YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2129
KARAR NO : 2022/3354
KARAR TARİHİ : 21.04.2022
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin iptali, olmadığı takdirde tenkis davası sonunda Yerel Mahkemece verilen hükmün Dairece bozulması üzerine, verilen direnme kararı bir kısım davalı vekilince süresi içinde temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan babaları …’nın Kırşehir Noterliğinin 19.05.1961 tarih ve 1734 yevmiye numaralı vasiyetnamesi ile 46 parça taşınmazının da aralarında bulunduğu tüm malvarlığını eşine ve altı oğluna bıraktığını, vasiyetnamenin kanunda öngörülen şekil şartlarını taşımadığı gibi muvazaalı olduğunu, yapılan işlem nedeniyle saklı paylarının ihlal edildiğini ileri sürerek, vasiyetnamenin iptaline; olmadığı takdirde, tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Bir kısım davalılar zamanaşımının dolduğunu, ayrıca,vasiyetnamede şekil eksikliği bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlar, diğer davalılar ise; davaya cevap vermemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Avanos Asliye Hukuk Mahkemesinin 06/03/2015 tarihli ve 1998/14 E. 2015/72 K. sayılı kararıyla; kanunda sayılan hallerden hiçbirinin gerçekleşmediği gerekçesiyle vasiyetnamenin iptaline yönelik davanın reddine karar verilmiş, tenkis isteği bakımından ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davalılar vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 19/09/2019 tarihli ve 2016/4591 E. 2019/4714 K. sayılı kararıyla; “…Dosya içeriğinden; davacılar vekilinin 07.07.1994 tarihli oturuma gelmediği, mazeret de bildirmediği, bir kısım davalılar vekili tarafından gönderilen mazeret dilekçesinde ise; davacı yanın gelmemesi halinde davanın müracaata bırakılmasının istenildiği, davalıların bir kısmının da mazeretsiz duruşmaya katılmadıkları, bunun üzerine, anılan oturumda 1086 sayılı HUMK.’un 409.maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, yenilemeden sonra 12.12.1996 tarihli oturuma davacılar vekilinin ve davalıların bir kısmının gelmedikleri gibi mazeret de bildirmedikleri, söz konusu oturumda bir kısım davalılar vekilinin ise; davayı takip etmeyeceklerini beyan etmesi nedeniyle dosyanın ikinci defa işlemden kaldırıldığı, bilahare, davanın tekrar yenilendiği, 08.12.1997 tarihli oturumda da;davacılar vekilinin mazeretsiz gelmediği,duruşmaya gelen bir kısım davalılar vekilinin davayı takip etmeyeceklerini bildirdiği ve bu itibarla; ikinci yenilemeden sonra davanın üçüncü kez takipsiz bırakıldığı gerekçesiyle 08.12.1997 tarihinde HUMK.un 409/5. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, anılan karardan iki gün sonra davacılar vekili tarafından verilen 10.12.1997 tarihli dilekçeyle eski hale getirme isteğinde bulunulduğu, Mahkemece de, 15.12.1997 tarihinde bu talebin kabulüne karar verilerek yargılamaya devam edildiği ve davanın esastan sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır…Bu durumda, somut olayda, davacılar vekilinin 08.12.1997 tarihli davanın açılmamış sayılması kararına yönelik kanuni yola başvurabileceği, nitekim, anılan kararı temyiz etme imkanının bulunduğu açıktır. Öyleyse, bu yolu kullanmayan davacılar vekilinin HUMK.un 167/2. maddesi uyarınca eski hale getirme talebinde bulunamayacağı da kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, Mahemece, eski hale getirme isteği reddedilerek davanın açılmamış sayılması kararı ile yetinilmesi gerekirken, yasal şartlarının oluşmadığı gözetilmeksizin ve yanılgılı değerlendirmeyle, eski hale getirme talebi kabul edilmek suretiyle davanın sürdürülüp esastan karar verilmesi isabetsizdir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. Mahkemece Verilen Direnme Kararı
Avanos Asliye Hukuk Mahkemesinin 17/12/2020 tarihli ve 2020/201 E., 2020/268 K. sayılı kararıyla; HUMK.un 166 ve devamı maddelerinde eski hale getirme kurumunun düzenlendiği, davacı vekilinin mazeretinin geçerli bir nedene dayandığı, eski hale getirme talebinin yasal süresi içerisinde ve şartları doğrultusunda yapıldığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.
