Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2022/251 E. 2022/4834 K. 14.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/251
KARAR NO : 2022/4834
KARAR TARİHİ : 14.06.2022

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tazminat davası sonunda Yerel Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davalılar vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle duruşma günü olarak saptanan 14/06/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat … ile temyiz edilen davacı vekili Avukat … geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan babası … Tuncer’in 17257 parsel sayılı taşınmazdaki 1, 4 ve 5 numaralı bağımsız bölümlerini davalı damadı …’e, 3 numaralı bağımsız bölümünü de davalı kızı …’ye temlik ettiğini, ailesinin istemediği biriyle evlenmesi nedeniyle kendisinin dışlandığını ve mirastan mahrum bırakılmak istendiğini, mirasbırakana kendisinin baktığını, mirasbırakanın bu devirleri yaptığı sırada alzheimer hastası olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiş, aşamada ıslahla dava konusu taşınmazların üçüncü kişilere temlik edilenleri yönünden bedel isteminde bulunmuştur.
II. CEVAP
Davalılar, dava konusu arsanın mirasbırakana ait olduğunu, …’nin eşinin ve …’in aldıkları ikramiyeleri mirasbırakana vererek taşınmazda inşaata başladıklarını, …’in yüklenici sıfatıyla yeri mirasbırakandan aldığını, davacının 2001 yılında anne babasının ölümünü bekleyemeyeceğini ve tapuda işlemleri yapacak paraları da olmadığını belirterek payına isabet edecek parayı istediğini, 18 milyar Türk Lirası bedelin davacıya elden ödendiğini, kalan paranın da iki taksit şeklinde davacının eşinin banka hesabına yatırıldığını, mirasbırakanın malını mirasçılarına paylaştırdığını, davacının İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/358 Esas sayılı ecrimisil davasından kurtulmak için eldeki davayı açtığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/07/2018 tarihli ve 2016/214 E. – 2018/355 K. sayılı kararıyla; ”… murisin, davacıdan mal kaçırma kastının bulunmadığı, tüm çocukları arasında vefatından önce paylaşım yolunu tercih ettiği, ancak davacının devre bağlı masrafları karşılayacak gücünün olmaması nedeniyle kendisine para teklif edildiği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, teklif edilen bedelin davacıya ödenip ödenmediği noktasında toplanmaktadır. Ancak bu bedel ödenmemiş olsa dahi muvazaadan söz edilmesi olanaksızdır.Tekrar etmek gerekirse, murisin mal kaçırma gayesi yoktur. Esasen davacının halen apartmanda ikamet etmesi de bu hususu teyit etmektedir. Bedelin ödenip ödenmediğinin araştırılmasına ise gerek görülmemiştir. Zira; Mahkeme, tarafların hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmamasına rağmen ileri sürdükleri maddi vakıalarla bağlıdır. Eş anlatımla Mahkeme Türk Hukuku’nu re’sen uygular (6100 SY madde 33). Davacı taraf; paylaşım sebebi ile kendilerine teklif edilen paranın ödenmediğini öne sürerek bir tazminat davası ikame etmiş değildir. İddia; ispatlanamayan muris muvazaasının varlığına yöneliktir. Dolayısıyla inceleme, iddiaya hasredilmiştir. Kaldı ki, davalıların savunmalarıda davacı iddialarına karşı hazırlanmış olup şayet ev yerine önerilen bedelin ödenmediğinden söz edilerek tazminat istenilmiş olsa idi savunmalarında bu iddiaya göre şekilleneceği sabittir.” