YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2247
KARAR NO : 2022/5026
KARAR TARİHİ : 21.06.2022
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : KEŞAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istekli dava sonunda, Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 21/06/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili gelmedi, temyiz edilen davalı … vekili Avukat …geldi, davetiye tebliğine rağmen fer’i müdahil Akbank T.A.Ş vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosya incelenerek gereği görüşüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları …’in 26 ada 25 parsel sayılı taşınmazı mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalıya devrettiğini, temlikten hemen sonra taşınmazda kat irtifakı tesis edildiğini ve 1, 2 ve 3 no.lu bağımsız bölümlerin davalı adına tescil edildiğini, davalının dava konusu taşınmazları alım gücü olmadığını ileri sürerek, taşınmazların tapu kayıtlarının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline, olmadığı takdirde faizi ile birlikte tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, hibe işleminin geçerli olduğunu, devrin tenkise tabi olmadığını, mirasbırakanın sağılığında malvarlığını mirasçıları arasında paylaştırdığını, dava konusu taşınmaz üzerindeki binanın yapımına katkı sağladığını, 1. katın kaba inşaatının mirasbırakan tarafından yapıldığını, 2. ve 3. katın inşaatının ise evlendikten sonra oturmak üzere kendisi tarafından yaptırıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesince, temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince; davaya konu taşınmazın mirasbırakan tarafından 24/08/1999 tarihinde davalıya bağışlandığı, bu durumda 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının olayda uygulama yeri bulunmadığı, terditli olarak ileri sürülen tenkis istemi yönünden ise Türk Medeni Kanunu’nun 571. maddesi uyarınca bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2. bendi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairece; “…Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davacı tarafın, mirasbırakanın 06.04.1990 tarihinde yaptığı temlikin muvazaalı olduğunu, daha sonra yapılan 24.08.1999 tarihli ve 2453-2454 y.s. temliklerin de 06.04.1990 tarihinde gerçekleştirilen muvazaayı örtbas etmeye yönelik bulunduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtığı açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılacak iş, mirasbırakanın 06.04.1990 tarihinde yaptığı temlikin muvazaalı olup olmadığını ve sonraki temliklerin muvazaa iradesinin devamı niteliğinde sayılıp sayılamayacağını değerlendirmekten ibarettir. Ne var ki Bölge Adliye Mahkemesi muvazaa değerlendirmesini 24.08.1999 tarihli ve 2454 y.s. hibe işlemini esas alarak yapmış, önceki temlikleri değerlendirmemiştir. Hal böyle olunca, mirasbırakanın 06.04.1990 tarihinde yaptığı temlik esas alınmak suretiyle değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
3. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesince; mirasbırakanın sağlığında davacılara herhangi bir temlikte bulunmadığı, mirasbırakanın ölümünden sonra mirasbırakanın taşınmaz temlik ettiği davalı mirasçı … oğlu … ve dava dışı mirasçı anne …’in davacılar … ile …’yi vekil tayin ettikleri ve mirasbırakandan kalan 18.300,00 m² miktarlı 156 ada 54 parsel sayılı taşınmazlardaki payların vekaleten 27.01.2015 tarihinde dava dışı 3. kişi …’a satıldığı, satış bedelinin davacılar arasında paylaşıldığı gerekçesi ile davalının istinaf başvurunun HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi karar kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. İkinci Bozma Kararı
Dairece “…dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde ve özellikle, hükmüne uyulan bozma ilamı gözetilmek suretiyle davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 6100 sayılı HMK’nın 373/3. maddesi gereğince bozma ilamına uyulduğuna göre bundan sonra mahkemece yapılacak iş, bozmaya ve HMK’nın 297. maddesine uygun yeni bir karar vermekten ibarettir. Keşan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/612 Esas, 2017/575 Karar sayılı 28.12.2017 tarihli kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 2018/958 Esas, 2019/57 Karar sayılı 10.01.2019 tarihli kararıyla kaldırıldığı gözetilmeksizin yazılı olduğu üzere, davalının istinaf isteğinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılması ve yeniden hüküm tesisine şeklinde istinaf incelemesi yapılır gibi hüküm oluşturulması usul hukukuna açıkça aykırılık oluşturmaktadır. Hal böyle olunca, bozma ilamına göre, HMK’nın 297. maddesine aykırı olmayacak biçimde davanın reddi yönünde yeni bir karar verilmesi için hüküm bozulmalıdır.” gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
6. Bölge Adliye Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesince; mirasbırakanın sağlığında davacılara herhangi bir temlikte bulunmadığı, mirasbırakanın ölümünden sonra mirasbırakanın taşınmaz temlik ettiği davalı mirasçı … oğlu … ve dava dışı mirasçı anne …’in davacılar … ile …’yi vekil tayin ettikleri ve mirasbırakandan kalan 18.300,00m² miktarlı 156 ada 54 parsel sayılı taşınmazlardaki payların vekaleten 27.01.2015 tarihinde dava dışı 3. kişi …’a satıldığı, satış bedelinin davacılar arasında paylaşıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
7. İkinci Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz ile 156 ada 54 parsel sayılı taşınmazın aynı nitelikte ve değerde olmadığını, anılan dava dışı taşınmazın mirasbırakanın ölümünden sonra satıldığını, bu durumda hak dengesini gözeten bir paylaşımdan söz edilemeyeceğini, davacılara mirasbırakanın sağlığında taşınmaz temlik edilmediğini, mirasbırakanın dava konusu taşınmaz dışında tarla vasıflı taşınmazlarını satmak suretiyle davalı oğluna dükkan açtığını, cevap dilekçesinde mirasbırakanın dava konusu devirdeki gerçek iradesinin bağış olduğu hususunun ikrar edildiğini, davacıların dava konusu muvazaalı işlemleri mirasbırakanın ölümünden çok sonra annelerinin ölümüne yakın tarihte öğrendiklerini, bu nedenle tenkis bakımından hak düşürücü sürenin geçmediğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
9.Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
9.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237. ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
9.2.2. TMK’nın 571. maddesinde, “Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer.
Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlar. ” düzenlemesi mevcuttur.
9.3. Değerlendirme
Hükmüne uyulan (V/5) no.lu paragrafta belirtilen bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (V/6) no.lu paragrafta belirtildiği şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacılardan alınmasına, onama harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 21/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.