4. Direnme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Bir kısım davalılar vekili; direnme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay bozma kararı doğrultusunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, davacıların tenkis isteklerinin süresinde olmadığını, tenkis isteklerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda belirlenen değerlerin hatalı olduğunu, vekalet ücretinin de yanlış takdir edildiğini, ayrıca kararın infaza da elverişli olmadığını belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, vasiyetnamenin iptali; olmadığı takdirde, tenkis isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Bilindiği üzere, davanın açılmamış sayılması kararının verildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.un 166. ve devamı maddelerinde; ”Eski hale getirme (hali sabıka irca)” kurumu düzenlenmiş olup, söz konusu Kanun’un 167. maddesinde; ”Sakıt olan hakkın hali sabıka ircaına karar verebilmek için: 1-Muayyen mühlet zarfında muameleyi yapmağa mecbur olan kimsenin veya vekilinin, arzu ve ihtiyarı haricinde olarak muameleyi yapmaktan aciz bulunduğunun tahakkuk etmesi, 2-Kanuni yollara müracaatın hukukan imkansız bulunması lazımdır.” hükmüne yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
Somut olayda, Mahkemece ikinci yenilemeden sonra davanın üçüncü kez takipsiz bırakıldığı gerekçesiyle 08.12.1997 tarihinde HUMK.un 409/5. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, anılan karardan iki gün sonra davacılar vekili tarafından verilen 10.12.1997 tarihli dilekçeyle eski hale getirme isteğinde bulunulduğu, Mahkemece talebin kabulüne karar verilerek yargılamaya devam edildiği ve davanın esastan sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır.
Ne var ki, davacılar vekilinin 08.12.1997 tarihli davanın açılmamış sayılması kararına yönelik kanuni yola başvurabileceği, nitekim, anılan kararı temyiz etme imkanının bulunduğu, bu yolu kullanmayan davacılar vekilinin HUMK.un 167/2. maddesi uyarınca eski hale getirme talebinde bulunamayacağı sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, eski hale getirme isteği reddedilerek davanın açılmamış sayılması kararı ile yetinilmesi gerektiği yönündeki bozma kararı yerindedir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; bozma kararının düzeltilmesine gerek görülmediğinden, temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanunun 43.maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK’ nın 373. maddesinin 5. fıkrası uyarınca yetkilli ve görevli Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 21/04/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Dava; vasiyetnamenin iptali, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
Mahkemece; iptal davasının reddine, tenkis davasının kabulüne dair kararın temyizi üzerine; Dairenin 19.09.2019 tarihli ve 2016/4591 Esas, 2019/4714 Karar sayılı kararı ile mahkemece eski hale getirme isteğinin reddine ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği belirtilerek oyçokluğu ile hüküm bozulmuş, mahkemece önceki hükümde direnilmiş, Dairenin sayın çoğunluğu tarafından HMK’nın 343/5. maddesi gereğince dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
Bozma kararındaki muhalefet oyunda belirtildiği üzere; kanunun veya hakimin tayin ettiği kesin süre içinde bir işlem yapılmazsa, işlemin ilişkin olduğu hak düşer. Ancak, bazı hallerde bir işlemin yapılmaması, işlemi yapacak kişinin iradesi dışında meydana gelmiş olabilir. Yani sürenin kaçırılması kişinin kendi kusurundan kaynaklanmış olmayabilir. İşte bu gibi hallerde, o kişiye süresinde yapmadığı işlemi sonradan yapma imkanı veren eski hale getirme hakkı tanınmıştır. Eski hale getirme şartları ise şöyledir:
1-Süre arzu ve ihtiyar dışında bir sebeple kaçırılmış olmalıdır.
2-Kanuni yollara başvuru imkansız bulunmalıdır.
3-On gün içinde eski hale getirme talebinde bulunulmalıdır.
İşlem tarihinde yürürlükte bulunan HUMK’nın 167. maddesinin 2. bendindeki “kanuni yollar” ibaresinden maksat, temyiz ve karar düzeltme gibi kanun yolları değildir. Burada kastedilen kaçırılmış olan sürenin yeniden elde edilmesi veya süresi içinde yapılmamış olan işlemin buna rağmen yapılabilmesi için kabul edilmiş olan imkanlardır. Nihai olarak karar verilmiş olsa dahi, daha önce bir engel sebebiyle, yapılması istenen işlemin yapılma imkanı ortadan kalkmış ise, eski hale getirme istenebilecektir. Nitekim HUMK’nın 171. maddesinin 2. cümlesindeki hükmün icrasının durdurulması ile ilgili kuralda bu görüşü doğrulamaktadır. Ayrıca davanın takip edilmemesi nedeniyle verilen davanın açılmamış sayılması kararı da usule ilişkin bir karar olup, uyuşmazlığın esasını çözüme bağlayan ve mahkemenin o işten mutlak anlamda el çekmesiyle sonuçlanan nitelikte bir karar da değildir.
Yukarıdaki ilkeler ve dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde, eski hale getirme isteğinin kanuni sürede yapıldığına ve mazerette ispatlandığına göre, mahkemece eski hale getirme isteminin kabulü ile açılmamış sayılma kararının kaldırılması ve duruşmanın icrasına karar verilmiş olması doğrudur. İşin esası yönünden Dairece inceleme yapılması gerektiğinden, sayın çoğunluğun bozma kararındaki gerekçeler benimsenmek suretiyle direnme kararının Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesi yönündeki görüşüne katılmıyorum.