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; iddialarını tekrarla davalarının, davalıların mahkeme içi ikrarları ile kesin delillerle ispatlanmış olduğunu, muvazaa olgusunun sabit olduğunu, dava konusu dairelerin satış tarihindeki değerleri ile gerçek değerlerleri arasındaki farkın da yapılan işlemin gerçek bir satış işlemi olmadığını ispatlar nitelikte olduğunu, mahkemede dinlenen tüm tanıkların beyanlarının da murisin gerçek iradesinin taksim yapma amacı yönünde olduğunu, davacıya para ödendiğinin davalı tarafça ispat edilemediğini, mirastan mahrum kalan davacının mağduriyetinin giderilmesi gerekirken davanın reddedilmesinin haksız olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 19/02/2019 tarihli ve 2018/1461 Esas, 2019/288 Karar sayılı kararıyla; murisin vefatından önce bağımsız bölümleri çocukları arasında paylaştırdığı, davacının paylaşım esnasında Sivas’ta ikamet ettiği, evin resmi borçlarını ödeyecek gücü olmaması nedeniyle devri alamadığı, ev yerine kendisine para teklif edildiği tanıkların ev yerine davacıya para ödendiğini muristen ve kardeşlerinden duyduklarını ancak davacının para almadığını ileri sürdüğünü ifade ettikleri, celbedilen resmi senetlerin incelenmesinde dava konusu taşınmazların muris … tarafından önce davalı …’e devrinin gerçekleştirildiği ondan davalı olan murisin mirasçılarına devrinin gerçekleştirildiği bu hususun tanık beyanlarıyla birlikte paylaştırma iradesini doğruladığı, murisin, davacıdan mal kaçırma kastının bulunmadığı, davacının miras hissesini talep etmesi üzerine kendisine para ödemesi yapılınca murisin çocuklarına mal paylaştırma yoluna gittiği, İlk Derece Mahkeme kararının da bu yönde olduğu, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı gerekçesi ile davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 16/11/2020 tarihli ve 2019/1812 Esas, 2020/6021 Karar sayılı kararıyla; “…Somut olaya gelince, gerek İlk Derece Mahkemesi gerekse Bölge Adliye Mahkemesi mirasbırakanın davaya konu tasarrufu paylaştırma amacıyla yaptığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş ise de, mirasbırakan tarafından davacı …’a verilen bir taşınmaz bulunmadığı gibi davalı …’ye verilen bir taşınmaz da bulunmadığı, davalı … tarafından davalı …’ye temlik edilen taşınmazın ise mirasbırakan tarafından verildiğinin kabul edilemeyeceği, davacı …’a dava konusu taşınmazlardaki payı için para verildiği yönündeki tanık beyanlarının da çelişkili olduğu gözetilerek bu yöne ilişkin tanık beyanlarına da itibar edilemeyeceği açıktır. Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler çerçevesinde davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09/09/2021 tarihli ve 2021/35 Esas, 2021/270 Karar sayılı kararıyla; bozma ilamındaki gerekçeler benimsenmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma ilamı sonrası verilen Yerel Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, kararın gerekçesinin haksız ve çelişki içerisinde olduğunu, davacının miras hissesine konu olan taşınmazın devri yerine, kendisine para teklif edilerek ödendiği iddialarının dinlenen tanık beyanları ile sabit olduğunu, muris tarafından gerçekleştirilen rızai taksimin yerel mahkemeye de açıklanmış olup, davacının tescili gereken bir hissesinin kalmadığını, muvazaalı paylaşım ve tescilin bulunmadığını, mirasçı sıfatı bulunmayan müvekkili …’e karşı miras muvazaası nedeniyle açılan davanın hiçbir incelemeye gerek kalmaksızın husumet nedeniyle reddi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil ve tazminat isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237. ve Tapu Kanunu’nun (TK) 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
6.3. Değerlendirme
Dosya kapsamına, toplanan delillere hükmün dayandırıldığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, hükmüne uyulan (V/2) no.lu paragrafta yer verilen bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (V/3) no.lu paragrafındaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalılardan alınmasına, aşağıda yazılı 1.720,50 TL bakiye onama harcının davalı …’dan, 4.590,75 TL bakiye onama harcının davalı …’den alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.