanları ile diğer deliller ile kanıtlandığı,
d) Kazandırmanın yasal mirasçıya yapılması; yukarıda açıklandığı üzere, davalılar …, … ve …’nın mirasbırakanın yasal mirasçıları oldukları,
e) Kazandırmanın mirasçının miras payına mahsuben yapılmış olması; anılan mirasçıların mirasbırakanın altsoyu olduğu, bu nedenle TMK’nin 669/2. fıkrası dikkate alınarak bir değerlendirme yapılması gerektiği, mirasbırakan tarafından yapılan kazandırmaların 669/2. fıkrasında geçen “bir malvarlığını devretmek” eylemine karşılık geldiği, anılan davalıların altsoy mirasçılar olması sebebiyle mirasbırakanın doğrudan veya dolaylı olarak devrettiği malvarlığının miras payına mahsuben alındığının karine nedeniyle kabulü gerektiği, aksini ispat yükünün altsoy mirasçı olan davalılarda olduğu, ne var ki davalıların mirasbırakanın yaptığı sağlararası karşılıksız kazandırmalar ile kendilerini denkleştirmeden “açıkça” muaf tuttuğunu dayandıkları deliller ve dosya kapsamı ile kanıtlayamadıkları anlaşılmıştır.
O halde, belirtilen şartların bir bütün halinde gerçekleştiği sabit olduğundan, davalılar …, … ve …’ya yapılan kazandırmaların denkleştirmeye tabi tutulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile tenkise karar verilmesi doğru değildir.
Gelinen aşama itibariyle, birleştirilen 2008/129 Esas ve 2007/371 Esas sayılı davalarda; davacıların öncelikle mirasta denkleştirme istedikleri gözetilerek, davalılar …, … ve …’ya şirket hisse devri, bedeli ödenerek 2019 ada 7 sayılı parselin satın alınması ve bankalardaki hesaplarına para yatırılması işlemlerinin iadeye tabi olduğu, davalı … yönünden ise, iade hükümlerinin uygulanmayacağı, ancak tenkis hükümlerinin uygulanması gerektiği, tenkis değerlendirmesi yapılırken de denkleştirme sonrası hüküm altına alınacak miktar değişeceğinden, yeniden bilirkişi raporu aldırılarak davalı …’in tenkis sorumluluğunun devam edip etmediğinin ortaya çıkarılması gerektiği saptanmıştır.
Davalılar …, … ve … birleştirilen 2008/119 Esas ve 2008/143 Esas sayılı davalara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, özellikle delillerin takdiriyle temliklerin muvazaalı olduğu tespit edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğrudur.
Ancak, celp edilen güncel tapu kayıtları uyarınca, dava konusu 2415 ada 22 sayılı parselde davalı … adına kayıtlı olan payın yargılama sırasında el değiştirdiği, halihazırda dava dışı … isimli şahsın 1/7 payın sahibi olduğu, ne var ki HMK’nın 125. maddesinde hayat bulan dava konusunun devrine ilişkin usul izlenmeden neticeye gidildiği tespit edilmiştir.
Hal böyle olunca, yukarıda değinilen hususlar gözetilerek araştırma ve inceleme yapılıp hasıl olacak sonuca göre bir karar karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Birleştirilen 2008/119 Esas ve 2008/143 Esas sayılı davalarda davalılar …, … ve … vekili ile birleştirilen 2007/371 Esas ve 2008/129 Esas sayılı davalarda davalılar …, … Dişçi, … ve … vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönlerden kabulü ile yukarıda belirtilen hususlar Dairenin 26/10/2021 tarihli, 2021/783 Esas, 2021/6061 Karar sayılı bozma kararına eklenmek suretiyle hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince; davalılar … vd. Vekili için 3.050.00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacılar …, … ve …’den alınmasına, temyiz eden davalılar … vd. vekili duruşmaya katılmadığından lehine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, alınan peşin harçların temyiz edenlere geri verilmesine, temyiz eden davalılar yönünden kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.